Beş

128K 6.3K 2.9K
                                    

Medya: Demir Barutçu

🍒

Müdürün odasından çıkarken yarım saattir içimde tuttuğum gülüşü serbest bırakarak kahkaha attım. Cihan bey ve Efe de gülmeye başlamıştı.

O olaydan sonra tabiki müdürlük olmuştuk ve Cihan beyle o çocuğun ailesini çağırmışlardı. Kamera kayıtları izlenmiş ve tabiki de biz haklı bulunmuştuk. Çünkü ilk laf eden ve fiziksel temasta bulunan oydu ama cazgır annesi bunu kabul etmediği için bir ton laf edip oğlunu haklı çıkartmaya çalışmıştı.

Sonuç olarak o çocuk da ne kadar haksız olsa da okulun ilk günü olduğu için cezadan yırtmışmış sadece uyarı almıştı.

"Aferin size çocuklar. Hiçbir zaman kendinizi ezdirmeyin. İkinizle de gurur duyuyorum." Cihan bey bir kolunun altına beni diğer kolunun altına Efe'yi alarak bize sarıldı.

Bize... bana sarıldı?!

Gözlerimi büyüterek ona baktım.

Yüz ifadem artık nasıl bir hal aldıysa ikisi tekrar gülmeye başladı. Hızlıca geri çekildim. Elimi enseme atarak kaşıdım.

Çok hızlı ilerliyormuş gibi hissediyordum. Tamam belki rahatsız olmamıştım ama... daha birkaç gündür tanıyordum onları.

Cihan bey yanıma gelerek ellerimi tuttu "Biliyorum bize alışmaya çalışıyorsun ama lütfen bize izin ver, kızım. Senin yanında olmaya, sarılmamıza izin ver. Ne kadar sonradan bulmuş olsam da sen benim tek kızımsın, canımdan bir parçasın." Dedi şefkatle gülümseyerek.

İçimden oluşan sıcaklıkla gülümsedim. İlk defa baba sevgisi nedir onu hissediyordum. Şefkatle ellerimi tutuşunu, bana gülümsemesini ve güzel sözler söylemesini görebiliyordum. Hayatım boyunca hiçbir zaman tatmadığım şeyi... gözlerim dolu dolu olmuştu.

Ellerimi hızla çekerek arkama dönüp akmaya başlayan göz yaşlarımı sildim hızlıca.

Yine saçma yerlerde açılmaya başlamıştı benim çeşmeler. En sinir olduğum özelliğim buydu. Saçmasapan yerlerde gözlerim dolmaya başlıyordu.

"Kayra..." Efe'nin kısık sesle seslenmesiyle, hızla kendimi toparladım. Boğazımı temizleyip, yüzüme en inandırıcı gülümsemelerimden birini kondurup onlara geri döndüm "Ee, hadi gitmiyor muyuz?"

Cihan bey sinirle bir nefes aldı. Sanırım anlamıştı. Kafasını salladı ve gülümsedi "Hadi gidelim." Efe'ye hiç bakmadan önden yürüyerek çıktım.

Kapının önünde ki arabaya ilerledim. Şöför beni görür görmez direkt kapıyı açmıştı. Cam kenarına oturdum. Efe ve Cihan beyde geldiğinde yola çıkmıştık. Efe yanımda Cihan bey ise karşımıza oturmuştu.

"Evde sizi bekleyen büyük bir sürpriz var." Dedi neşeli sesiyle. Yüzümü buruşturdum.

Sürpriz mi?

Nedense, hiç sevmem!

"Süprizlerden nefret ederim." Dedi Efe'de.

Neyse ki benden başka biri daha varmış. Cihan bey güldü "Anlaşılan o ki kayrada pek hoşlanmadı bu sürpriz işinden ama bence sevineceksiniz. Özellikle de sen Efe."

İçimden bir ses nedense benim hiç hoşlanmayacağımı söylüyordu.

Araba eve giriş yaptığında bahçe tarafına park edilmiş ultra lüks arabalarla kaşlarımı havaya kaldırdım.

Bu ne lan? Eve kavimler göçü mü gerçekleşti?

"Yoksa... abimler mi geldi?!" Efe'nin heyecanlı sesliyle gözlerimi devirdim.

𝗔𝗯𝗶𝗹𝗲𝗿𝗶𝗺 𝗺𝗶?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin