128.Bölüm

806K 30.8K 126K
                                    

Sağlıklı günleriniz-geceleriniz olsun,

Birkaç gündür kafam çok dağınık, bu sebeple bölümü okurken dahi fark etmediğim bir kusur kaldı ise affınıza sığınıyorum.

Sizleri seviyorum. 🌟

♠️

Eğer elimde kağıt ve kalem olsaydı, seneler sonra tekrardan günlük yazmak isterdim. Sevgili Tweety, diye başlardım. Artık adını yazmayı öğrendim. Muhtemelen hemen her çocuğun düştüğü hata, duyduğu kelimelerin aynı duyduğu şekilde yazıldığını sanmak olabilirdi. Bir gün büyüyordu çocuk ve artık bazı kelimelerin, aynı duyduğu şekilde yazılmadığını öğreniyor fakat bu kez de başka bir hataya düşüyordu; insanların göründükleri gibi olduğunu zannediyordu. Oysa insanlar, bazen göründüklerinden çok daha fazlası bazen ise azıydılar.

"Ben, Bora Karabey'in holdinginde çalışmıyorum. Kara'nın yanında çalışıyorum. Rüzgâr gibi sert, şiddetli, fırtınalı Kara'nın... Hani şu yer altındaki herkesin karşısında tir tir titrediği... Kumarhanelerdeki herkesin masasına oturmaktan korktuğu... Namıdiğer Kara! Milletin, 'Öldür beni!' diye yalvardığı adam..."

Çizgi film karakterleriyle aram pek iyi değildi fakat Tweety'i Anıl'a benzettiğim için çok ama çok severdim. Anıl, Tweety'nin kız olduğunu söyleyerek bana çok kızardı fakat ben umursamazdım. Zaten Tweety de dişi değil, erkekti. Çocukluğumda, uzun yıllar tuttuğum günlükler, Tweety'li olurdu ve ben günlük tutmayı çok saçma bulduğumdan, senelik falan yazıp geçmek istediğimden, kendi kendime olanları anlatmaya bir anlam veremediğimden, hep Tweety ile konuşurdum. Bence, Tweety benim en iyi arkadaşımdı ve beni en iyi o tanırdı fakat annemle babamın ölüm haberini Tweety'e veremediğim için, o zamanlar tuttuğum günlüğü yarım bırakmış ve sıradan, normal bir deftere günlük yazmaya başlamıştım.

Annemle babam öldü Tweety. Anneannem de. Anıl da. Aşık oldum. Önce Anıl'a, sonra Bora'ya. Mutlu oldum. Mutsuz oldum. Göklere çıktım, yerlere düştüm. Seni özledim Tweety. Seni çok özledim arkadaşım.

Kulaklarıma dolan sesler karşısında hiçbir şey hissetmiyordum ve bu hissizlik, kendimin bile görünenden farklı olduğunun en büyük kanıtıydı. Bir insanın merhametini hak etmek lazımdı. Niyeti sadece, hayatlarını birleştirmek üzere olan iki sevgilinin nişanında bulunmak olan insanları, patronundan aldığı emir üzerine öldüren ve öldürten Alonzo, benim merhametimi hak etmiyordu. O nişanda yaşanan tüm facianın müsebbibi bendim. Hamile olmamdı. Bu sorumluluk hem benim için, hem de rahmime muhtemel yeni düşmüş, asla istemediğim ve babasının kendisinden haberi bile olmayan bebek için, çok ama çok fazlaydı. Omuzlarımdaki bu ağırlıkla yaşamama sebep olan Mehmet Şahindağ'ın sonu da bir gün Alonzo gibi olacaktı.

Annemin izlememe izin vermediği filmleri hatırlıyor musun Tweety? Ben onların hepsini izledim. O filmlerdeki kötü görünen ama özünde iyi olan adamlar var ya hani, Kara öyle birisi. Eren bahsetmişti ilk, hakkında makaleler yazıldığından. O zaman duyduklarım, kafamda bir şeylerin canlanmasına yetmemişti. Bir gün, elinde, kanlı bir kerpeten gördüğümü hatırlıyorum. Çok şaşırmıştım Tweety. Araba tamir etmek için kullanılan kanlı kerpeten o gün zihnime kazındı ve hiç silinmedi. Kerem hak etmişti. Fakat daha sonraları, Kara'dan ben de nasibimi aldım. Bana bir oyun oynamış. Ben hak etmemiştim. Ama o gün, Kara'nın aslında masum insanlara da gerçekten zarar verebileceğini anladım. Üstelik Kara, hiçbir zaman karşıma geçip, masum insanlara zarar vermeyeceğini söylememişti bile.

Kara'dan korkmadığımı söyleyemem. Eskiden. Korktum Tweety. Bu korkuyu kendime bile hiçbir zaman açıklayamadım üstelik. Çekinme gibi. Sınırları olduğunu bildiğimden, sınır ihlali yaptığımda ne olacağını kestirememek gibi. Bana bir şey yapar, bana bir zarar verir düşüncesi değil bu. Garip bir şey. Gök gürültüsünden korkmak gibi. Hani bilirsin gök delinmez ya da tepene inmez ama o ses, kalbini çarptırır ya... Gök gürültüsünden korkmayan Naz'ın bile kalbini çarptıran bir güç işte Kara.

Maça Kızı 8Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin