Yirmi altı

121K 6.3K 4.6K
                                    

Medya: Kayra Barutçu

🍒

ADAL'IN BAKIŞ AÇISINDAN:

Derin bir nefes vererek ellerimi saçlarıma daldırıp karıştırdım.

"Ne zaman çıkacaklar? Neyi var kızımın? Telefondayken sesi çok iyiydi." Babamın sinirle koridorda bir o tarafa bir bu tarafa yürüyordu. Taner amcam kalkarak omuzunu tuttu "Sakin ol bir abi, kötü bir şey olsa Aral söylerdi. Hem ne olabilir benim aslan yeğenime?"

Dirseklerimi dizlerime dayayarak kafamı ellerim arasına alıp gözlerimi kapadım.

Amcamın dediği gibi Kayra'ya bir şey olacağı düşüncesi fazla uçuk geliyordu. Kendini bize ezdirmeyen kızdan bahsediyorduk.

Bir şey olmazdı değil mi?

Güçlü bir kızdı. En azından saatlerdir bizim başaramadığımız şeyi yapıp kendisini kurtarabilecek kadar zekiydi.

Önünde beklediğimiz odanın kapısı açıldığında herkes ayaklanmıştı. Odanın içinden iki doktor, hemşireler ve Aral çıkmıştı.

"Tamamdır siz gidebilirsiniz, gerisini ben hallederim." Dedi Aral. Diğer doktorlar uzaklaştığında bize döndü.

Ellerini saçlarına atarak yavaşça çekiştirdi. Bir şey olmuştu. Yüz mimiklerinden belliydi.

Sikeyim seni Berat!

"Ne oldu oğlum? Neyin var? İyi değil mi kızım?" Dedi annem. Hala ağlıyordu.

"Sakin ol anne, iyi durumu şu an. Bedeni fazla yorgun ve bitkin düşmüş. Buraya geldiğinde hipoglisemi geçiriyordu. Kan şekeri aşırı derece düşüktü. Büyük ihtimalle çok uzun süreli açlıktan dolayı. Ve bu sanırım gün içinde birkaç kez daha yaşanmış. Ayrıca 30 saat boyunca ilaçlarını da  kullanamadı. Bedeni çok fazla stres içine girmiş. Eğer daha geç müdehale edilseydi komaya girebilirdi." Dedi sonlara doğru sinirle.

Annemin ağlaması daha da şiddetlendiğinde, yutkunarak yumruklarımı sıktım.

"Beynini siktiğimin herifi, kızı aç mı bırakmış bir de?!" Demir sinirle sandalyeye tekme attı.

Onları umursamadan kapısı aralık olan odaya ilerledim.

"Ve sanırım boğazını sıkmış..." durduğunda yutkunma sesi kulağıma geldi. Odanın kapısını tamamen açtığımda gördüğüm görüntüyle boğazıma bir yumru oturmuştu.

"Fazla tepki vermemeniz için söylüyorum. Boynunda morluklar var. Bilekleri de iple bağlanmış büyük ihtimalle. Zorladığında dolayı fazlaca tahriş olmuş. Dizlerinde soyulmalar vardı. Bu yüzden diz ve bileklerini de sardık."

Annemin ağlayışları ve Demir'in küfürleri kulaklarıma doluyordu. Fakat karşımda ki görüntü bunları duymaktan daha da siktir boktan bir olaydı.

Koskoca yatağında küçücük kalmıştı. Ölü gibi yatıyordu. Saçları ıslak ve yüzünün yanlarına yapışmıştı. Göz altları mosmordu. Onun dışında beyaz teni iyice beyazlaşmış ve çökmüştü.

Yüzüne eşlik eden beyaz ince boynunu ise morun orta koyu renklerine bürünmüştü. O kadar kötü görünüyordu ki baktıkça içim eziliyordu. Midem bulanmıştı. Yutkunarak aceleyle bakışlarımı boynundan çektim.

Midemi bulandıran şey görüntüsü değildi. Midemi bulandıran şey o an ki çırpınışlarının gözlerimin önüne gelişiydi. Nefessiz kalmıştı. Nefesi kesilmişti. Nasıl dayanmıştı?

𝗔𝗯𝗶𝗹𝗲𝗿𝗶𝗺 𝗺𝗶?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin