"Yarınki davayı da bir atlatalım bakarız, güzel karım. Kolay şeyler yaşamadık, Kayra daha yeni yeni düzelmeye başladı. Ona birazdaha zaman tanımalıyız."

"Bu arada abimler niye hala gelmedi? Alçı çıkartmak en fazla on beş dakika." Dedi Demir.

Haklıydı. Şimdiye kadar gelmeleri lazımdı.

"Evet, Kayra'nın akşam yemeği de geçti. İnşallah yemiştir, aç kalmasın kızım. Dur bir araya-" annem sözünü bitiremeden dış kapı açılmıştı.

Her zaman ki gibi Kayra'nın söylenmelerini ve çıkardığı yüksek patırtı seslerini duymayı beklerken sessizlikle karşılaşmıştık. Daha sonra odaya yalnız başına Aral girdi. Kaşlarımı çatarak oturduğum yerde dikleştim "Kayra nerede?"

Kendini koltuğa bıraktı "Poyraz abimle önden çıktı onlar. Neredeyse 1 saat oluyor. Hala gelmediler mi?"

"Hassiktir! İkisi, yanlız bir araba da geliyorlardı yani öyle mi?"

"Lan birbirlerini öldürmüş olmasınlar?!"

Telefonumu masadan alarak hızla ayağa kalktım. Umarım yanlış bir şey yapmamıştırsın Poyraz, yoksa bu sefer hiç kimse toparlayamazdı.

Son aramalardan ismini bulup arama tuşuna basarak telefonu kulağıma dayadım. Kapıya ulaştığımda beklemeden kapıyı açtım. Dışarı çıkacakken karşıma kapıyı açmaya yeltenen Volkan ve arkasında kucağında Kayra'yla Poyraz gözüktü.

Gözleri kapalıydı.

"Ne oldu? Niye kucağında?" Endişeyle öne doğru atıldığımda Kayra'yı mümkünmüş gibi daha da kendine çekerek sarmaladı "Dokunma, çekil kenara."

Yanımdan geçerek içeri girdi. Hemen peşinden ilerledim. Diğerleri de yanımıza geldi.

"Lan dedim ben bir şey oldu diye!"

"Kavga mı ettiniz?"

"Oğlum neyi var Kayra'nın?!"

"Şu koltuğa bırak." Bu sefer Aral, Kayra'ya yaklaştığında Poyraz kaşlarını çatarak geri çekildi.

"Saçmalamayı kesin! Uyuyor, sizin yüzünüzden uyanacak. Aral sen benimle gel." Hiç kimseyi umursamadan asansöre doğru ilerledi.

Bir şey olmuştu, eminim.

Bende arkalarından ilerleyerek büyük adımlarla merdivenlere yukarı çıktım. Kayra'nın benim çaprazımdaki odasına girdim.

"Şekerim düştü gibi bir şeyler söyledi, biraz sersemdi. Arabaya binince uyudu hemen. Yine de kontrol et, bir şey olmasın." Tek dizini yatağa yaslayarak eğilip yavaşça yatağa bıraktı bedenini. Aynı yavaşlık ve ona aşırı uzak naziklikle saçlarını düzeltip yastığın üzerine bıraktı.

Aral, Kayra'nın şekerini ölçmeye başladığında kaşlarımı çatarak Poyraz'ın yanına ilerledim. "Bu saate kadar neredeydiniz?" Gözlerini Kayra'dan çekmedi "Hiçbir yerde. Konuştuk sadece."

"Teni kızarmış. Suratına bak, ağladığı zaman hep böyle oluyor. Ağladı mı o?" Aral'ın sorduğu soruyla, onu bizden daha çok tanıması bir iki saniyeliğine sinirimi bozsa da bozuntuya vermedim.

𝗔𝗯𝗶𝗹𝗲𝗿𝗶𝗺 𝗺𝗶?Where stories live. Discover now