69.Bölüm

892K 41.5K 142K
                                    

Sevgili Maça Kızı 8 Ailesi;

1 Milyon Okunma kapımızda, muhtemelen bu bölümden sonra bu coşkuyu yaşayacağız. Romantizm ve tutkuda da zirveyi tattırdınız. Ne desem az kalacak, çok teşekkür ederim sevginize ve ilginize!

Ben de sizleri çok seviyorum, iyi ki benimlesiniz...

Oy vermeyi unutmamanızı rica ediyorum, yorumlarda görüşürüz. ♥️🌻

♠️

"Size bir teklifim var," dedi Caner, geri sayımda son saniyedeyken. "Ve ne yazık ki bu teklifi düşünmeniz için yalnızca bir saniyeniz kaldı... Eğer bir saniye içinde, teklifime cevap vermezseniz, ikisi de ölecek," diye devam etti. Korku dolu gözlerle Caner'e bakıyordum. "Benimle beraber olun Nazlı Hanım, ikisini de bağışlayayım."

"Tamam," dedi kalbim. Bir adam için ölmeye değer olduğunu bir kez düşünmüş, işin içinden çıkamamış ve başka bir adamla karşılaşmış, aşk için yaşamaya değsin istemişti. İkisini ağırlarken de ölesiye yıpranmış, eskimiş, kırılmış, yıkık dökük olmuş kalbim, şimdi ikisine de kıyamamış ve onlar yaşasın diye durmayı göze almıştı. Ölmek korkakların işi miydi bilinmezdi ama ikisinin ölümü arasında bir tercih yapmaktan daha kolaydı.

"Nazlı!" diye bağırıyordu Bora. Ölmemi istemiyordu. Daha hikayemizin başladığı gün bunun aptallık olduğunu söylemişti. Bakışlarımı kapkara gözlerine değdirdim. Kapkara gözlerinde öfke vardı. "Seni ben öldürürüm!" dedi, sert bir ifadeyle. "Yemin ederim öldürürüm!" Gülümsedim. Öldüğüm için beni öldürecek olması komikti. Hep bildiğim ama hep bilmezden geldiğim tüm gerçekleri gözünün önünde öğrenmiştim. Çok adam öldürmüştü. Sayısını bilmiyordum. O biliyor muydu, onu da bilmiyordum. Belki ben öldükten sonra beni öldüremezdi ama Caner'i öldürürdü, tahmin edebiliyordum.

"Eğer isterseniz Anıl Bey ve Kara'nın ağzını bağlayabilirim," dedi Caner, samimi bir ifadeyle. Anıl da mı konuşuyordu? Duymuyordum.

"Öldür hadi beni. Bitsin," dedim, kısık bir sesle. Beni öldürmesi için bir adama Bora'nın karşısında yalvarmak çok zoruma gitmişti.

"Öldürmek mi?" dedi Caner, tebessüm ederek. "Size hayatınızın en güzel anlarını yaşatacağım. Yeniden doğmuş gibi olacaksınız."

Bazı cümleler vardı; insanın duyduğu, duyduğunu fark etmediği, bir müddet sonra beynine şiddetli bir şekilde dank eden ve ancak o vakit idrak edebildiği... Gözlerime kara bir perde çekildi. Ait olduğum kara ruhun tenine karıştığım o ilk andan şimdiye dek yaşadıklarımı seyrederken buldum kendimi. İdrakını çok sonra yaşadığım o cümleden sonra tüm cümleler sustu ve kimin ne dediğini anlayamaz oldum.

Bora'nın kapkara bakışlarına yerleşen öfkeye bir kez daha değen gözlerim yaşla dolduğunda ölmek istemiştim.

"Nazlı sakın!" diyordu Bora. Sesine kulaklarımı kapatsam, dudaklarını okuyordum. "Öldür beni Caner, senin gelmişini geçmişini sikerim, öldür beni!" diye bağırıyordu ara sıra. Küfretmesi, ya da hiddetle bağırması Caner'in çok fazla hoşuna gidiyordu. Anıl'a dönmüş buldum kendimi. Bakışlarına yerleşen hayal kırıklığının sebebi ben miydim bilemiyordum.

Bildiğim tek şey, Anıl'ın da Bora'nın da tüm bunlara sebep oldukları için kendilerinden nefret ettikleriydi.

Ayağa kalktım. Bu gücü nereden bulduğumu bilemiyordum. Anıl'ın yanına gittim. Naz'ı gördüm gözlerinde. Saymaya başladım birden. Ve çocukça emir verdim o Naz'a; sonsuza dek sayması ve sonsuza dek Anıl'ı sevmesi için. Gülümsedim. Anıl başını iki yana salladığında elim saçlarını buldu. Yanağına, kurumuş dudaklarımla beraber kocaman bir öpücük kondurdum.

Maça Kızı 8Where stories live. Discover now