Düşüncesi bile bu kadar sikikken bir de o bunu yaşamıştı.

Gözlerimi yatağın iki tarafında duran bileklerine kaydı. Kalın sargı bezleriyle sarılmıştı.

Harabe gibi duruyordu.

"C-cihan ne hale gelmiş kızımız!" Annem yanımdan geçerek odaya girdiğinde diğerleri de peşinden girmişti.

Efe yanına giderek yavaşça elini tuttu "Buradasın, iyi olacaksın." Dedi titreyen sesiyle. Yüzüne bakmıyordu ama. Bakamıyordu.

Yumruklarımı sıkarak kafamı kapının pervasıza yasladım.

"O-o şerefsiz neredeyse, hangi delikteyse polislerden önce bulacaksınız bana anladınız mı?!" Diye bağırdı babam. Sinirden mavi gözlerinin etrafı kızarmıştı iyice.

Kendime gelerek hızlıca kafamı salladım.

"Sen merak etme, baba. Biz o işi hallettik."

Arkamdan gelen sesle, kafamı çevirdim. Poyraz ve Ateş abimdi. Kayra'yı hastaneye onlar getirmişti. Biz geldikten sonrada hızlıca gitmişlerdir.

İkisinin ellerinde yıkanmış kan lekeleri vardı. Ayrıca Poyraz abimin kan sıçramış gömleğine bakacak olursak, siktiğimin Berat'ının hiçte iyi şeylere maruz kalmadığı belli oluyordu.

Sırıtmamak için dudaklarımı birbirine bastırdım.

"Nerede?" Diye sordu babam.

"Olması gereken yerde." Dedi Ateş abim yüzünde ki sırıtışla.

Poyraz abim onları umursamadan yanımızdan geçerek hızlı adımlarla Kayra'nın yanına ilerledi. Elini nazikçe yüzüne yaslayarak baş parmağıyla yanağını okşadı "İyi olacak mı?" Diye sordu Aral'a ama hala Kayra'ya bakıyordu.

Aral sıkıntıyla nefes vererek kafasını salladı "İyi olacak fakat psikolojik olarak nasıl tepki verir kestiremiyorum. Kaçırıldı, boğuldu, darp edildi ve bu ciddi bir travma."

Odaya büyük bir sessizlik çökmüştü.

İyi olur muydu?

Bakışlarımı boynuna değdirmeden suratında gezdirdim.

Her şey şaka gibiydi. Daha saatler önce yanımızdaydı, Adana turu yapıyorduk ve belki de hayatımın en eğlenceli dakikalarından birini yaşamıştım. Gerçi onun yanında eğlenmemek imkansız sayılırdı.

Çevreye yaydığı bitmek bilmeyen tuhaf bir enerjisi vardı. Fazla hiperaktifti. Eğlenceliydi. Konuşurken insanın susup onu dinleyesi geliyordu. Bazense de tırnaklarını çıkaran bir kediden farkı olmuyordu. Hırçın ve asi bir tarafı vardı. Kendini ezdirmiyordu. Özellikle bize karşı.

Kabul, hepimizin ağzına güzel sıçıyordu.

Haklı mıydı, dibine kadar haklıydı.

"Hayatını mahvediyoruz." Diye mırıldandı, Efe.

Kaşlarımı çattım. "Saçmala-" konuşan Ateş abimin sözünü kesti hızlıca.

"Ne saçmalamasından bahsediyorsun, abi?! Görmüyor musunuz halini?! Bütün hayatının yalan olduğunu öğrendi. 17 yıllık gerçeğinden kopup içimize düştü. Bu da yetmezmiş gibi sizin, benim iğrenç ithamlarımızla uğraştı. O da bitti hayatının siktiğimin aptalca intikamı yüzünden bile isteye mahvolduğunu öğrendi!" Dedi hırsla.

"Neredeyse iki günde bir kriz geçiriyor. Her hafta hastanedeyiz! Şu haline bakın, suratına bakın. Zayıflıktan kemikleri sayılıyor. Kafasından ki dikişler yeni alındı! Hastaneden çıkıp Adana'ya kafasını dağıtmak için geldik, şimdi İstanbul'a döneceğiz yine hastaneden çıkıyoruz!"

𝗔𝗯𝗶𝗹𝗲𝗿𝗶𝗺 𝗺𝗶?Where stories live. Discover now