94.Bölüm

903K 39.5K 198K
                                    

Sevgili Maça Kızı 8 Ailesi 🌠

Bana idrak etmekte zorlandığım bir rüyayı yaşatıyorsunuz. Ailemiz gün geçtikçe daha da büyüyor, kocaman oluyor. Oy ve yorumlarınız, tweetleriniz, Instagram paylaşımlarınız, özel mesajlarınız...ilginiz, sevginiz ve bağlılığınız için çok teşekkür ederim.

Var olun...🙏🏻❣️

♠️

Arabayı benim kullanmama izin vermesi alkolün vücuduna iyice yayılmasından, yol boyu ağzını bıçak açmaması midesi bulandığından, eve girer girmez kendisini banyoya kapatması ise kusacak olmasından kaynaklanıyordu. Muhtemelen bünyesi ucuz alkole alışık değildi ve eve dönmek istediğimi söylememe rağmen beni dinlemeyip içmeye devam etmişti. Matt barı kapatacağını söylemese daha da içerdi.

Matt'in laptopuna erişen kaynağın IP'sini tespit etmeye çalışıyordum fakat dikkatimi veremediğim için başarılı sonuç elde edemiyordum. Belki de şu an bununla uğraşmam yersizdi çünkü bunu yapabilmem için bedenimin burada olduğu gibi aklımın da burada olması gerekiyordu. Fakat benim aklım banyoda kalmıştı. Kırk sekiz dakika, elli yedi saniyedir kusuyor olamazdı.

Sessizce banyoya doğru ilerledim. İçeriden ses gelmiyordu. Kapıyı tıklattım ve hiçbir cevap alamamama rağmen içeriye girdim. Yere oturmuş ve kafasını lavabo ile küvet arasındaki fayansa yaslamıştı. Uyuyor olamazdı, muhtemelen sızmıştı.

Birkaç kez sessizce, "Hey," dedim, fakat sesim O'na ulaşmıyordu. Belindeki silahı aldım. Pantolonunun cepleri boştu. Duş başlığına uzandım ve suyu ılığa ayarladım. Başına ve yüzüne su tuttuğumda huzursuzca kıpırdandı. Gözleri yavaşça aralandığında, ışık O'nu rahatsız etmişti.

"Anne..." dedi. Ne tepki vereceğimi bilmiyordum. "Anne... Yapayalnızım."

"Beni istemedi lan, beni. Ben kocasıyım onun. Düşünebiliyor musun el alemin herifine 'Haklısın yapayalnızım!' dedi. Düşünebiliyor musun lan? Benim karım! Kara'nın karısı..."

Yirmi dördüncü yaş günümdü. Bir hafta sonra Begüm ile Eren'in nişanlanacağını ve zaten büyük bir organizasyon yapılacağını bahane ederek doğum günü kutlaması istememiştim. Kocam tarafından bir oyuna mahkûm edildiğim, en yakın arkadaşım Hande ile artık görüşmediğim ve kardeşim bildiğim Eren'den nefret ettiğim için ortada kutlayacak bir şey yoktu ve doğduğuma doğacağıma çoktan pişman olmuştum. Fakat bana oynanan oyunu bilmeyen bir görümcem vardı ve Hande'nin yokluğunu aratmayarak bana sürpriz doğum günü partisi düzenlemişti.

Begüm, abisinin bir mafya olduğunu yok sayarak hayatımda belki de tanıdığım herkesi eve davet etmişti. Bunu abisinin onayından geçirmeden yapamazdı. Abisi, artık ateşkes imzaladığımız ve sözlerini tutmak konusunda oldukça hassas birisi olduğu için, bu partiyi kabul etmiş olmalıydı. O'nunla, Gökhan'la ve Eren'le aramda bir sürü sorun vardı ve fakat ne halam ne yengem ne de Begüm, hatta belki de bir kişi hariç hiç kimse, bu durumun farkında değildi.

Ama Anıl farkındaydı. Artvin'den döndükten sonra telefonuma kavuştuğum için kendisiyle eskisi gibi mesajlaşmaya başlamıştık. Gündüzleri, hatta bazen de geceleri evde sıkıldığım için görüntülü de konuşuyorduk. O gelinceye, dik dik yüzüme bakıncaya ya da alenen "Saat kaç oldu artık ya!" diye homurdanıncaya kadar Anıl'la aramdaki iletişim bitmiyordu.

Zaten Anıl'ın bir şeylerin ters gittiğini fark etmemesi için aptal olması lazımdı çünkü kocamla konuşmadığım kadar onunla konuşuyordum. Hatta bazen canım konuşmak istemezse, onu yine de görüntülü arıyor ve "Kal orada, ben şimdi kek yapacağım sen de izle!" diyordum. Yalnızdım. Anıl hayatımda benim olan ve benim kalan tek insandı.

Maça Kızı 8Where stories live. Discover now