27

1.9K 68 5
                                    

Öğlen arası kızlarla kütüphanede oturuyorduk. Bade ve ben İspanyolca projesinde eş olduğumuzdan ödevimizi tamamlamaya çalışıyorduk. Sena kitap okurken Eylül genel olarak hiçbir şey yapmamayı tercih ediyordu. Son günlerde üzerinde bir haller vardı ama yakında kokusu çıkardı.

"Bu bence benim dediğim gibi olucak , sence de öyle değil mi Eylül?"

Eylül daldığı noktadan gözlerini ayırmayıp tırnak yemeye devam edince Bade birkaç defa daha seslendi.

"Eylüüül , kızım sana diyorum?"

En sonunda koluna dokunup sarsınca Eylül transa geçmiş düşünceli halinden çıkıp bize odaklandı

"Hı  , ha ne?"

Bade gözlerini devirdi ve geriye yaslandı.

"Son günlerde ne oluyo sana? Böyle sürekli düşünceli ve transa geçmiş gibisin."

Eylül bir anda hiç beklemediğim bir tepki verdi.

"Bir şey olduğu yok , ne olabilir ki zaten? Nerden çıkardınız bir şey olduğunu. Neyse benim işim bar gitmem lazım."

Ayağa kalkıp kütüphaneden çıkarken kızlarla arkasından bakakalmıştık.

"Bunda bi haller var da altından bir şey çıkmaz umarım."

Bade ve Sen işlerine dönünce ben de çok üstünde durmadan projeye döndüm. Ama aklım Eylülde kalmıştı.

***

Eylül Belen

Nefesim tükendiğinden göğüsünden iterek onu kendimden ayırdım. Birkaç adım geri gitti.

"Pekala , buna devam edemeyiz?"

Şaşırmış gibiydi. Tüm gün aklımdan çıkartamamam onun suçu değildi ama ben arkadaşlarıma yalan söylemek istemiyorum.

"Neden?"

"Çünkü ben artık daha fazla arkadaşlarıma yalan söylemek istemiyorum. Saçma bir şeydi ve çok uzadı."

"Saçma ve boktan bir durum olduğuna kesinlikle katılıyorum ama bunu bitirebileceğimizi düşünmüyorum. Artık sana eskisi gibi gelmiyor mu?"

"Hayır , hayır yani ondan değil. Sadece-"

Cümlemi tamamlayamadım çünkü içimden geçen gerçekleri söylemek üzereydim. Uğur bir adım yaklaşıp aramızdaki mesafeyi azalttı.

"Sadece ne?"

Siktir et artık ikilemleri. Bir şeyi yapmadam önce 30 defa düşünmekten bıkmıştım.

"Sadece tüm gün aklımda bu var ve arkadaşlarım ben de bir şeyler olduğunun farkına varmaya başladı."

Dudakları sola doğru kıvrıldı ve gülümsedi.

"Benim de tüm gün aklımda sen varsın Eylül Belen. Aklıma söz geçiremiyorum ve en yakın arkadaşım bile bir derdim olduğunu düşünmeye başladı."

Demek bir şeyleri fazla düşünmeden yapınca güzel hissettiren şeyler duyabiliyormuşuz. Kafamı kaldırıp yüzüne baktım ve ben de gülümsedim. Aramızdaki mesafeyi kapatıp beni tekrar öpmeye başladı. Onunla aramızdaki çekim gerçekten daha önce kimseyle başıma gelmeyen bir şeydi. Nefes aralarında elimden geldiğinde konuştum.

"Hala sen den nefret ediyorum."

"Hıhı."

"Ve senden uzak kalamıyorum."

***

Okulun bitişini belirten zil çalar çalmaz tüm sınıf ayaklandı. Eylüller dans provasına gidecekti. Umarım dans Eylülün kafasını toparlamasında yardımcı olurdu. En yakın arkadaşımın bir derdi olduğunu düşünmek benim de kafamı kurcalıyordu. Boraya döndüm. Asya çoktan sınıftan çıkmıştı ve müzik odasına gidiyordu. Biz de beraber sınıftan çıktım ve merdivenlerden çıkarak müzik sınıfına gittik. Mehmet Hoca gelmiş bir kaç kağıdı inceliyordu. Onun dışında Asya ve Kerem de buradaydı. Kerem bizi görünce yumruğunu uzatarak selam verdi. Yumrukla selamlaşmak Keremden alışkanlık haline gelmişti. Hemen müzik odasında gitarların yanında duran gitarımın yanına gittim. İlk önce Boranın siyah gitarını ona uzatıp kendi gitarımı aldım. Gitarı elime alınca bile heyecanlanıyordum. Mehmet Hocanın çalışmamızı istediği şarkıları 2 provadır çalışıyorduk. Ama bunlar yarışmanın ilk bölümünde çalacağımız şarkılar değildi. İlk elemlerde iki tane şarkı çalacaktık ve Mehmet Hoca bunları özenle araştırıyordu. Yusuf veMeriç de geldikten bir süre sonra kağıtlara gömülmüş  Mehmet Hoca kafasını kaldırıp bize baktı.

SOLOWhere stories live. Discover now