At

382 37 9
                                    

Evet gençler Anna bizimle. Ve bir de Mecnun Çınar var :) ; BU BİR ARA BÖLÜM :)

AT

Rüzgarı yüzünde hissetmek iyi geliyordu Anna'ya... 4 ay önce kurmaya başladığı hayatı sürekli çatırdıyordu. Bazen yaşadıklarını hatırlayamıyordu bile. Sanki hayatı bölük pörçüktü. Anıları olup bitmiş gibi geliyordu aklına. Yalnızca 1 saniyede saatler yaşamış gibi.

Şimdi ise yalnızca onun hayatı değil, şimdi tüm dünya çatırdıyordu. Aklında haber bültenleri vardı. Her gün bir gariplik olduğunu sezdiği haberler. Keşke Doktor'a ya da Sherry'e ulaşmanın bir yolu olsaydı.

"Evet, vampirlik sizce sona erdi mi?"

"Şimdilik bitmiş gibi duruyor. Halkın abartısı."

Vampirler... Onların kurgu karakterler olduğunu sanıyordu ama bir hafta önce halka saldıranlar olmuş, Dracula olduğunu söyleyen biri türemişti. Sonra nasıl olduğunu bilmeden onlar yok oluvermişlerdi.

"Yaşanan bu garip hava olayı gökyüzünün ışıldamasına neden oldu."

Gökyüzünden kayan yıldızlar gibi gözüken ışıklar. Halbuki onların ne olduğunu görmüştü Anna. Kanatları olan insanlar. Melekler. Bunda da bir gariplik var gibiydi. İçinde sürekli hissettiği bu his geçmek bilmiyordu. Üstelik nedenini de anlamıyordu. (Supernatural)

Doktor yoksa yardım edebilecek başka birileri vardı. 221 B 'deki gibi... Ama Sherlock da yoktu, artık. Moriarty'nin oyununa kurban gitmişti.

Kime gidecekti? Adımları onu sahile kadar götürdü. Kireçburnu sahilinde rüzgar, yine sevgi dolu esiyordu.

"İsmail abi!"

"Hoop!"

Mecnun Çınar. Ne demişlerdi? "Bütün sorunlar üst üste gelse ne çıkar, hepsinin üstesinden gelir Mecnun Çınar!" Yanlarına doğru yürürken Mecnun'un yüzünde dalgalanma gördü Anna. Hayal mi görmüştü?

-Buyrun, hanım. Bayan. Kadın. Yuh, kadın denir mi hiç? İnsan. Gerçi ondan da şey olamadım ama. Evet.

-Yardım istemeye geldim.

Anna her gözünü açışında o dalgalanmayı görüyordu artık. Mecnun'un gerçekliğinden şüphe duymalı mıydı?

-Nasıl bir yardım acaba? Operasyonsa eğer ekibi toplayalım dicektim. Bizim Yavuz abi var, performans sanatçısı kendisi. Kapı açar çok güzel. Melülle Kaan'ı da alırız olmazsa. Bir problem olursa, onlar yaptı deriz. O şekil.

-Bence... Dünyanın kurtarılmaya ihtiyacı var.

-Hay yaşa sen ya! Doğru geldin o zaman. Çünkü ben kimim? Mecnun Çınar. Süper kahramanlık için teklif geldi de o tayt külot olayından dolayı ben istemedim. Uzatmasam mı acaba? E gidelim depoya o zaman. Plan falan.

Anna arkada Mecnun önde ilerlediler. Depoya girdiklerinde yandaki kapının nereye açıldığını sordu Anna.

-Paralel evren oralar hep ya. Şirinler falan var.

Anna şuan başka bir yere açıldığını hissedebiliyordu. Kapıyı açtı. Çok mu içten dilemişti acaba onun gelmesini? Tam karşısında duruyordu. Ama sanki ayrıldıklarından beri bir şeyler değişmiş gibiydi.

Spark Anna'nın kolunu tuttu.

-Yardımın gerek.

Anna şaşkındı. Sherry'nin kılık kıyafeti çok değişmişti.

-Ne oldu?

-Bilmiyorum. Yanlış giden şeyler var. Bütün evren çıldırmış gibi. Her şey karman çorman. Bunu tek başıma çözmem imkansız.

