Artık ne olacağı , kimin ne diyeceği umrumda bile değildi. Büyümek , belki de böyle bir şeydi. Aramızdaki mesafeyi kapattım. Göğüs kafesimi delip geçmekte ısrarcı olan kalbim tanıdıktı. Elimi ensesine götürüp parmak uçlarıma çıktım ve dudaklarımı on...
Pazartesi günü erken saatlerde kalkıp okula gidip prova yapmak istiyordum. Eylülle hafta sonu boyunca bu konu hakkında konuşmamıştık ve bugün de beni almaya gelmeyecekti.
Erkenden kalkıp üzerimdekileri çıkardım ve dolabımdan bir kot ve bir üst çıkartıp üzerime giydim.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Saçlarımı tarayıp doğal haline bırakmakla yetindim. Çantamı hazırlayıp sırtıma taktım ve aşağı indim. Taksi çağırdıktan sonra mutfağa geçip kahvaltılık bir şeyler atıştırmaya başladım. Aysel Teyze daha gelmemişti. Taksinin dışarı çıktığımda taksinin sokağın başından döndüğünü gördüm. Mükemmel zamanlama. Taksiye okulun adını söyledikten sonra çantamdan kulaklığımı çıkartıp kulağıma taktım. Kulağın içine takılan kulaklıklardan daha çok kulağı kapatan büyük kulaklıkları seviyordum. Müziği daha iyi yansıtıyorlardı bence. Okulun önüne geldiğimizde şarkıdan sıyrılıp ödememi yaptım ve aşağı indim. Bu saatte okulda çok kimse olmazdı. Bahçede futbol oynayan birkaç alt sınıf dışında kimse de yoktu. Okulun içine girip direkt en üst kata merdivenlerden çıktım ve çantamın mn gözünden anahtarı çıkartıp müzik odasının kapısını açtım. Anahtarlık gözüme çarptığında gülümsedim. Balo gecesi Dorukla kazandığımız , daha doğrusu ben beceremeyince onun kazandığı turuncu kedili anahtarlıktı. Gülümsedim ve o geceyi düşünmeyi bırakarak içeri girdim. Ama hala aklımdaydı. Eylüle okula erken geldiğimi ve beni almamasını bildiren bir mesaj attım. Çantamı koltuğa bırakıp kot ceketimi çıkardım. Kulaklığımı da çıkartıp telefonumla beraber koltuğa bıraktıktan sonra gitarıma doğru ilerledim. Kutusunu elime alıp açar açmaz yüzümde artık refleks olarak oluşan gülümsemeyele beraber sahne olarak kullandığımız kısma ilerledim. Gitarı boyun askısından kafamdan aşağı geçirip fişe taktıktan sonra son zamanlarda tek çalıştığım şarkı olan bölge elemelerinde çalacağımız şarkıyı çalmaya başladım. Birçok farklı şekilde çalmayı denemiştim. Yapabileceğimin en mükemmeli olsun istiyordum. Bu yarışma benim için fazlasıyla ön plandaydı. 1 saate yakın çalıştıktan sonra tam yeniden başlayacakken kapı açıldı. Eylül kapıdaydı.
"Şükür buldum seni , tüm okulu dolaştım kızım ya."
Buraya gelmesini beklemediğimden bir de nasıl davranıcağımı bilemediğimden bir süre olduğum yerde kaldım. Eylül kapıyı kapatıp biraz bana yaklaştı. Gitarımı yerine bırakıp yanına gittim.
"Doruk Poyraz anlatmış sana , yani özür dilerim. Senden saklamak istemezdim ama , hayatımda ilk defa birinin yanında bu şekilde hissediyorum. Ve bu birisi de benim bu zamana kadar hiç sevmediğim , arkadaşlarımınsa hala sevmediği biri. Anlıyor musun , çekindim işte. Hatalıyım ama kabul ediyorum. Özür dilerim."
"Ben seni yargılamazdım ki , kiminle olursan ol desteklerdim. Diğerlerinin de böyle yapacağını düşünüyorum."
"Haklısın , çok haklısın ama böyle bir durumun içinde hiç kalmadığım için düşünemedim. Yani böyle bir durumun içinde ilk defa kalıyorum ve onu yeni yeni tanıyor gibiyim. Çocukluğumdan beri bildiğim o gerizekalı çocuktan çok daha fazlasını keşfediyorum. Yanındayken bazen kendimin çok dışında bambaşka biri haline geliyorum. Bunların bozulmasını istemedik. Doruk Poyraz öğrenmese ona da söylemezdik. Tabi bu nereye kadar bilmiyordum ama anı yaşıyordum. Bunların hiçbiri sana güvenmediğimden değil yani."
