Bölüm13: BATAKLIK

940 72 6
                                    

Merhabaaa canlarım, hoş geldiniz.

Yeni bir bölümle karşınızdayım, umarım beğenirsiniz.

Bölümü okumaya geçmeden önce sol alt köşedeki yıldıza dokunarak sayfanıza ışık olmasını sağlarsanız çok sevinirim.

Hepinize iyi okumalar dilerim.

Sizleri seviyorum.

~~~

BATAKLIK

"Tam filizleneceğim derken suyumu kesiyorlar, başımı eğiyorlar. Ne zaman yaşadığım hayata alışacak olsam saksımı kırıyorlar, toprağımdan söküp alıyorlar beni."

Gözlerime vuran ışık huzmesi ile uyandım. İlk önce gözlerimi açıp nerede olduğumu anlamaya çalıştım. Bacaklarımın üzerindeki ağırlıktan bacaklarım uyuşmuştu. Belime sarılan el beni sıkıyordu. Üzerimizde boynumuza kadar örtülü olan battaniye beni daraltıyordu. Çok sıcaktı. İlk önce belimdeki eli üzerimden yavaşça ittim. Elini üzerimden çekmemle vücudunu çeviren Cihan bana zorluk çıkarmadan bacağını bacağımdan çekmişti. Yatakta doğrulduğumda üzerimden düşen battaniyeyle sütyenimle kalmıştım. Bir dakika benim elbisem neredeydi? Yoksa? Lütfen bunu yapmamış olalım! İyi düşün kızım, dün geceyi düşün. Ne oldu? Aklıma gelen düşünceler, Cihan'ın fısıldamaları, öpücükler... Her şeyi yavaş yavaş hatırlıyordum. Cihan'ın duşa girip yanıma geldiğini hatırlamamla rahatladım. Daha fazla ileriye gitmemiştik. Adam seni durdurdu Canan. Sana kalsa şu an çoktan hamileydik. Abartmamalıydım, sarhoştum ve ne yaptığımı bilmiyordum sadece.

Yanımda kıpırdanan Cihan uyanmıştı. "Günaydın." dedi. Uykulu sesinin çok güzel olduğunu idrak ettiğimde yutkundum. Bu adamın sesinin her hali bu kadar etkileyici olmamalıydı. Ona dönüp gülümsemeye çalışarak "Günaydın." dedim. Uykunun etkisiyle sesim pürüzlüydü. Sonra tekrardan bakışlarımı karşıdaki duvara çevirdim. Başım çok ağrıyordu. Ellerimi başıma götürüp alnımı ovaladım. "O kadar çok içersen başın ağrır tabi ki. Kahvaltı yapalım da ağrı kesici bir ilaç iç." Kafamı sallayarak onu onayladım. "Tamam olur. Hem çok açım ben. Dün akşam da hiçbir şey yememiştim." Vücudumu tekrar yatağa bıraktım, ikimiz de yan yana dümdüz yatmış tavana bakıyorduk. Ben de onun gibi ellerimi başımın altında birleştirdim. Gizemli bir sesle konuştu Cihan. "Sen dün geceyi hatırlıyor musun? Neler yaptığını, neler söylediğini..." Hatırlıyordum. Ve şu an çok utanmıştım. Hatırlamıyor gibi mi yapsaydım? Ellerimle yüzümü kapattım. Cihan ise gülmeye başladı. "Cihan, gülmesene ya. Sarhoştum ,gerçekten çok utanıyorum. Özür dilerim." Bana doğru vücudunu yan çevirdi. Ellerimi yüzümden çekip elini yanağıma koydu. "Utanma Canan, kötü hiçbir şey yapmadın. Bu iyi bir sarhoşluk haliydi. Sen her sarhoş olduğunda böyle oluyorsan seni sürekli sarhoş edebilirim." Bir an da aklına gelen şeyle olsa gerek kaşlarını çattı. "Bu arada sen dün dediğin şeyde ciddi miydin sen?" Anlamayarak ona baktım. "Neyde ciddi miydim Cihan?" diye sordum. Sinirli bir nefes aldı. "Beni korumaları öpmekle tehdit ettin, hem de yakışıklısını bulup öpecektin ya hani." Dediği şeyle kahkaha attım. Bu sinirli hali çok tatlıydı. "Gülmesene Canan, komik mi? Eğer öyle bir şey yapsaydın o korumayı da var ya, neyse." Yataktan kalkıp giyinme odasına gitti. Şimdi bu kadar sinirlenecek ne vardı bunda? Galiba bizi kıskanıyor Canan.

O gitmişken ben de yataktan kalkıp yerdeki elbisemi giydim. Banyoya geçip elimi yüzümü yıkadım. Orada bulduğum tarakla saçlarımı tarayıp alt kısmından gevşekçe örüp bileğimdeki tokayla bağladım. Önlerden çıkardığım birkaç kısa saçı elimle yüzümün önüne doğru getirdim. Şu anki halim için gayet iyiydi. Banyodan çıktığımda Cihan odada yoktu. Ben de odadan çıkıp aşağı indim. O kadar açtım ki mutfaktan gelen kokularla hemen oraya yöneldim. Dünkü kadın buradaydı ve kahvaltı hazırlıyordu. Beni görünce "Günaydın Canan Hanım." dedi. Gülümsedim. "Size de günaydın. Sizin adınız nedir acaba? Bir de bana hanım demenize gerek yok. Canan demeniz yeterli."

Kaderin Kırmızı İpiWhere stories live. Discover now