Gururla birkaç saniye Ateş abiye baktım. Bu adamın hamuru iyi hamuru. Gerçekten bana ayak uyduran insanlara bayılıyordum.

Elini deri ceketinin cebine atarak küçük bir hediye paketi çıkardı. "Kusura bakma güzellik, kurnaz abin bütün nöbetleri bana kitlediği için son anda yetişebildim o yüzden düzgün bir şeyler alamadım."

"Saçmalama be düşünmen önemli, deme öyle." Uzanarak paketi elime aldım. İçinden siyah kutu da bir bileklik çıkmıştı. Zincirli, çok güzel ve zarifti. Pahalı bir şeye de benziyordu.

Kaç para lan bu? Satıp evden kaçsam birkaç gün beni idare ederdi herhalde.

Dişlerim arasına alıp test etse miydim? Altın mı pırlanta mı? Kendi kendime yüzümü buruşturdum. Fakirlik ruhuma işlemiş yemin ederim.

"Bu gerçekten mükemmel, Ateş abi." Kollarımı boynuna sararak sıkıca sarıldım. "Çok teşekkür ederim."

"Doğum günün kutlu olsun fıstık, ne demek."

Geri çekilmek için hareketlendiğim sıra da bana gerek kalmadan biri belimden tutup geri çekmişti. "Kardeşimden uzak dur demedim mi ben sana?" diyen Aral abimin sesini duydum.

"Aman yemedik kardeşini. Hem Kayra beni seviyor bir kere." Az önce benim ona yaptığım gibi destek vermem için bana baktığında gülerek kafamı salladım. "Tabi ki de. Favori doktorum sensin. Hatta baksana, eğer pasta yememe izin verirsen en sevdiğim insan bile olabilirsin Ateşciğim."

Abim belimde ki kollarını sıklaştırarak kafasını eğip suratıma baktı "Şansını zorlama istersen Kayra." Dedi çatık kaşlarıyla.

Omuzlarımı silktim "Hiç boşuna kıskanma hem benim pastam o tabiki de yemeliyim."

Doğum gününün raconu budur kardeşim. Mumu üfledikten sonra pastayı yiyemeyeceksem neden benim karşıma pastayla geliyorsunuz? En azından biraz duyarlı olsaydınız nankörler.

Bu şahsıma yapılmış büyük bir hakarettir.

Eğer o pastadan bir çatal olsun yemezsem kan çıkar.

"Bu gıcık abin biraz haklı sanki fıstık, şeker hastasısın. Zararlı olabilir."

"Sadece çok azcıcık büyük bir dilimde değil çok az. Hem eskiden de doğum günümde yerdim birkaç çatal bir şey olmuyordu ki."

İki çatal pasta için düştüğüm hallere bakın.

Ben hiç bu durumlara düşecek insan mıydım be.

Deniz'le göz göze geldik. Az önce ki modundan sıyrılmış gözlerin de ki hüzünle bana bakıyordu ama hemen kaçırmıştı bakışlarını. Elini saçlarına daldırarak hırçınca karıştırdı.

Ateş abinin de bakışlarını üzerimde hissedebiliyordum.

Hiçbir şekilde umursamayacaklardı.

Yanaklarımı şişerek derin bir nefes verdim ve abimin kolları arasından çıktım "Su içeceğim." Üşüyen ellerimi kapüşonlumun cebine yerleştirerek yanlarından uzaklaştım.

Bok gibi hissediyordum.

Depresyona girmeme çok az kalmıştı. Ucundaydım.

𝗔𝗯𝗶𝗹𝗲𝗿𝗶𝗺 𝗺𝗶?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin