Otuz iki

85.4K 5.6K 4.3K
                                    

Medya : Aral Barutçu

🍒

Mahkeme salonunda öyle bir sessizlik olmuştu ki şu an kalbimin atış seslerini ve yan tarafımdandan gelen sinirle alınan nefesleri çok iyi duyabiliyordum.

Dişlerimi sıktım ve gülümseyerek Hakime döndüm. Diğer yandan da oturduğum yerden kalkıp sakin adımlarla Hakan'a doğru ilerliyordum. "Öncelikle baş hakim olmak üzere burada bulunan bütün makam yetkilerinin hepsinden bolca özür diliyorum. Belki de bu yapacağım şey çok uygunsuz olarak ve şunu bilin kesinlikle şiddete karşıyım. Onda hiçbir şüpheniz olması. Fakat bu herif karşımda on karış açık ağızıyla sırıtırken ben bunun ağzıyla burnunu yer değiştirm-"

Bir anda belimden tutulduğum gibi geri çekilmiştim. "Sen dur, güzelim." Aral beni sıkıca tutarken aynı süre zarfında Hakan'ın suratına inen yumruk benden değil Poyraz tarafından atılmıştı. Hakan tek yumrukla sülük gibi yere yığılırken Poyraz üzerine çıkmıştı bile.

"Sen kimsin lan?! Kimsin ki kardeşimi bizden ayırmayı arz ediyorsun şerefsiz! Sikerim lan senin arzını! Or-" Aral hızlıca kulaklarımı kapatmış ve salonda büyük bir karmaşa çıkmıştı.

Kapıda ki güvenlik görevleri içeri girmiş ve Poyraz'ı Hakan'ın üzerinden almaya çalışıyorlardı. Hemen yanlarında ki Ateş ise Poyraz'ı ayırma bahanesiyle avukata kafayı gömmüştü. Avukat geri savurlurken hızlıca kolundan tutmuş ve yanlışlıkla oldu gibi bir şey zırvalamaya başlamıştı. Fakat arkasından attığı tekme hiçte yanlışlıkla olmadığını göstermiyordu...

Daha fazla izleyemeyeceğime karar verip Aral'a dönerek kollarımı beline sardım. "Sorun yok yavrum, hiç kimse seni bizden alamaz." Dedi. Sesi sinirli duruyordu. Saçlarımın üzerine bir öpücük kondurdu. Hiçbir şey demeden kafamı boynuna gömdüm.

Sorun vardı.

İşler daha da boka sarıyordu.

•••

"Şu bileklerin haline bak!"

Baran'ın bileklerimi inceleyerek sövmesini umursamayarak kan görmüş bir vampir edasıyla gözümü dahi kırpmadan altı metre ilerimdeki tasdikli şerefsize bakmaya devam ettim. Bir yandan hayatımın bütün nostaljik küfürlerini sıralarken, diğer yandan aradaki altı metreyi kaç saniyede aşabilirimin hesaplamasını ve dişlerimle kulaklarını kopartırsam mı daha az hapis hayatı yerim yoksa parmaklarımla gözlerini deşersim minin hesaplamasını yapıyordum.

Poyraz, dehşet yumruklarıyla çirkin burnuna mükemmel şekiller çevirmişken bende o sırıtkan ağzını tutup ortadan ikiye ayırarak kellesini uçurmayı öyle içten istiyordum ki Thor'u görme istediğimle bile yarışabilirdi şu an.

Mahkemeden ne sonuç çıkarsa çıksın o sevinmeyecekti. Sevindirmeyecektim ve benden önce bunu isteyen çok kişi vardı. Sıranın başını babam ve Poyraz'ın çektiğini varsayarsak mahkeme sonuçsuz bile yargılansa o gerçekten iyi şeyler yaşamayacaktı.

"Boynuna da bakacağım!" bileklerimi bırakıp boynuma geçen Baran'la bakışlarımı ona çevirdim. Tişörtünün ucuyla hızlı hızlı boynumda ki fondöteni silmeye başlamıştı.

"Saçmalama Baran." Geriye kaçacakken Hakan'a saldırmamam için hemen dibimde oturan Demir onun elini iteklemiş ve kolunu belime sararak kendine doğru çekmişti "Dokunma." Dedi dişlerinin arasından.

𝗔𝗯𝗶𝗹𝗲𝗿𝗶𝗺 𝗺𝗶?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin