FİNAL SON PARÇA /

385 36 22
                                    

YENİ BÖLÜM

(HİKAYENİN SONU -Şimdilik-)

İkisinin de gözlerinde dehşet vardı. Geri adım atmak için içlerindeki istek dayanılmazdı. Ama yapamazlardı. Sorumlu oldukları 3 kişi vardı yanlarında. “Eleventh” kendini daha sorumlu hissediyordu. Zira Spark da Anna da Clara da “Tenth” de onun yüzünden burdaydı. Anna’ya bakmak öyle zor geliyordu ki ona. Amelia’yı… Kalplerinin her çarpışında bir kez daha hatırladığı o yüzü görmek acısını arttırıyordu. Yorgundu. Bu kadar çok hüzün, acı fazlaydı. Şimdi de en büyük pişmanlığına dönmek canını yakıyordu. Gidemiyordu da. Biliyordu tek yerin, tek çıkışın burası olduğunu. Her zaman burası olurdu. Her zaman en kötüye dönmek zorunda kalırdı. Her zaman acı çekerdi. Burada ölmekti doğru olan. Ama onları da peşinde sürükleyemezdi.

Tenth düşüncelerini anlamış gibiydi onun. Elbette anlardı, o oydu. Zamanın kilidini nasıl kapattığını da ne acılar çektiğini de aynı şekilde biliyordu. Zamana gizlenmiş “The Moment” a yaklaşıyorlardı. Oraya girmenin ölüm olacağını da biliyordu. Burda kalmanın da… Elbet ulaşırdı buraya da. Her anı yakarak, her bir saniyesini parçalayarak geliyordu Zaman Savaşı. Her zamanki gibi. Durdurmak için feda ettikleri ne olacaktı? Bizzat kendini kaybetmişti.

Tenth ve Eleventh bakıştılar. Başka çare yoktu.

-İlerleyelim.

Yavaş adımları korkuyla dolmuştu. Clara binbir parçanın bedenindeki yıkımıyla uğraşıyordu. Spark kafasındaki çığlıklarla uğraşıyordu. Tenth ve Eleventh ise anılarla… Savaşın her anından geçseler de onlara dokunmuyordu anılar. 

Anna’nın seyahatinin de mükemmel geçtiği söylenemezdi. Yüzünde yangınlar yanıyordu sanki. Birden yere düştü. Tenth yanına koşup onu kaldırdı. Anna yüzünü tutuyordu.

-Yanıyorum.

Tenth onu hiçbir şey olmadığına ikna edince ellerini çekti Anna.

Anna’nın yüzü artık Amelia’ya ait değildi. Eleventh’a döndü. Neler olduğunu ikisi de anlayamıyordu.

Spark ellerini yüzünde tuttu Anna’nın. Hissetti tüm değişimi. Yüzündeki moleküller oynuyordu.

-Yüzü değişiyor.

Şaşkınlıkla bakınıyorlardı birbirlerine. Tenth geri çekildi. Anna’nın yüzü son şeklini almıştı. Clara fikrini belirtti.

-Güzel olmuş.

Eleventh ise daha farklı bir yorumda bulundu.

-Farklı bir evrende bir kişinin yansımasıydın. Ancak gerçek kişiliğin varolduğu evrene geldin. Sanırım şuan da gerçek bir kişilik kazanıyorsun.

Anna iyi olduğunu belirtince ilerlemeye devam ettiler. “Tenth” ve “Eleventh” anıları görmemek için direniyorlardı. Görmeseler bile duydukları sesler yeterince dehşet vericiydi.

Parçalar, anlar… İkisi de aynı anda durdu. Kafalarında binlerce yok oluşun sesi aynı o günkü gibi doluşmuştu. Bir tek Spark hissediyordu neler olduğunu. Clara ve Anna ne yapacaklarını bilemez haldeydiler.

İkisi de yere yığıldı. Zihinleri kavruluyordu sanki. Her bir ruh, her bir kayboluş içlerinde çığlığa dönüşüyordu. Atak geçirir gibiydiler. Yerde titriyor, sağa sola dönüyorlardı. Spark ise yere çökmüş başındaki sesleri susturmaya çalışıyordu. Hem çevreyi hem de 

Doktor’u aynı anda duyuyordu. Aynı şeyleri iki kez duyuyordu. Zihninin kıvrımlarını ele geçirir gibiydi çığlıklar… Yılanlar… Her çığlık patladığında onun anılarıyla özleşiyordu sanki. Yılanların çığlıkları oluyorlardı. Medusanın yılanlarının açlığı, Medusa’nın nefreti, hastalıklı zihni o anki gibi hatta belki de daha net bir şekilde zihninde yankılanıyordu. Yılanlar hiç olmadıkları kadar korkunç, hiç olmadıkları kadar mide bulandırıcı olmuşlardı. Onlara yardım edebilecek kimse yoktu.

Doctor, Who Am I? | Türkçe | DWHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin