53.Bölüm

1.2M 44.1K 187K
                                    

"Bir varmış bir yokmuş..." dedi Bora, huzurlu bir sesle. Asya'yla bakışlarımız aynı anda ona çevrildi. "Uzak diyarların birinde bir prenses yaşarmış..." diye devam etti. Ben de dirseğimi yastığa aynı onun gibi koyup, başımı sağ elime yerleştirmiştim.

"Güzel miymiş?" diye sordu Asya, heyecanla. Bora'nın dudakları hafifçe yanaklarına doğru uzandı.

"Çok... Çok güzelmiş dayıcığım." dedi Bora, yumuşak huylu bir sesle. "Prenses, bir prense aşıkmış. Ama prens başka birisini seviyormuş." diye devam etti.

"Ama neden?" diye sordu Asya, merakla. Bora, gözlerini Asya'nın minicik gözlerinden çekmiyordu.

"Çünkü prenses, prensin çok yakınındaymış. Çok yakınımızda olan şeyleri görmeyiz." dedi Bora, tebessüm ederek. Asya'nın şaşkınlıktan kaşları çatılmış ve kaşlarının ortasında bir çukurcuk oluşmuştu.

"Nasıl yani?" diye sordu Asya, şaşkın bir şekilde.

"Mesela sen... Burnunu görebilir misin?" diye sordu Bora. Asya, burnuna bakmaya çalıştığında, dudakları öne doğru bir şekil almış ve gözleri kocaman açılmıştı. Çok komik görünüyordu; kıkırdadım.

"Göremedim." dedi Asya, ciddi bir ifadeyle. "Prenses, prensin burnu muymuş yani?" diye devam etti. Sonra boğazından neşeli bir ses çıkartarak kıkırdadı. "Köprücük... Buruncuk." dedi, bana dönerek. Gülümsedim.

"Prenses, prensin burnunun dibindeymiş. Prens de burnunun dibini göremiyormuş işte. Körmüş de biraz." dedi Bora, muzip bir ifadeyle. Asya, yeniden Bora'ya dönmüş ve tüm dikkatiyle onu dinliyordu. "Bir gün prens çok hasta olmuş. Doktorlar, prensin öleceğini söylemişler." diye devam etti. Zorlukla yutkundum. Ne ben prensestim, ne de Anıl prensti ama aklıma gelmişti işte.

"Ölmüş mü?" diye sordu Asya. Sesinin tonlamasına hafif bir üzüntü yerleşmişti.

"Ölmemiş. Çünkü prenses, prensin hayatın kurtarmış." dedi Bora, buruk bir tebessümle.

"Nasıl kurtarmış?" diye sordu Asya, heyecanla. Dudakları öne doğru uzanarak kalmıştı birkaç saniye boyunca.

"Çok daha uzak, karanlık ve pek tekin olmayan diyarlara gitmiş prenses. Orada kötü bir adamla tanışmış. Kötü adam, prensin ölmesini engelleyebileceğini söylemiş. Ama buna karşılık, prensesin kendisiyle yaşamaya başlayacağını şart koşmuş." dedi Bora. Sen prenses değilsin, Anıl da prens değil Naz. Bora da kötü adam değil zaten. Ama bu sizin hikayeniz.

"Ama prensle prensesin kavuşması gerekiyor?" dedi Asya. Bu sefer gerçekten de üzülmüştü. "Prens, prensesin kendi hayatını kurtardığını öğrenince... Prensesi görürdü. Fark ederdi. Başkasını seviyor olamaz, prens prensese aşık olmak zorunda." diye devam etti, sitemle. Bora, Asya'ya gülümserken ne hissedeceğimi bilemiyordum.

"Prenses, anlaşma gereği, yaptığı fedakarlığı anlatamazmış prense... Prens de dahil olmak üzere herkese, kötü adama aşık olduğu yalanını söylemiş prenses. Zaten bir süre prensten ayrı kalmak zorundaymış. Çünkü prens hemen iyileşememiş... Yavaş yavaş iyileşecekmiş." dedi Bora, yumuşacık bir sesle.

"Kötü adam prensese ne yapmış peki?" dedi Asya, aynı merakıyla.

"Canını acıtmış. Ona zarar vermiş." dedi Bora, sesine yerleşen hüznü perdeleme gereği duymadan.

Maça Kızı 8Donde viven las historias. Descúbrelo ahora