Kızıl Kim ?

353 34 11
                                    

Gençler, FİNAL yaklaştı. Bitişe 4-5 bölüm kaldı. Ama korkmayın yazılı olan 2.sezonum bile var :D

2.sezonu yayınlayıp yayınlamamla ilgili yorum bırakırsanız mutlu olurum :) Burdan devam edeceğim sanırım. Şu ana kadar senaryoyla ilgili gidişatla ilgili de yorum yaparsanız <3 <3 :D

Öncesinde...

-Master'ı geri getirme vakti geldi.

...

Serbest bırakılan enerji Master'ı ve Spark'ı aynı anda ayağa kaldıramayabilirdi. Ya da ikisini de kaldıramazdı. Anna bunu anladığı an boruyu çıkartmaya yeltendi ancak artık çok geçti. Sarı bulut büyüdü, ışığa dönüştü.

İnsan bedeni oluşturdu, silüet gibi. Kan yavaş yavaş bulutun içine aktı. Mavi bir ışık (yaşam enerjisi) buluta doğru gitti.

Spark nefesini dışarı verirken o ilk nefesini alacaktı.

YENİ BÖLÜM

Spark ayağa kalktı. Anna gözü yaşlı bir halde ona bakıyordu. Öğreticisi geri dönmüştü. Ama Spark'ın gözlerinde başka bir şey vardı. Şaşkınlık değildi. Farkındalık vardı gözlerinde. Ne olup bittiğini anlamış gibiydi. Biraz önceki kan olduğu yerde durmak yerine Spark gözlerini kapadığı an vücuduna geri döndü. Spark gerinip kendine geldi. Sema sordu.

-Neden olmadı?

Sherry dudaklarını büzdü. Boruyu çekip çıkardı. Canı yanmıştı. Gözlerini uzağa doğru dikti.

-Yanlış evrendeyiz.

-BU SIRADA TARDİSTE-

Doktor kafası karışmış bir halde bir oraya bir buraya gidip duruyordu. Hiçbir iz yoktu Rose... Aklına geldikçe kötü oluyordu. Ya Amy? Nasıl da fark edememişti? Neden ve nasıl oluyordu tüm bunlar? Yapabileceği tek şey aynalar gezegenine bir yolculuk olabilirdi. Olaylar orda patlak vermişti. Bu kez Tardis daha kolay girmişti gezegene. Doktor dışarı çıktı. Harabelikten eser yoktu artık. Her şey olması gerektiği gibiydi. Spark'ın (o zamanlarki Sherry) zihin bağlantısı gezegenin kendini onarmasını hızlandırmış olmalıydı.

O müthiş, istediğin anıyı görebileceğin binaya girdi. 8,5. Katı görmezden geldi. 11'in altındaki 10'a bastı. Sonra kafası karışmış gibi bir surat ifadesiyle, orda olduğundan haberi bile olmadığı bir düğmeye bastı. Olmaması gereken bir düğmeydi. Ama o bunu fark etmemiş gibiydi.

Katta adım adım yürürken var olmayan bir yerdeymiş gibi hissediyordu. Beyaz Boşluktaki gibi... Kapılardan birine girdi. Şaşkınlığı çok fazlaydı.

Gördüğü anı öyle abartılacak kadar önemli bir an değildi. Şaşırdığı şey aynaydı. Sanki ayna zorlanıyordu. Sherry ile günlük konuşmalarından biriydi gördüğü. Ancak sürekli mekanda bir değişiklik oluyordu. Ayna değişiyordu. Sonik ile sabitlemeye çalışsa da sonik arızalandı. Baskı yapan çok büyük bir güç olmalıydı. Dikkatle bakıyordu aynaya... Sherry bir şeyler soruyordu. Bir gezegende çimlerin üzerindeydiler. Bunu hatırlıyordu. Ama araya giren görüntü gezegenin varlığını kanıtlayan şeyleri yok ediyordu. Beyazlık vardı. Sonsuz kadar büyük. Beyaz Boşluk'tan farklı kılan şey, Mavi bir enerjiyle çevrelenmiş gibiydi. Doktor anlayamıyordu. Neler oluyordu?

-BU SIRADA SPARK'ın TARDİS'i-

Spark laboratuvarın içinde yürüyordu. Onun Tardis'i gençti, eksikti. Etraftan kıvılcımlar çıkıyor, sürekli problem çıkarıyordu. Buna karşın içinde gelişmiş bir laboratuvar bulunduruyordu. Bu Tardis Doktor'un Tardis'inden alınan birkaç parça ile yapılmıştı. Normal koşullardaki gibi yetiştirilmediğinden mükemmel bir hizmet sunamıyordu. Spark Tardis'i nasıl ele geçireceğini düşünüyordu. Bu evrenden çıkabilmenin tek yolu, iş birliği gibi duruyordu. Anna araya girdi.

-Nasıl yani yanlış evren? Spark artık söyler misin neler oluyor?

-Evren. Hatalı. Gerçeklikte değiliz.

-Ne demek gerçeklikte değiliz nerdeyiz?!?

Sema başını yere doğru eğdi. Anlamıştı.

-Bu evren birine ait. Onun haricinde hiçbirimiz gerçek değiliz.

Spark başıyla onayladı. Sema gözlerini kapayıp yaşam enerjilerine odaklandı. Amacı gerçekliği belirlemekti. Spark'ın enerjisi doğruydu. Anna'nınki parazit gibiydi. Spark'la garip bir bağı vardı. Bu bağ bir bakıma onu gerçek yapsa da onun enerjisinde de bozulmalar vardı.

Sema korktuğunu yaptı. Kendi enerjisine baktı. Gözleri dolmuştu. Buruk bir gülümseme cümlesini takip etti.

-Ben... Gerçek değilim.

-DOKTORUN TARDİSİ-

Doktor savaştan çıkmış gibi, nerdeyse sürüklenerek Tardis'e döndü. Neler olduğunu anlamıştı anlamasına ancak bir şey, görmesini engelliyordu. Algı filtresinden olmalı, diye düşündü. Hemen ardından fark ettiği şeyleri unutuyordu. Bu da kafa karışıklığına yol açıyordu.

Gözleri dolmuştu Doktor'un. Tardis'in yaptığı fedakarlıktı gözlerini dolduran. Her zamanki gibi onu korumaya çalışıyordu. Ancak bunun doğru olmadığını biliyordu. Sonunda tüm evreni feda etmesi gerekebilirdi.

Amy... Belki de oydu, yapması gereken cesareti veren. Anna olarak tanımıştı onu, ama o Amy'ydi. Onun Amelia'sıydı. Tıpkı Rose gibi farklı bir kimliğe bürünüp karşısına çıkmıştı. Eğer kendinden vazgeçerse, ona ne olacaktı? Rose gibi kaybolacak mıydı? Olması gereken yerde mi olacaktı? Yoksa onunla mı kalacaktı?

Peki, ne olmuştu da işler bu kadar karışmıştı? Net hatırlayamıyordu. Bir adamı hatırlıyordu. İsmi neydi? Sonra müthiş bir acı çektiğini hatırlıyordu. Sonra da yaşamından bir parçanın canlandığını...

Nasıl düzeltecekti, nasıl dönecekti gerçek evrene? Bilmiyordu. Ama deneyebilirdi. Önce Amy'i almak istedi yanına. Sparkı... Ve bütün bu olanlara Doktor yüzünden bulaşan Sema'yı. Onları yanına aldığı takdirde birlikte gerçek evrene dönebilecekler miydi, bilmiyordu. Doktor gerçek miydi, onu da bilmiyordu. Ama ,işlerin karışmasının nedeninin bizzat kendi olduğunu biliyordu.

Şu anda gerçek bedeni, ruhu ölüyordu. Bunu hissedebiliyordu. Bir an önce yapmalıydı, ne yapacaksa. Gerçek evrene en yakın olduğu anın "Beyaz Boşluk" olduğunu biliyordu. Oraya yanlışlıkla gitmişti, bu kez isteyerek yapacaktı.

SPARK'ın Gemisi-

Sema öğrendiklerine rağmen onlara yardım etmeye karar vermişti. Endişelenmesi gereken herhangi bir şey yoktu. Çünkü o yalnızca bir hayal, bir yansımaydı.

Anna ile Spark'ın durumu ise karmakarışıktı. Anna gerçek olup olmadığından emin olamıyordu. Sema onda bir tür dalgalanma olduğunu söylemişti. Spark ise bütün bu evrenin merkezinin kendi olduğunu düşünüyordu. Belki de Kara Delik'in altındaki bedeni beklemekten yorulup komaya sokmuştu onu. Ama her şey fazla gerçekti. Bu olanları bu kadar gerçek yapan yalnızca bir rüya olamazdı, muazzam bir güç olmalıydı tüm bunların ardında. Bu gücü kendinden sağlayabileceğinden emin değildi. Üstelik Anna'yı yanında kalması için ikna etmesi gerekecekti. Doktor'un onun durumunu çözme konusunda daha başarılı olacağını düşünen tek kişi Spark olamazdı, değil mi?

O sırada düşüncelerine başka birinin düşünceleri karıştı. Telepatik gücünün artık kaybolduğunu düşünüyordu. Demek ki Doktor'unkileri okumayı hala bırakamamıştı.

"Anna da Rose gibi."

Düşüncelerin geldiği noktaya, Doktor'a döndü. İçeri nasıl girmişti?

-İçeri nasıl girdin?

-Güvenlik fazla zayıf.

-Bizi nasıl buldun?

-Evren benim olunca çok da zor olmadı.

Devam edecek...

Doctor, Who Am I? | Türkçe | DWHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin