Zamanın Yansıması + Zaman Hırsızları

482 43 10
                                    

Yeni bir gezegen yeni bir tür. Betimlemeler sizinle olsun!

Bu arada bu hikayeyi 50.yıl özel bölümünden önce yazdım. Yani 8.sezon ve 50.yıl bölümünde gerçekleşenleri unutuverin :)

ZAMANIN YANSIMASI

Bir gezegen düşleyin. 
Öyle bir yer ki başınızı kaldırdığınızda gördüğünüz uçsuz bucaksız gökyüzü kocaman bir saat olsun. Ama bu saat öyle böyle bir saat değil hani. Sizin zamanınızı anlatan bir saat. Herkesin baktığında farklı gördüğü bir saat. Yelkovanla akrebin içinizdeki yaşam enerjisinden yapıldığı, geçen her saniyenin aslında daha önce o saniyede yaşadığınız en güzel anıyı taşıdığı bir saat. Öyle ki her ilerleyişte en güzel anılarınız zihninizde uçuşuyor. Anılarınız artık özgür. Bulutlara değiyorlar artık.
Başınızı sağa çevirdiğinizde hayatınızın geçtiği o güzel yerler aynı anda karşınızda. Sola döndüğünüzdeyse hayatınızın istediğiniz parçasına ulaşmanızı sağlayacak düzene sahip kocaman bir bina. İçi kocaman dışı küçük. Kimilerine göre ise bir dağ. Aynalarla kaplı. İçi de öyle! İçine girin. Asansörde gitmek istediğiniz anınızın yaşına, o yıla basın. Ve işte karşınızda size ait koca bir yıl! İçerideki aynalara dönüp baktığınızda o yıl nasıl göründüğünüzü görebilirsiniz. Koridorda usulca ilerlediğinizde ister kronolojik ister duygusal bir sıralama olsun hemencecik ulaşabileceğiniz anılar. Ve özel ziyaretçiler için tekrar gösterim fırsatları. Aynanın ardına açılan bir kapı. O ana gidip kendi benliğinizin ardından olanları izleme fırsatı. 

Doktor en azından böyle hatırlıyordu. Ama çıktığı an karşılaştığı şey bundan çok daha farklıydı. Tepedeki saat hala size özeldi ancak çalışmaktan çok yorgun gibi gözüküyordu. Bina sanki çok kullanılmış gibi duruyordu. O da yetmezmiş gibi rastgele anlara tanık olunan “Macera” yolu kırılmış aynalarla doluydu. Asansörün tuşları kopmuştu. Doktor anlayamıyordu. Halbuki buraya yalnızca Zaman Lordları girebiliyordu. Zamanın bilincine varabilmiş var olan tek tür. Gerçi var olan kelimesi doğru mu tartışılır.

Sherry de hayal kırıklığına uğramış gibiydi.

-Enkaza dönmüş burası.

-Evet. Ama kullanan olmayınca bu biraz garip.

-Nesi garip? Doğa kaybettiklerini geri almaya çalışıyor işte. En azından Dünya’da bu şekilde yürür.
-Ama burda olamaz Sherry. Bu gezegen ıslah edilmiş, tamamen robotik bir yer. Uğrayan olmadığı zaman diliminde kendini kapatmaya programlı. Çevresel etkiler diye bir şey yok yani. 

-O halde?

-O halde burası bu halde olmamalıydı.

-Belki başka birileri gelmiştir.

-Bu da imkansız Sherry. Zaman Bilinci diye bir şey var. Sadece Zaman Lordlarında var bu. Bizde doğuştan olan bir şey. Diğer türler kendilerini geliştirmek zorundalar.

Sherry bir tehlike olduğunu sezmişti. Aynaların dizili olduğu “Macera” yolundan fısıltılar geliyordu sanki.

“Imm. Lezzetli.”

Farkında olmadan yürümeye başlamıştı ki birdenbire kafasına dank etmiş gibi durdu. Bu aynalar eğer yaşamından rastgele şeyle gösteriyorsa… Sherry ne görecekti? Hazır mıydı buna? Peki Doktor’un zihninde gördüğü alevler aynalardan çıkıp yutabilir miydi onları?

-Sherry! Hadi gel.

Doktorun sesi geçmişinden kaçış olmadığının bir göstergesiydi sanki. Zihninde dolaşan fısıltıların ne dediğini anlayamıyordu ama çok da iyi hissettirmiyordu.

Yola adım attıkları an Sherry bir şeylerin değiştiğini fark etmişti. Bir gariplik vardı sanki. Bir duraksama… Bir…

-Durmuş!

Doktor dönüp Sherry’nin gösterdiği yere baktı. Havayı gösteriyordu. Sizin zamanınızı görmenizi sağlayan, zamanın akışını simgeleyen devasa saat. Durmuştu. Doktor burayla ilgili çok şey hatırlamasa da bu saatin durmaması gerektiğini biliyordu.

-Bu imkansız. Olamaz!

Bütün yol durağan gözüküyordu. Fazla durağan. Sherry koşmaya başladı.

-İlerde biri var Doktor! Düşüncelerini duyabiliyorum. Korkmuş. Ama düşünceleri kesik. Yani birdenbire dondu.

-Dondu mu? Durdu demek istedin herhalde. Aradaki bağlantı kopmuştur.

-Hayır öyle değil. Düşünce sabit kaldı. Tamamen sabit. Tek bir değişiklik yok. Aynı. Ne duygular ne düşünceler. Hiçbir hareket yok.

