Kayıp

1.3K 73 31
                                    

Normal bir gündü. Elinde bir kap dondurmayla pencerenin kenarına oturmuştu Sherry. Sam iş için henüz çıkmıştı evden. Her ne kadar Sherry olağanüstü bir güce sahip olsa da ikisinin de paraya ihtiyacı oluyordu. Sherry öylece karşıya bakıyordu. Yoldan geçen insanların karmaşık düşünceleri o kadar da korkutmuyordu artık onu. Kısmen de olsa başa çıkmayı öğrenmişti. Fakat yaklaşık bir haftadır bu pencereye her oturduğunda beyninde yoğun bir bulut hissediyordu. Geldiği yeri henüz çözememişti. Bir düşünce net bir ifade yoktu. Yalnızca rahatsız edici bir yoğunluk.

Gözleri sürekli karşıdaki binaya takılıyordu. Eski bir kiliseydi. Ordan geldiğini hissedebiliyordu. Sam’e bundan bahsettiğinde kilisede birden fazla karmaşık insanın bulunduğundan, dinle ilgilenenlerin yoğun duyguya sahip olacağından bahsetmişti. Ama durumun bundan ibaret olmadığını içinde hissedebiliyordu Sherry. Bambaşka bir şeydi. Sis gibiydi. Sisle gelen bir saldırı. Sanki beynine ulaşıp orayı bastırmaya çalışan bir şeydi.

Gün boyu orada takılıp kalıyordu genelde. Ama kapı zili buna engel oldu.

“Lara! Hoş geldin.”

Lara aynı apartmanda oturan bir kızdı. İyiydi. Ama biraz saf bir kızdı. Elbette ona yeteneğinden bahsetmemişti. Lara onun günlük hayata bağlı kalmasını sağlıyordu. Bu sayede etrafta olup bitene eskisi kadar uzak kalmıyordu. Sam Lara’dan onunla ilgilenmesini rica ettiğinde Sherry’nin yurt dışında çok farklı bir yerde hizmetçilerle büyüdüğünü  günlük hayatta çok fazla bulunmadığını söylemişti. Lara yardım etmekten zevk alacağını söylemişti. Zira zevk alıyordu da. Çünkü hiç anlatmasa da Sherry düşüncelerinde görmüştü. Lara işe yaradığını hissetmek istiyordu. Sherry sonunda Lara’dan yardım almaya karar verdi. Çünkü kilise konusunda Sam’den çok fazla bir yardım bekleyemezdi. Sam mantıklı açıklamasını yapmıştı ve olayı fazla deşmek istemeyecekti.

“Lara şu kilise… Ne kadar zamandır orda?”

“Bilmem. Çok eski bir yer orası. Küçükken gittiğimi hatırlıyorum. Sert ve pis tahtaları vardı. Aslında çok giden yoktur zaten.”

“Neden?”

“Garip ve ürkütücü bir yer. Hem biraz ilerde daha yeni bir kilise var.” (Oraya neden gitmeyi bıraktığımı hatırlıyorum da…)

Bu düşüncesini okur okumaz Lara’nın korktuğunu hissetti Sherry. Sakladığı bir şeyler vardı.

“Garip ve ürkütücü derken?”

“Şey…(Söylesem nolur ki?) Yok, bir şey ya. (Dalga geçer salak kız!)”

“Lara. Lütfen… Korkma söyle. Belli ki bir şeyler saklıyorsun. Biz arkadaşız.”

“(Arkadaşlara sırlar söylenir.) Ben… Aslında gerçek bile olmayabilir çok küçüktüm. Yani…”

“Anlat hadi korkma.”

“Şurada duran melekleri görüyor musun?”

“Evet.”

“Ben 9 yaşındaydım sanırım. Kilisenin bahçesinde koşuşturuyordum. Bahçede bir heykel vardı o meleklerden. Kalemimle üstüne adımı yazmıştım. Sonra koşarak içeri girdim. Kilerden bir ses gelmişti ben de çocukluk işte.. Oraya yürüdüm. Sonra arkamı döndüğümde…”

“Arkanı döndüğünde?”

“Bacağında benim adım yazan melek ellerini bana doğru uzatmıştı. Ağzında dişler vardı. Ellerini yüzünden çekmiş saldırıyordu. Dedim ya çocukluk işte hayaldir.”

Düşüncelerinden gerçek olduğunu düşündüğünü anlıyordu Sherry. Ama hayal olmasını istiyordu. Lara karşıyı gösterdi korkuyla.

“Şu heykel… Üstteki daha önce de ordaydı değil mi? Ben fark etmedim.”

Doctor, Who Am I? | Türkçe | DWHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin