49- Kahvaltı

Depuis le début
                                    

Kapıyı arkasından yine aynı yavaşlıkta kapadıktan sonra ses çıkıp çıkmamasını önemsemeden koşa koşa babasının odasına gitti. Kapıyı sertçe açıp ittirdiğinde kapı duvara toslayıp onun omzuna vurdu.

"Baba!" diye bağırdı içeri girer girmez. Yatağın yanına gitti, iki eliyle babasının tişörtünden tutarak tüm gücüyle uyansın diye babasını sarstı. Aslında babası da uyandırılmaktan, hele ki böylesine uyandırılmaktan hoşlanmazdı ama şu an bulundukları durum normal değildi.

Feyza onun yatağında yatıyordu!

Acil kalkması lazımdı!

Merthan gözlerini açmadan kaşlarını derince çatarak oğlunun ellerini tek eliyle tutup tişörtünden ayırdı. Zaten kapı sesine uyanmıştı, ekstra sarsmasına gerek yoktu.

"Baba kalk acil durum!"

"Ne oldu?"

"Sana bir şey göstereceğim, kalk. Şokun gelecek!"

Poyraz'ın sesi öylesine heyecanlı ve şaşkındı ki, Merthan uyku haliyle bile olsa onun neyden bahsettiğini anlamıştı. Yine de anlamazlıktan geldi. "Ne göstereceksin?" diye sordu.

"Söylemem gözlerinle gör, bak gerçekten eminim şokun gelecek!"

Merthan ayağa kalkarken gülümsedi ve "Dur tahmin edeyim," dedi. Başını yukarı doğru kaldırdı, düşünüyormuş gibi yaptı. "Yatağında biri var."

Poyraz babasının asla doğru tahmin edeceğini düşünmediğinden bir hayli şaşırdı. Sonra başını iki yana sallayıp "Ama kimin yattığını hayatta bilemezsin," dedi. Şaşırdığı için sesi kısık çıkmıştı.

"Yoksa Feyza mı?"

"Oha!" dedi Poyraz eliyle kocaman açılan ağzını kapayarak. Gözleri inanamaz tavırla uzunca bir süre babasının üzerinde kaldı. "Oha baba çok zekisin!"

Aslında oğlu Feyza'nın zembille yanına yattığını sanacak kadar küçük değildi. Muhtemelen Feyza'nın yanına nasıl geldiğini sorgulamadığı için, babasıyla birlikte gelebileceği aklının ucuna gelmemişti. Ya da oğlu Feyza'nın babasını hiç sevmediğini düşündüğü için, bunu bir ihtimal olarak bile görmemişti.

Lavaboya doğru giderken "Feyza uyandı mı?" diye sordu, oğluna.

Poyraz başını abartılı bir hareketle iki yana salladı. "Hayır, uyanmasın diye o kadar çok uğraştım ki!" Sabahtan akşama kadar çalışmış gibi omuzlarını yere düşürdü. "Çok yorucuydu."

Merthan musluğu açıp elini yıkarken "Keşke Feyza uyanmasın diye gösterdiğin özeni biraz da baban için gösterseydin," dedi ve elinin ıslaklığını parmaklarını açıp kapayarak oğlunun yüzüne doğru attı.

Poyraz "Baba ya!" diye gülerek yüzünü kaçırdı. "Ciddi bir şey konuşuyorum seninle. Yapma."

"Hadi ya?" dedi Merthan, kaşlarını havaya kaldırarak. "Neymiş ciddi olan şey?"

"Feyza, sence burada mı kalır hep? Eğer kalırsa benim odamdaki yatağı büyütmemiz lazım di mi? Ya da senin yatağını alıp benim odama koyarız. Sen zaten tek kişi olduğun için rahat sığarsın."

Poyraz daha Feyza'nın onların evinde kalıp kalmayacağını bilmeden, hemen hayal kurmaya başlamıştı. Öyle heveslenmişti ki, daha fazla hayal kurup kendisini üzmesini istemediğinden "Kalacağını sanmıyorum," dedi Merthan.

Poyraz dudaklarını sarkıttı.

"Keşke hep kalsa."

Merthan uzandığı havluyla yüzünü kuruttu. Hep kalmasını o da isterdi, hatta çok isterdi fakat şu an Feyza'nın cephesinde hiçbir şey belli değildi. Kendini affettirmeden oğluna umut vermek, onu heyecanlandırmak, hayaller kurdurtmak istemiyordu. Bunu bir kez yapmıştı ve iyi sonuçlanmadığı ortadaydı.

Asalak FenomenOù les histoires vivent. Découvrez maintenant