Yirmi dokuz

91.4K 5.5K 2.8K
                                    

Medya: Efe Barutçu

🍒

"Abla uyan! Geç kaldık, saat 10 olmuş."

Omuzumdan deli gibi sarsılmamla sıçrayarak uyanmadım. Ellerim hızla karnıma gitti "Eûzubill- Lan! Ohh bağırsaklarım yerindeymiş." Rüyamda ki cinlerin bağırsaklarımı yemediğine ve yerinde olduğuna emin olduktan sonra rahatlayarak derin bir nefes verip tekrardan yattım.

"Abla uyansana! Okula geç kaldık diyorum."

Ne okulu lan? Okul ne?

Efe'nin tekrar ve tekrar omuzumu deşercesine dürtmesiyle homurdanarak kafamı kaldırıp gözlerimi kısıkça açıp ona baktım. Saçları dağınıktı. Altında hala eşofmanı vardı. Bir gözü kapalı okul gömleğini ilikliyor diğer yandan da beni uyandırmaya çalışıyordu.

Yorganıma sıkıca sarılarak tip tip suratına baktım. "Ne diyorsun oğlum sen? Bizim okula geç kalmamız imkansız. Bir çalar saat görevi gören annem var, iki uyanana kadar tikimle oynayan şerefs- yani en sevdiğim abiciğim Aral var. Üç Derya teyze v-"

"Annem sabah erkenden derneğe gitmiş. Babam, Ateş ve Poyraz abimin önemli bir toplantısı varmış erkenden çıkmışlar. Aral abim zaten saatler önce çıktı, nöbeti vardı. Derya teyzenin de bugün izin günüymüş. Adal ve Demir abimse yıllık kış uykularındalar." Dedi tek nefeste.

Ağzım açık birkaç saniye durarak ona baktım. Bu kadar ihtimalin bir araya gelemesi mi tesadüftü yoksa bu kadar ihtimale rağmen hala beni okula gitmek için uyandıran kardeşim mi salaktı?

"Bugün sınavın var mı?" Diye sordum yarı açık gözlerimle. Kafasını iki yana salladı. "Hayı-" sözünü bitiremeden kolundan tutup yanıma çekerek yatağa yatırdım. "O zaman salla okulu. Akşama kadar uyuyoruz yavrum." Diyerek koluna sarılıp gözlerimi kapadım.

Dün gece Adal'a uyguladığım +18 şiddet sonucu odamdan zar zor kovmuş ve sabaha kadar gözlerimi sonuna kadar açıp yatağımın yan tarafında ki büyük boydan aynadan yatağımın altında ya da etrafında cin var mı teştifi yapmış ve asla uyuyamamıştım.

Neden böyle bir şey yaptığımı sorgulamayın. Sadece fantezi. Ya da bozuk psikolojimin dışarı yansıması da olabilir.

"Senin sınavın yok değil mi?" Yattığım yerde iyice yayılarak koluna daha sıkı sarıldım "Yok canım ne sınavı." Diye mırıldandım.

Yani... sanırım.

Kolunu ellerim arasından zar zor çekti. Kaşlarımı çatarak gözlerimi açıp ona baktım. Güldü. "Uyuyalım." Diyerek kollarını bu sefer belime sardı. "İşte şimdi aynı dili konuşuyoruz, çocuk." Memnuniyetle gülümseyerek bende ona sarılıp kafamı göğsüne yasladım. Hormonlu velet. Benden kalıplıydı.

"Annem bizi öldürecek." Dedi saçlarımla oynayarak. Saçlarımla oynaması daha da uykumu arttırırken "Ne öldürmesi canım, en fazla bayıltır." Diye mırıldandım uykulu uykulu.

Yani başımdan asla eksik olmayan belalara bakacak olursak gerçekten ölmekten çok bayıldığım büyük bir gerçek.

"Merak etme kardeşin seni koruyacak." Dedi alaylı sesiyle. Kaşlarımı çatarak geri çekildim "Bana bak çocuk uyumayacaksan okuluna git, sabah sabah uğraşma benimle." Ona sırtımı dönüp yatacakken gülerek tekrar sarıldı "Tamam ya bir şey demedim uyu hadi." Kafamı tekrardan göğsüne yaslayıp saçlarımla oynamaya devam etti.

Bir şey demeden direkt gözlerimi kapadım. İyice mayışıp uykunun kollarına kendime bırakacakken bir anda yükselen seslerle yattığım yerden sıçramıştım. Lan! Hızlıca gözlerimi araladım. Odanın kapısı gürültü bir şekilde açılırken bir şey sesli bir şekilde, patır kütür yere düşmüştü.

𝗔𝗯𝗶𝗹𝗲𝗿𝗶𝗺 𝗺𝗶?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin