2.BÖLÜM: "SÖNMÜŞ RUH''

Start from the beginning
                                    

''Olacakları bilemezdin. Sırf babanın söyledikleri için kendini suçlayıp durma.''

Kıvanç duvara sırtını yaslayıp, aşağıya doğru kaydı. Bende onun yanına otururken, yüzünü dizlerine yaslamıştı. Ona bir süre baktıktan sonra kollarımla başını sarıp kokusunu içime çektim. Kıvançla aynı yaştaydık. Ben buraya yatırıldığımda, o birkaç aydır hastanedeydi. Kumral saçları ve bal rengi gözleri uyumu yakalarken, tek sorun o gözlerin buz tutmuş olmasıydı. Sadece ağlarken duygularını görebiliyordum gözlerinde. Onun dışında, tamamen donuk ve ifadesiz.

Kıvanç bir süre sonra sakinleştiğinde hala aynı şekilde saçlarıyla oynuyordum.

''Yeni gelen kadınla ne konuştunuz?'' dedi, ağlamaktan pürüzlü çıkan sesiyle.

''Diğeri gibi sorun çıkartacak biri değil. Durumumun iyi olduğunu düşünüyor.''

Kıvanç kafasını kaldırıp, yüzüme baktı.

''Gitmeni istemiyorum.''

Ve şimdi buradaki tek arkadaşım kollarımın arasında derin iç çekişlerle gitmememi istiyordu.

''Burayı sevmiyorum.''

''Sen olmadan benim için de katlanılmaz olur.''

''Benden sonra sende çıkacaksın buradan.''

''Babamın beni uzun bir süre daha buradan çıkartmayacağını biliyorsun.''dedi.

Güldüm. Ama içten bir gülüş değildi bu. Diyecek bir şeyim yoktu çünkü. Kıvanç'ın babasıyla arasında düzgün bir ilişki yoktu. Babası daha çok, Kıvanç'ın ona sorun çıkartmamasını istiyordu ve en uygun yerde burası gibi gözükmüştü ona.

Bana gelince, uzun zamandır aksi bir davranışım olmamıştı ama yinede burada tutuyorlardı beni. Buradan kendi isteğimle çıkamıyordum çünkü reşit değildim ve bundan dolayı resmi olarak ailem beni yönetiyordu. Babama kalırsa, buradan hiç çıkmamam gerekiyordu. Onun gözünde hala tehlikeydim. Kıvanç da benimle aynı yaşta olduğundan onun için de aynısı geçerliydi.

Şu anda evimiz, ailem dediğim kişiler ne haldeydi bilmiyordum. Anılarım sadece altı ay öncesine ait olanlardı ve tazeleyebileceğim hiçbir durum olmadı. Altı aydır buradaydım. Evime, odama hiçbir ziyarette bulunmamıştım. İzin verilmediği için değil, babam istemediği için çıkarmıyorlardı beni.

Babam. Sadece hayatımda olması gereken bir kelime gibiydi.

Zihnime dolan anıların çoğunu babam dolduruyordu. Her defasında onun sesi yankılanıyordu duvarlarında.

"Hiçbir şeyi hak etmiyorsun!"

"Ne kadar böyle devam edecek?"

Başımı ellerimin arasına alıp bir süre gözlerimi kapatıp derin nefesler almaya başladım. Olanlar aklıma geldikçe daha da deliriyordum.

Aslında ölüm, bu kirletilmiş dünya için o kadar cezp edici gözüküyordu ki. Tekrar kendimi neden öldürmeye çalışmadım, bilmiyorum. Belki de korktum.

Derin bir nefesi içime çekip bir süre beklettim ve sesli bir şekilde geri verdim.

Gözlerimi açtığımda Kıvanç da benim gibi başını duvara yaslamış bana bakıyordu.

''Acı çekiyorsun.''

Kafamı iki yana sallayıp güldüm. Başımı Kıvanç'ın omzuna yaslayarak bir süre derin nefesler aldım.

ÖLÜM YILDIZIWhere stories live. Discover now