46

1.6K 67 7
                                    


Sınıfa gidip çantamı bıraktıktan sonra biran önce Anılı bulup bu işin sonunu getirmeye karar verdim. Böylece bütün gün bunu stresiyle uğraşmazdım ve kafam rahat olurdu. Sınıfa gittiğimde bizimkilerin hiçbiri sınıfta değildi. Çantamı bıraktıktan sonra kantinde olduklarını düşündüğümden alt kata inip kantine doğru ilerlemeye başladım. Yaklaşırken her zaman oturduğumuz masada tam takım oturduklarını gördüm. Yanlarına yaklaşırken Anıl beni fark edip ayağa kalktı. Diğerlerine selam verdim. Anıl yanıma gelip iki kolumdan birden tuttu.

"Sonunda , aşkım neredesin sen? Telefonlarımı açmıyor , mesajlarıma dönmüyorsun. O çocuğun kazasından beri okula da gelmiyorsun. Bak kızgınsın biliyorum ama halledebiliriz."

Kendimi geri çekip kollarımı tutan ellerinden kurtuldum. Bizimkiler dikkatle bizi izliyordu. Kimseden çıt çıkmıyordu.

"Halledebilir miyiz? Neyi halledeceğiz. Anıl olmuyor , gerçekten artık olmuyor. Daha fazla birbirimizi hırpalamadan ayrılsak iyi olacak."

Yüzündeki şok ifadesinden bunu beklemediğini anlayabiliyordum. Diğerlerinde muhtemelen beklemiyordu ki hepsi gözlerini kocaman açmıştı.

"Ayrılmak mı? Lavin kızgınsın biliyorum ama özür dilerim. Bir daha sana söylemeden karar almayacağım."

Bıkkınca güldüm. Hala özür diliyordu. Sakin kalmaya çalıştım.

"Anıl bak olay sadece bu değil tamam mı. Biz , olamıyoruz anla işte. İkimiz de biliyoruz ki bu son olmayacak. Uyuşamıyoruz. Sen sürekli özür dilemekten bıkmadın mı? Zorlamaya devam edip birbirimizden daha fazla soğumanın alemi yok."

Ne kadar onu incitmeden bunu yapmaya çalışsam da bu ne yazıkki pek mümkün değildi. Ayrılıklarda sürekli bir taraf üzülürdü zaten. Ne kadar denensem de , sevmediğim , beni yıpratan bir ilişkiye sırf o üzülmesin diye devam edemezdim.

"Yanlış yapıyorsun , ani karar veriyorsun. Ben , ben seni seviyorum. Sevgi her şeyin üstesinden gelir Lavin bak-"

"Ama ben seni sevmiyorum."

Artık dayanamayarak söylediğimi bu cümleyle artık sadece bizimkilerin değil , tüm kantinin bakışlarını üzerimde toplamıştım. Gözlerindeki hayal kırıklığını görebiliyordum ama onu kandırmanın bi alemi yoktu. O bana her seni seviyorum dediğinde hiçbir zaman karşılık vermemiştim ki. Uzanıp elini tuttum.

"Bak , tabiki sana değer veriyorum. En başından beri belki de böyle olmamalıydık. Anlıyor musun beni? Belki de gerçekten bu bir hataydı. Denedim , çok denedim. Senin bana verdiğin sevgiye karşılık aynı şeyi söylemeyi ama olmuyor. Arkadaş kalmayı , kalabilmeyi çok isterim. Daha fazla birbirimizi yıpratıp zarar vermeden. Zaten düşününce sen de böyle olması gerektiğini kabul edeceksin."

Bir süre öylece durduktan sonra başını iki yana sallayıp elini çekti ve kantinden çıktı. Kantinin ortasında tüm bakışlar üzerimdeyken öylece kalakalmıştım. Eylül oturduğu yerden kalkıp yanıma geldi ve bana sarıldı. Beni diğerlerinin yanına doğru götürürken kantin olağan akışına dönmeye biraz biraz başlamıştı. Emir kalkıp Anılın arkasından giderken Furkan da kalkıp anlayışla omzumu sıvazladı ve Emirin peşinden gitti.

Bade masanın karşısından uzanıp elimi okşadı.

"İçinden geçenleri söyleyerek doğru olanı yaptın. Kendini suçlu hissetme."

Yanında oturan Bora alayla güldü.

"Doğru olanı mı? Sence tamamen Lavin mi haklı?"

Bade omuz silkti ve Boraya ters ters bakmaya başladı.

SOLOWhere stories live. Discover now