İkisi birlikte Sherry’nin önderliğinde koştular. Her ne kadar şuan garip bir durumla karşı karşıya kalmış olsalar da koşmak hoşlarına gidiyordu. Gördükleri korktuğu yüz ifadesinden belli bir kadın ve ona doğru dönük 6 gençti. Gençlerin giyim tarzı epey farklı gözüküyordu. Kulaklığa benzer bir şey vardı hepsinin kafasında. Ve gözleri garip renklerde lenslerle süslüydü. Pembe, kırmızı, siyah… Siyah derken tamamen siyahtan bahsediyorum. 

-Bunlar napıyor?

Doktor Sherry’nin sorusuna yanıt arıyordu. Gençler onları fark etmeden etraflarından dolanıyordu ki bir şey fark etti. Kadın hareket etmiyordu. Durmuştu. Sonra gençleri tekrar inceledi. Aklının derinliklerinde bir kelime, bir şüphe dolanıyordu. Ama bunun imkansız olduğunu biliyordu. Yine de imkansız olan çok şeyle karşılaşmıştı. O sırada gençler onları fark etti.

-Hey! Siz de kimsiniz?

-Bakın çocuklar! Hanginiz yeni oyuncak istedi bakayım?

-Yankı! Sensin değil mi? Sıkıldığını söyleyip duruyordun.

Yankı olduğunu tahmin ettikleri fosforlu yeşil gözlere sahip olan çocuk ellerini havaya kaldırdı.

-Hep burdaydım. Dışardan kimseyi almadım ben. 

Doktor ve Sherry olanları açıklamanın iyi olacağını fark etmişlerdi.

-Merhaba ben Doktor. Bu da arkadaşım Sherry. Turistik bir gezi için buraya geldik. Şimdi söyleyin bakalım siz kimsiniz ve buraya nasıl geldiniz?

Gençler gülmeye başladı.

-Turistik gezi mi? Gerçekten. Bana bak yakışıklı. Kimsin bilmiyorum ama buraya öyle rahatça giremezsin. Birimiz içeri almış olmalıyız. Çünkü sen bir… Alt türsün canım!

Doktor sinirlenmeye başlamıştı. 

-Bana bakın gençler. Asıl siz buraya nasıl geldiniz? Türünüzü belirtin.

Alaycı bir sesle yanıt geldi.

-Zaman Hırsızı.

Sherry öne doğru bir adım attı.

-Ya, öyle mi? Doktor ise Za-

Doktor Sherry’i kolundan tutup geri çekti. Sherry’nin cümlesini kendi tamamladı.

-Zahmet. Yani… Zahmet vermeyelim size. Sanırım bizim gelmek istediğimiz yer burası değildi. Sonra görüşmek dileğiyle!

Sherry’i kolundan çekiştirerek aynaların arasından geçti. Burdan geçtiklerinde Sherry, aynaların arkası düz bir arazi gibi gözükmesine rağmen bir koridora çıktıklarını gördü. Yani 5 tane gençle aralarına duvar girmiş gibiydi. Tüm gezegen harika bir mimari eser olmalıydı. Sherry bunu “daha sonra incelenecekler” olarak kafasına not etti.

-Doktor, Zaman Lordu olduğunu neden söylemedin? Hemen Zaman Hırsızı da ne? Sizin ırkınızdan, hırsızlık yapan birkaç fırlama mı?

-Keşke öyle olsaydı Sherry. Aslında öyle olsaydı ben de onlarla olurdum. Tardis sağ olsun.

-Soruma dönsek?

-Zaman Hırsızları… Sapmış bir türdür. Bak, bir zamanlar Gallifrey’de bir hata oldu. Yalnızca bir hata. Gezegene güç sağlayan Panaptikon çok güçlüdür. Bir gün bir patlama oldu. Zamanın her anını yutan bir çatlak Panaptikonun üstünde belirdi. Kısa bir süreliğine… Bu çatlak içinden bir kısmının akmasına neden oldu. Normalde o çatlağın olmaması gerekiyordu. Ne olursa olsun Gallifrey’e zaman uğramaz. Tüm zamanın ortasında gibidir. Her ana,her tarihe mükemmel şekilde uyar. Bir şekilde benimle bağlantılı ancak bunu henüz yaşamadım. Her neyse… Bu enerji başka varlıklarla etkileşime geçti. Neden ya da niye bilmiyorum. Sonuçta yeni bir tür oluştu.

-Zaman Hırsızları.

-Aynen öyle! Zaman Hırsızları halkım tarafından yok edildi. Çünkü tüm düzeni alt üst ediyorlardı.

-Bu da ne demek?!?

-Ağlayan Melekleri düşün. Hatırlarsan zamandaki yolculuğun bıraktığı enerjiden, izden besleniyorlardı. Buna zaman farkı deriz. Onlarda benzer şekilde beslenirler.

-Zamanımızı değiştirirler? 

-Farklı olarak “sadece” zamanı değiştirirler. Mekan değişmez. Karşılarındaki canlı varlığın algılarıyla oynarlar. Onun için zamanı durdurur, onun zamanı ve geçen zaman farkından beslenirler. Bir süre sonra da kurban olur. 

-Ne demek kurban olur?

-Fazla zaman değişimi… Özellikle de kontrolsüz ve isteksiz olan bedeni ve zihni harap eder ve…

-Ölüme sebep olur.
Doktor görünmeyen duvara yaslanıp derin bir nefes aldı. Sherry kararlı bir ses tonuyla;

-O halde o kadını ordan kurtarsak iyi olacak.

Devam Edecek.

Doctor, Who Am I? | Türkçe | DWHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin