50.Bölüm

1.3M 47.9K 200K
                                    

Erken gelen salı, mutlu geçen bayramlar olsun... Yorumlarınız için çok teşekkür ederim, lütfen oylamayı unutmayın. Maça Kızı 8'i 11.sıraya kadar taşıyan siz değerli okurlarımı çok seviyorum. ♥️🙏🏻

♠️

181 Gün Önce...

Topuklu ayakkabılarımın çıkardığı ses kulaklarıma çarparken, bir alışveriş merkezinin açık alanında, kapalı hava olmasına rağmen güneş gözlüklerini takmayı ihmal etmemiş ve hiç şüphesiz etrafındaki herkesten daha çok dikkat çeken Hande'nin yanına doğru ilerliyordum.

"Hoş geldin kuzu!" dedi Hande, bana sarılarak. Bana sarılı kalıp, beni bırakmaya niyeti olmadığını kafedeki diğer insanlarla beraber bana da kanıtlayarak... Benden kuzu sarması yapacağını fazlasıyla belli ederek...

"Hoş buldum." dedim, Hande'den nihayet ayrıldığımda. Çantamı yanımdaki koltuğa koyarak, Hande'nin karşısına oturdum ve derhal bir sigara yaktım.

"Neden halanda kalıyorsun?" diye sordu Hande, şaşkınlıkla. "Yani Gökhan halanda olduğunu söylemese sana ulaşamayacağım, telefonun nerede, neden açmıyorsun kaç kez aradım? Neler oluyor?" diye devam etti, merakla.

"Öyle nişana kadar halamda kalmak istedim." dedim ve parmaklarımın ucunda, kalbimdeki ateşi temsilen yanan sigaramdan büyük bir dumanı içime çektim.

Telefonumu neden açmadığım sorusuna cevap veremezdim çünkü telefonumun nerede olduğunu ben de bilmiyordum. WhatsApp sayfama hoş değil ateş almak için gelen; sefalar veren ama "İkimiz de, başladığını çok iyi biliyoruz Bora Karabey." mesajıma asla cevap vermeyen Bora'ya bir kez daha mesaj atmamak için, dün gece halamı uykusundan uyandırıp telefonumu saklamasını istemiştim. İyi de halt etmiştin Naz; Bora, Begüm halandan çıktığında saatiyle beraber haber vermeni istemişti. Bir zahmet kendisi Begüm'le beraber evden çıktığımızı gören Selim'den ve Özgürden, olmadı adını merak etmediğim diğer adamlarından ya da hiç olmadı Hande'nin benimle buluşacağını haber vermesi üzerine Gökhan'dan öğreniversindi.

"Bana bak? Kavga mı ettiniz?" dedi Hande, endişeyle. Yalnızca gözlerinin içine bakmakla yetinmiştim. Hatta daha sonra ona cevap vermek yerine, benden sipariş almak için yanımıza gelen garsondan çay istemiştim. "Tahmin ettiğim gibi!" dedi Hande, kafasını iki yana sallayarak. Arkama daha çok yaslanırken bir bacağımı diğerinin üzerine attım. "Peki bunun Anıl'la alakası var mı?" diye sordu, gözlerini kısarak.

"Anlatmadı mı Gökhan gerçekten?" diye sordum, anlamaya çalışırcasına bir ifadeyle.

"Anlatmadı." dedi Hande, masanın üzerindeki sigara paketine uzanırken. "Eren'le de bıçakla keser gibi kesildi ilişkimiz birden... Yani aramıyor sormuyor, yoklamıyor pek... Melis'ten beri. O yüzden istihbaratım kısıtlandı." diye devam etti.

"Gökhan'dan beri ya da..." dedim, hafif imalı bir ifadeyle. "Aradan çekildi işte." diye devam ettim, masaya bırakılan çayımdan bir yudum aldıktan sonra. "Gökhan'a karşı tutumunu tam olarak nerede gördü, n'oldu bilmiyorum ama... Oldukça ciddi buluyor." dedim.

"Biz konuştuk onunla." dedi Hande, şaşkınlıkla. "Yani... Ben emin değildim duygularımdan. Aslında istemiyordum herhangi birisiyle bir ilişki yaşamak sen biliyorsun..." diye devam etti. "Canan'larla yemeğe çıkmış, sonra bana uğradı. Sizin Trabzon'a gittiğiniz gecenin ertesi sanırım." diye devam etti. "Geldi, kahve içti... Gökhan'ı sordu. Hissettiklerimi anlattım. Bunun aşk olduğuna ve cesur davranmam gerektiğine ikna etti beni." dedi.

Maça Kızı 8Where stories live. Discover now