-Doktor nerde?

-O artık benimle birlikte değil, Anna.

Anna bir şeyler sezinlemiş gibiydi.

-Sana ne oldu?

-Hatırladım.

Anna başını hafifçe öne eğdi. Sanki bunun iyi bir şey mi kötü bir şey mi olduğunu çözmeye çalışıyordu. Mecnun araya girdi.

-Hoop! Hafız, yardım lazım mı?

Spark Mecnun'a baktı.

-Tuhaf, diye mırıldandı.

-Tuhaf olan ne? Dedi Anna.

-Düşüncesini, yaşamını algılayamıyorum. Kendimi keşfettikten sonra bu gücüm giderek azalıyor ama... Bekle bir dakika! Sadece o değil. Dünyadaki birçok yaşam formu yok gibi.

Anna güldü.

-Ben de tam bundan bahsedecektim. Ama önce senin hayat hikayeni dinlemek istiyorum.

Spark derin bir nefes aldı. Ona yoldaş lazımdı. Anna da en uygunuydu. Önce Masterla Doktor'un ilişkisini özetledikten sonra sıra ona ve plana gelmişti.

-Master Zaman savaşından sonraki Doktorla ilk karşılaşmasını planlamıştı. Ancak Tardis'in koordinatlarının kilitlenmiş olması onu kısıtlıyordu. O da plan yaptı. Ölmek istemiyordu ancak aksi halde Doktorla kalması gerekeceğini de biliyordu. Bu yüzden "Lucy"i kullandı. Bir karısı olmasına ihtiyacı yoktu elbette. Önce yüzüğü kullanıp geri dönecekti.

Tekrar yenilirse de... Şey, benimle. Ama hem insan formuna hem de Zaman Lordu formuna mükemmel uyum sağlayacak biri gerekiyordu C planı için. Ben. Lucy'nin DNAsını rahatça kullanmak için onunla evlendi.

Benim bir kıvılcım olmamdan daha çok mükemmel bir savaşçı, Doktor'a karşı avantaj olmamı istiyordu. O da zihnini bağladı bana. Eğer yüzük işe yaramaz tekrar yok olursa ben o bırakıldığım kara deliğin altında uyanacaktım.

-Bekle bekle. Kara delik mi?

-Şey... Şöyle açıklayayım. Zaman Lordlarının kötü dehası Omega yıllar önce bir karadeliğin içine hapsedilmiş. Zaman Savaşı sırasında bu kara deliği bulan Master, onu geri getirmeyi planladı. Ama bunun için fazla cesur olması gerekiyordu. O ise savaşa bile dayanamayıp insana dönüştü.

-Tamam ama neden seni o karadeliğin dibine sakladı?

-Hem bulunması zor bir yer hem de... Kötülüğü öğrenmem için daha iyi bir hoca olamazdı değil mi? Yıllarca yarı baygın bir halde Omega'nın çığlıklarını rüyamda gördüm. Kehanetler, intikam yeminleri... Hepsi kafamın içindeydi.

Mecnun lafa girdi.

-Master ölünce sen de canlandın mı?

-Tam olarak öyle sayılmaz. Bu düzeneğin bir kusuru vardı. Doktor'a da bağlıydı. Doktor Master kaybolduktan kısa bir süre sonra rejenerasyon geçirince makine yeni yüzü tanıyamadı. Ve ben de sonsuz uykuya hapsoldum.

-Nasıl uyandın o halde?

-Bilmediğim kısım da bu işte.

Mecnun kafasını tuttu.

-Kafamda şuan düğün pisti oldu yemin ediyorum. Omega'nın düğünü. Lütfen çocukları pistten alınız.

Devam Edecek...

Evet hikayenin gerçeklik algısını sorgulayabilirsiniz. Bir sonraki bölümde Tardis'e döneceğiz.

Anımsatmama gerek var mı bilmiyorum ama: Bu senaryo 50.yıl öncesinde yazıldı :D

Arkadaşlar ne düşünüyorsunuz merak ediyorum. Birkaç kelime yorumu çok görmeyin lütfen :)

Doctor, Who Am I? | Türkçe | DWHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin