Artık ne olacağı , kimin ne diyeceği umrumda bile değildi. Büyümek , belki de böyle bir şeydi. Aramızdaki mesafeyi kapattım. Göğüs kafesimi delip geçmekte ısrarcı olan kalbim tanıdıktı. Elimi ensesine götürüp parmak uçlarıma çıktım ve dudaklarımı on...
Eve geldikten sonra saate baktım ve Eylülün kızmasına yetecek kadar geciktiğimi fark ettim. Üzerime pembe cici denilebilecek bir elbise giymeye karar verdim. Tatlı ve basit kız Lavin imajına uyardı. Dikkat çekici değil. Tatlı ve basit. Doruk Poyrazla ne gibi bir alakası olabilir ki?
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Elbiseyi giydikten sonra saçlarımı ince uçlu maşayla dalgalı hale getirdim. Makyajımı da sade ve basit tuttuktan sonra Nazlı Teyzenin hediyesi olan pırlanta bilekliği ve anneannemin geçen yıl doğum günü hediyesi olarak yolladığı bilekliğe uyumlu pırlanta küpelerimi taktıktan sonra aynadaki aksime baktım. Doğum günü kızı hazırdı. Beyaz bir el çantasına telefonumu ve ihtiyacım olabilecek birkaç şeyi daha koyup odadan çıktım. Aşağı inip ayakkabılığı açtım ve pembe bantlı ve ince topuklu ayakkabıları aldım.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Ayakkabılarımı da giydikten sonra arabamın anahtarını alıp içeri doğru çıktığımı haber verdikten sonra evden çıktım. Hava iyiden iyiye kararmıştı ve ben de neredeyse 1 saat kadar geç kalmıştım. Eylülün ne kadar kızacağını düşünmeme çalışarak arabama doğru ilerledim ve çantamdan çıkardığım anahtarla arabayı açıp içine girdim. Farların karanlık sokağı aydınlatışını izledim. Derin bir nefes aldım ve gözlerimi kapatıp kafamı arkaya yasladım. Şu an hiç parti havasında değildim ama Eylül ve diğerleri bu parti için o kadar uğraşmışlardı ki tabiki katılmak zorundaydım. Kendi doğum gününe karışmayan kız mı olur? Aklıma aniden gelen bir fikirle telefonumu açıp müzik uygulamasına girdim ve Bluetoothla arabaya bağladım. Arabanın içinde Slapstick - Eighteen yankılanmaya başlayınca keyfim biraz yerine gelmişti. Anahtarı yerine takıp arabayı çalıştırdım. Camı yarısına kadar açtım ve Eylülün evine doğru yolculuğa başladım.
Uzun sürmeyen yolculuğun ardından Eylüllerin evin olduğu sokaktan sağa doğru dönünce gördüğüm manzara şok ediciydi. Müzik sesi az olsa da buraya kadar geliyordu ve sokakta arabayı koyacak yer kalmamıştı. Yer aramanın yersiz olduğuna karar verip sokağın dışında yakın bir yere arabamı park ettim ve aşağı indim. Akşamın soğuğu suratıma çarparken Eylülün evine doğru boş sokakta yürümeye başladım. Müzik sesi yaklaştıkça artıyordu. Bahçe kapısından girip kapının önüne geldiğimde zili çaldım. Bir süre sonra kapı açıldı ve müzik sesi kulaklarımı anlık olana acıtacak şekilde duyuldu. Kapıyı açan muhtemelen oradan geçen bir 12. Sınıftı. İçerisi o kadar süslü ve o kadar kalabalıktı ki zar zor ilerleyebiliyordum. İnsanların arasından geçip salona geldiğimde etrafta bizimkilerden birini aramaya başladım. Her tarafta eğlenen dans eden shot oyunları oynayan 12. Sınıf öğrencileri doluydu. Bir süre sonra Eylülü gördüğümde diğer bir sürü insanın arasından sıyrılıp yanına doğru ilerledim. Bade ve Sena da yanındalardı.
