Kırk

80.6K 4.4K 2.7K
                                    

Merhaba arkadaşlar, biliyorum tam 35 gündür bölüm gelmiyor fakat maalesef ikinci kez covide yakalandım. Beklediğimden de fazla ağır ve uzun geçirdim. Bu süre zarfında bölüm yazmaya fırsatım olmadı ama artık yine eskisi gibi bölümler gelmeye devam edecek hepinize iyi okumalar <3

Medya: Poyraz Barutçu

🍒

"Canım kırık yatağım... seni bile özledim."

Eski rutin hayatımın her zamanki klişelerinden birini yaparak son hızda koşup yüz üstü yatağa atladım. Fakat yine her zaman ki gibi açıyı tutturamayan bir aptal olduğum için bedenim kırık yatakta bir güzel sekmiş ve hava da süpersonik taklalar atarak yere çakılmıştı.

Hissettiğim acıyla çığlık atarken abimin gür kahkahası da odada yankılanmıştı. "Lan! Ne yapıyorsun, aptal?"

Elimi acıyan göğüslerime götürdüm. Siktir, bu acıyı asla unutamayacaktım. "Kayra, iyi misin?" Yüzümü buruşturarak elimi havaya kaldırıp baş parmağımı salladım "İyiyim, süperim, mükemmelim ve yaşasın hala yaşıyorum!" Diye bağırdım acı dolu bir sevinçle.

Sanırım doğumda ebem beni üç kere havaya fırlatıp iki kez tutmuştu. Zira bu gerizekalılığımın başkası açıklaması bir olamazdı.

Elimi belime götürerek bir taraflarımın kırılmadığına, kopmadığına ve yarılmadığına kanaat getirerek ayağa kalktım.

Kötü kötü yatağa baktım. "Sanırım seni özlememişim."

Çift kişilik yüksek ayaklı bazanın alt iki ayağı kırıktı ve eğimli bir şekilde aşağı doğru duruyordu. Yataktan aşağı kaymak kaçınılmazdı. Zira ikinci yatağım olan siyah halının desenleriyle her sabah gözlerimi açmaya o kadar alışmıştım ki bazı geceler uykumun en mükemmel kısmında düşerken o acıyı hissetmemek için halıya yatar ve o desenlerle müthiş soğuklu rüyalara dalardım.

Evet, ben ve acıklı eski hayatımdan anılar vol bir; Ben tam olarak tok evin aç kedisiydim.

Eğer bu deyim biri için kullanılacaksa o kişi şüphesiz ki bendim. Çünkü haysiyetsiz piç Hakan, üvey olduğumu burada gözüme sokmak istermiş gibi bu evde ki çer çöp, kırık dökük, onuncu el kullanılmış ne varsa onların eskileri de dahil her şey bana verilirdi. Düşünün ki bu yatak da çağrı abimin yatağıydı. Kendisine daha büyük, konforlu çift kişilik yatak alınınca bana verilmişti. Üstelik kırık bir şekilde!

O an ki hissettiğim siniri hatırlayınca homurdanarak gözlerimi devirdim.

Güzel bir evdi. Tabiki Barutçuların ihtişamlı malikanesinin yanında anca minyatürü falan olurdu ama dört kişilik bir aile için oldukça büyüktü. Fakat ben, yani istenmeyen üvey evlat, koca dubleks evde bildiğiniz köpek kulübesi gibi bir yerde kalıyordum. Hoş köpeğim olsa ben ona bile krallar gibi kulübe yapardım ya.

On yedi yılım bildiğiniz kül kedisi sinsirellası'nın yan çarı gibiydi anasını satayım. Hayır ne yaptın intikam planını hazırlarken yazarlarla mı düşüp kalktın dingil? Böyle bir şey olamaz ya.

"Yavrum ben sana kırk kere atlama dedim şu kırık yatağa. Kafanı gözünü yarmadan kurtuldun, rahat dur yerinde. Zaten suratını bir güzel dağıtmayı becermişsin."

Umursamazca omuzlarımı silktim "Duramıyorum abi, içimde kurt var benim ne yapayım?"

"Ona şüphem yok zaten."

Bir süre gardıropları çekmeceleri karıştırarak bir şeylerim kalmış mı diye bakmaya başladım.

Gözlerim duvarı baştan sona kaplayan ve hala bıraktığım gibi sapasağlam olan posterlere gittiğinde pis pis sırıtarak abime baktım "Hani hepsini yırtıp Thor'un suratını makasla deşerek Allah'ına kavuşturmuştun? Görüyorum ki oda hala bıraktığım gibi Çağrıcığım."

𝗔𝗯𝗶𝗹𝗲𝗿𝗶𝗺 𝗺𝗶?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin