"Biraz." Dedi sinirle saçlarını dağıtarak.

Kaşlarımı çattım "Ulan kıza yalnış bir şey söyle-" Hızla bana döndü "Saçmalama Ateş!" Diye gürledi kalın sesiyle.

"Niye ağladı lan o zaman?!" Dedim sinirle.

Poyraz'ı avucumun içi kadar iyi tanırdım ben. Son bir yılda, yurt dışında da, tedavisinde de hep ben yanında olmuştum. Yaşadığı şeyler hiç kolay olmamıştı. Çektiği şeyler onda kalıcı psikolojik etkilere yol açmıştı. Bundan ne kadar nefret etse de sinirini kontrol edemediği taktirde içinden bir canavar çıkıyordu.

"Şekeri normal gözüküyor. Sadece çok az ateşi var. Hastaneden çıkarken hiçbir şeyi yoktu."

"Belki de bir çeşit..." diyerek durdu Poyraz.

"Bir çeşit ne?!"

"Psikolojik boşalma? Üzerine gittim biraz. Konuştuk işte!" Diyerek saçlarını çekiştirdi sinirle.

"Ne konuştunuz?" Diye sordu Aral. "Her şeyi. O iyi değil, Aral. Mahvolmuş, bitmiş. O herif psikolojini öyle sömürmüşki, bize kalmadan gömülmüş o. Biz sadece daha da batırmışız." Dedi pişmanlıkla.

Konuşmuşlardı. Sonunda, Poyraz Barutçu tabularını yıkmıştı. Taburlarıyla beraber kendisini de Kayra'yı da yıkmış gözüküyordu.

"Affetmiş bizi. Beni bile." Gözleri parlamıştı. Uzun zaman sonra gözleri parlamıştı. Durdu "Öyle dedi. Affeder değil mi?"dedi agresifçe saçlarını tekrardan çekiştirerek.

"Affeder abi, affeder." Dedim elini omuzuna koyup sıkarak. Uzun zaman sonra abi diyordum ona. Bir aralar öyle batmıştık ki onun abisi ben olmuş, iyileştirilmesi gereken küçük kardeş ise o olmuştu.

Şimdi ise gerçek bir abiydi. Ailemiz artık toparlanıyordu. Toparlanıyorduk. İyileşiyorduk.

"İyi olacak. Ne olursa olsun tanıdığım en güçlü insan o. Sadece zamana bırakmalıyız."

Kafamı salladım. "İyi olması gibi bir durum söz konusu olamaz zaten. Daha bana abi diyecek." Dedim sırıtarak. Yatağın yanına yaklaşarak yavaşça yanına oturdum. Göz altları gerçekten de kıpkırmızı olmuştu.

Bakışlarım hala mor olan boynuna düştü. Morluğun rengi birazdaha açılmıştı ama hala oradaydı. Sinirle iç çekerek daha fazla sinirlenmemek için bakışlarımı boynundan çektim.

Eğilerek dudaklarımı yanağına bastırarak tüy kadar hafifçe öpüp geri çekildim.

"Ne yapıyorsun lan?!" Omuzumdan tutulup bir anda geri savrulmuştum. Poyraz kaşlarını çatmış öldürücü bakışlarıyla bana bakıyordu "Öpme bir daha!" Dedi sinirle. Güldüm "Sana ne oluyor? Kardeşim değil mi?" Dedim gıcık bir şekilde.

Muhtemelen Adal ya da Demir karşıma geçip bunu söyleseydi dayak yiyor olurdu.

"Değil lan! Siktir git bir de abi gibi konuşuyor, daha abi demedi sana." Aral halimize gülerek ayağa kalktı. Sırıttım. Poyraz'ın bu hallerini özlemiştim. Eskiden de annemi çok kıskanırdı. Ben ilk çocuğum, en çok beni seviyor diye geçiniyordu ortada. Ondan sonra doğduğum için bir aralar benden nefret ediyordu hatta.

𝗔𝗯𝗶𝗹𝗲𝗿𝗶𝗺 𝗺𝗶?Where stories live. Discover now