Otuz dokuz

74.1K 4.8K 2.6K
                                    

Medya: Çağrı Soydan

🍒

"Abi bence bu makinenin içinde bir canavar var ve korku filmi efekti yutmuş gibi tak tak sesler çıkartıyor. Ayrıca bilmelisin ki bende panik atak var ve bu şey beni aşırı kork-"

"Yat artık Kayra!" Diye bağırdı diğer odadan.

Şirince gülümsedim ve sakince geriye doğru yattım "Sakin ol abi neden bu kadar sinirlisin ki? Senin de bildiğin gibi fazla sinir erken yaşlandırır ve o kusursuz suratının kırış kırış olmasını inan bana hiç isteme-"

"Kayra artık sus ve kıpırdamadan yat abiciğim!" Sinirli ve bıkmış sesi odada yankılandığında dudaklarımı birbirine bastırarak kıpırdanmayı kestim.

Korkuyorum ama ben bu makineden. MR cihazı değil bildiğin mezarın içine sokuyorlar. Ayrıca gerçekten korku filmi efekti yutmuş gibi sesler çıkartıyordu ve bu korkmama neden oluyordu, ne yapayım?

"Korkmana gerek yok. Sadece kafa taraması, tamamen girmeyeceksin bile." Dedi yanımda ki stajyer olduğunu düşündüğüm çocuk. Dudaklarımı büktüm "Aşırı moral oldu şu an." Dişlerini göstererek güldü "Hazır mısın?" Gözlerimi sıkıca yumarak ki bu bir iki saniye sürmüştü kaşım ve gözüm zonkladığı için açmak zorunda kalmıştım. Baş parmağımı kaldırdım "Yolla kaptan, ölmeye hazırım."

Tekrar gülüş sesini duydum "Sadece on beş dakika, dayanabileceğine inanıyorum." Suratıma doğru bir aparat kapattı. "Şimdi derin bir nefes al ve sakın hareket etme."

"Ateş, hadi!" Abim diğer odadan mikrofonla yine bağırınca gözlerimi devirdim. "Alt tarafı kavga ettim, niye bu kadar sinirlendi ki yani."

Adının Ateş olduğunu öğrendiğim suratıma doğru eğildi "Sen buna sinirli mi diyorsun? Abini hala tanıyamamışsın ufaklık." Dedi benim gibi fısıldayarak ve düğmeye bastı.

Bedenim makinenin içine girdi girdi girdi ve çok korkunç! Gözlerimi hiç açmadan sesleri duymamaya çalıştım. Alt tarafı kaşım patlamıştı, MR'a ne gerek var ki yani? İyiyim işte. Hatta çocuklar benden daha kötüydü.

Abartıyorlardı biraz. Ben hep başıma bela alırdım. Doğduğumdan beri bu böyleydi. Hakan'ın lanetiyle başlayan hayatım genel olarak aynı çizgide devam etmişti. Ondan aldığım reaksiyon, onun bana verdiği zararlar hayatımda daha başıma buyruk olmama sebep olmuştu. Sahip olduğum hastalığın bana getirdiği şeyler ise daha acıya dayanıklı ve umursamaz olmayı öğretmişti.

Milyon kez hastanelik olmuştum. Bacağımı kırmıştım, kolumu kırmıştım, çok kez kafamı gözümü, dizlerimi yarmıştım. Krizlerim çok başka bir dünyası zaten. Bu yüzden bu tür şeyler bana ağır gelmiyordu.

Fakat onlar benim bir bela makinesi olmamla yeni tanışıyordu. Eve girdiğimden beri çok kez kriz geçirmiş, Hakan'dan tokat yemiş, kaçırılmış, boğulmuş ve darp edilmiştim. Fazla dehşete düşmüşlerdi. Bunlardan dolayı üzerime gereksiz fazla düşüyorlardı.

Bu yüzden az sonra yüzümün halini görünce verecekleri tepkiyi az çok tahmin ediyordum. Çok net, ağzıma sıçacaklardı. Yani bunu menopoza girmiş bir kadın gerginliğin de ki Aral'dan çok net görüyoruz.

Hastaneye gelene kadar yok boyunca sadece beni azarlamış ve aldığım yaralardan ötürü başıma gelecek binbir felaketi saymıştı. Öyle anlatmıştı ki bir ara kafam da tümör mü var acaba korkusuyla üç buçuk atmıştım.

Lan alt tarafı kavga! Hem işin karizması o kardeşim. Ara da iki üç temiz dayak yiyip kendine geleceksin.

"Bitti. Korktuğun kadar var mıymış?" Makinenin sesi durmuş ve bedenim makinenin içinden çıkmıştı. Yüzümde ki şeyi kaldırarak hızla dikleşip derin bir nefes aldım "Bu ilk değildi ve ne zaman girersem gireyim korkmaya devam edeceğim sanırım." korkarak az önce içinde olduğum yere baktım.

𝗔𝗯𝗶𝗹𝗲𝗿𝗶𝗺 𝗺𝗶?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin