Otuz yedi

79.2K 4.8K 3.4K
                                    

Medya: Aral Barutçu

🍒

"O kadın kesinlikle sorunlu!"

Dudaklarımı büzdüm "Evet, biliyorum."

Kaşlarımı çattım "Yine de bana hadsiz ve terbiyesiz diyemez! Yaşı dayanmış 70'e hala ortalıkla Angelina Jolie gibi geziniyor. Estetikli bunak! Cildini gerim gerim gerdirmeye verdiğin parayla bir hayır kurumu açsa Dünya için daha vasıflı olurmuş. Hortlak gibi gerdirmiş her tarafını." Gözlerimi devirdim.

"Bir de yok neymiş Allah bilir çatal bıçakmış kullanmayı da bilmiyormuşum, keşke dünyada ki tek derdim bu olsa. Burada çikolatasızlıktan mutluluk hormonlarım çürümüş, hipofiz bezlerim küsmüş bana. Dilimin tatlıyı algılayan kısmı bile artık çalışmıyor. Ağzıma çikolata koysam beynim bu ne diye algılayamayacak artık. Bir insan yiyeceğin tadını bile unutur mu ya?" Homurdanarak yastığa gömüldüm.

Depresyona gireyim desem kutu kutu likörlü çikolatalarla kafayı bulamayacaktım ya da koca yemek kaşığını kavanoza banıp hunharca yiyemeyecektim de. Daha kötüsü birbirinden farklı bir ton abur cubur aynı anda yiyerek zehirlenemeyecek ve mideme köpüklü hortumlu yıkanma zevkini yaşatamayacaktım. Şu içinde bulunduğum acizliği düşünün. Sosyapat anneanneden başlayan bozuk ilmekli hüznümün sonu yine çikolatasızlığa dayanmıştı.

Üstelik bir de annemin dedikleri vardı. Kırıldığımdan değil fakat psikolojimin gerçekten iyi olmadığı düşünmeleri üzmüştü beni. Çabalıyordum işte. Mesela geçen sefer ki gibi dokuz çarpı ikiden on sekiz çikolata yiyerek intihar etme fikrimden vazgeçmiştim. Ya da odamdaki görünmeyen cinlerle konuşmayı da kesmiştim.

Hala Freddy Krueger'ın ansızın gece rüyama girerek beni öldüreceğine inanmak beni deli yapmazdı herhalde. Ya da ayanın karşısına geçtiğimde kankam Bloody Mary'le muhabbet etmekte bir sorun görmüyordum. Sonuçta herkesin inandığı şeyler vardır.

En azından geceleri penceremi açık bırakarak Edward'ın geleceğine inanacak kadar manyak değildim.

Pekala, ciddi olalım. Gerçekten annemin o kadına psikolojisi bozuk alttan al demesi dokunmuştu. Zaten gözlerinde ultra terbiyesiz, saygısız ve hadsizken şimdide bir deliydim.

O konuşmalarına daha fazla katlamayacağıma karar verdiğim için kendimi odama atmıştım. Evden gidecekleri zamana kadarda çıkmayı düşünmüyordum. Pes etmiştim. O yaşlı bunağın beni sevmesine ihtiyacım yoktu. Gerçi ne kadar istesemde beceremiyordum ya zaten.

Çoğu insan ilk görüşte beni sevmiyordu. Hatta ilk konuşma da bile. Daha kötüsü sevmelerini de istemiyordum. Nötr olsalar yeterdi fakat önyargı üzerime yapışmıştı sanki. Kötü bir insan mıydım ki? Değildim bence. Kavgayı izlemeyi sevsemde kimseye durduk yere şiddet uygulamazdım ki gücümde yetmezdi. Tamam yalan söylerdim ama çokta büyük değil...

Sorunun bende olduğunu kabullenmiştim fakat tam olarak neyimdeydi bilemiyorum. Neyi yanlış yapıyordum? Çok mu cıvıktım? Şımarık?

"Kayra..." saçlarımda gezinen ellerle yerimden sıçradım. "Sakin ol, benim." Kafamı çevirdiğimde Poyraz'la karşılaştım. Tek dizini yatağa yaslayarak eğilip alnımı öptü. Birkaç saniye sonra geri çekildi ve dikkatle suratımı inceldi "İyi misin?" Diye sordu baş parmağı ile yanağımı okşayarak.

Şaşkınlıkla suratına baktım. "Cin misin sen, öyle sessiz sessiz gelinir mi? Ödüm böbreğimle yer değiştirdi. Bak iki dakika önce cinlerle konuşmayı kestiğimi söyledim ve eğer öyleysen ki buna kesinlikle saygı duyduğumu bil fakat bana musallat olma tamam mı cin kardeş? Ne kadar da korkutucu bir cinsin sen öyle, şimdi gözlerimi kapatacağım ve yok ol." Gözlerimi kapatarak bekledim.

𝗔𝗯𝗶𝗹𝗲𝗿𝗶𝗺 𝗺𝗶?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin