34

1.7K 64 6
                                    


Annemin elime tutuşturduğu kek tabağıyla beraber evden terliklerimi giyerek çıktım. Sabahın köründe kalkıp elmalı tarçınlı kek yapmış ve beni bunu götürmeye Nazlı Teyzelere göndermişti. Hava güzeldi. Uyurken topladığım ve şu an son derece dağılmış olan saçlarımı saçıp elimle düzeltmeye çalıştım. Kısa olması artık kolaylık sağlıyordu. Sokağın karşısına geçip Nazlı Tezelerin evine gittim. Demir kapıyı açıp bahçeye girdim. Merdivenlerden indikten sonra dış kapıya geldim. Zili çaldıktan sonra beklemeye başladım. Üzerimde pijama olarak giydiğim gri bir eşofman ve beyaz bol bir sweat vardı. Bir süre bekledikten sonra kapıyı bir kadın açtı. Bu kadını tanımıyordum.

Yaşlıydı ama oldukça genç bir auraya sahipti. Beyazlamış uzun saçları vardı. Zayıftı. Buruşmuş suratına doğal ama güzel bir makyaj yapmıştı. Kıyafetleri tam bir İstanbul Hanımefendisi gibiydi.

 Kıyafetleri tam bir İstanbul Hanımefendisi gibiydi

Ops! Esta imagem não segue as nossas directrizes de conteúdo. Para continuares a publicar, por favor, remova-a ou carrega uma imagem diferente.

"Kime bakmıştın kızım?"

"Nazlı Teyzeler evde mi efendim , annem kek gönderdi de?"

"Ah ne kadar naziksiniz teşekkür ederiz. Ben Nazlının kayınvalidesiyim. İsmim Zeynep. Peki ya sen kimsin?"

"Ben de Lavin efendim. Lavin Askan. Karşı evde oturuyorum."

Kadın kim olduğumu anlamış gibi kocaman gülümsedi. Gülünce gözünün kenarlarındaki çizgiler daha çok ortaya çıkıyordu.

"Ah sen Askanların büyük kızısın. Aile dostları. Hoşgeldin güzel kızım hoşgeldin. İçeri gel lütfen."

Doruk ve Dalyanın babaannesi beni içeri davet etti. Aslında eve gidip yatağıma dönüp dizimi izlemeye devam edecektim. Ama bu kadın oldukça ilgi çekici bir kadındı. Son derece kibar ve zarifti. Elimdeki tabağı alıp Nazlı Teyzelerin yardımcısına verdikten benimle beraber salona girdi. Beraber koltuğa oturduk.

"Oğlum şirkete gitti , Nazlı da Dalyacığımı dişçiye götürdü. Ben de böyle oturuyordum. Ne iyi yaptın da beni kırmadın girdin güzel kızım."

Gülümsedim.

"Ne demek efendim , nasılsınız iyi misiniz?"

"İyiyim güzel kızım , bizimkileri ziyarete geldim. Torunlarımı özlemiştim. Normalde İstanbul'da oturuyorum ben."

Ah , tabiki. Tam bir eski İstanbul Hanımefendisi havası vardı. 60-70 li yaşlarında olmalıydı.

"Ne kadar güzel. Ben de eskiden , yani İzmire taşınmadan önce İstanbulda yaşardım. Siz neresinde oturuyorsunuz?"

"Beykoz tarafında. Ben Denizde oturuyorum."

"Denizde mi?"

"Evet , denizin tam içinde."

Ne dediğini tam anlayamasam da çok takılmadan anlamış gibi yaptım ve gülümsedim. Zeynep Babaanne kemikli ellerini saçlarıma götürüp yavaşça inceledi.

SOLOOnde as histórias ganham vida. Descobre agora