On dört

128K 6.1K 2.5K
                                    

Medya: Efe Barutçu

- Bu çocuk gerçekten 16 yaşında ve boyu 1.85
:( 19 yaşında olup 1.70 olan ben seri üzgün -

🍒

"Aral, bak gel seninle bir tane de anlaşalım. Hiç öyle hemen itiraz etme, maksat ayağımız alışsın yani."

İçimde ki bit kadar olan umut taneciklerimle suratına bakarken o yarım saattir yaptığı şeyi yaparak gülmüş ve elinde ki içi brokoliyle dolu kaşığı ağzıma uzatmıştı.

"Sen şimdi aç ağzını, ye bunu ben sana sonra vereceğim güzelim. Hadi abisinin bir tanesi aç bakalım ağzını..."

Sinirle oturduğum yerde tepindim. "Ağlayacağım ama artık ya!" Dedim isyan ederek.

"İlk önce bu tabağı bitir söz beraber ağlayacağız tamam mı?" Diyerek kaşığı ağzıma tıkmıştı.

Ya hala yemek veriyor ağzıma bir de ya?!

Ağzıma gelen artık kusmama neden olacak o iğrenç yeşil ağacın tadıyla yüzümü buruşturdum. Yemin ederim şimdi tam kafasının üzerine kusacağım ama ya.

Sinirle yüzümü sıvazlayarak ağzımda ki şeyleri yutmaya çalıştım. Altını çiziyorum yutmaya çalıştım, çünkü her an kusabilirdim.

"Allahım ş-şimdi ölücem gülmekten."

"Geber, yoksa ben kalkıp o sarı saçlarını tek tek yolup burnuna sokacağım senin!"

Sıçmıklı kek!

Bu söylediğimle daha çok gülme krize girdiklerinde artık dayanamayarak kafamı masaya vurmaya başladım.

Allahım al beni burdan. Çok acil cehennemin dibine vip bilet istiyorum.

Şaka gibi!

Saat gecenin ikisi, mutfakta oturmuş akşam yemeğinde yemediğim yemeği zorla bana yediren Aral, bir tane baklava için ayaklarına kapanan ben, hemen yanımızda anırarak gülmekten ruhlarını teslim etmek üzere olan iki sarı çiyan ve Efe veleti.

Allahım neydi benim suçum günahım? Beni doğuran ebe mi cenabetti? Biri bana hayatının bedduasını mı etti? Yoksa sorun tamamiyle benim boktan şansımla mı alakalıydı?

"Ne oluyor burda? Sesleriniz en üst kata kadar geliyor. Gece gece kafayı mı yediniz siz?"

Seri katil takımı Poyraz ve Ateş böceği mutfağa giriş yaptığında kafamı masaya vurmayı kesip onlara baktım.

Kaşlarını çatmış anlamaya çalışırmış gibi bana bakıyorlardı.

Yutkunarak, acıklı yüz ifademle onlara baktım. "Benim için onları vurur musunuz?" Dedim parmağımla haykırarak gülmeye devam eden tayfayı göstererek.

"Ne?"

"Siz seri katil değil misiniz? Vurun gitsin işte. Yemin ederim kimseye söylemem. Ölene kadar üçümüz arasında bir sır olarak kalır. Ha? Olur mu? Yalvarırım bunu benim için yapın."

Anlamsızca yüzüme bakmaya devam ettiklerinde artık içimde kalan bütün umutların üzerine limon sıkıldığı hissettim.

Gözlerimi devirerek oturduğum sandalyeden kalktım. "Bitti, bu kadar. Kaçıyorum." Ateş ve poyraz'ın arasından sıyrılarak koşar adımlarla  mutfaktan çıkmıştım.

"Yemeğin bitmedi daha!" Diye bağırış sesini duymuştum Aral'ın. Bir tabağı ağzıma sokmadığın kaldı ruh hastası, nasıl bitmemiş olabilir acaba?

𝗔𝗯𝗶𝗹𝗲𝗿𝗶𝗺 𝗺𝗶?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin