124.Bölüm

970K 32.6K 154K
                                    

Sevgili Maça Kızı 8 Ailesi, öncelikle hepimize büyük geçmiş olsun. Her ne kadar bir an evvel geçip gitmesini de dilesek, maalesef o kadar kolay olmayacak gibi görünüyor. Hepimizin, birbirimizin hayatından sorumlu olduğu şu vakitlerde, lütfen bilhassa tedbirli olmaya, hijyen konusunda dikkatli olmaya, bol bol evlerimizi havalandırmaya, gerekmedikçe kalabalık ortamlarda bulunmamaya önem gösterelim. Bunları duymaktan sıkılmış olabilirsiniz ama ne kadar çok dile getirirsek, o kadar iyi... Allah korusun fakat kendinizde herhangi bir belirti görürseniz, bunu lütfen ihmal etmeyin. Corona'yı en az hasarla, bilinçli bir şekilde atlatalım.

Allah yardımıcımız olsun. 🙏🏻

Ellerimizi bol sabunla yıkayıp, bol suyla duruladıysak ve iyicene de kuruladıysak bölüme geçebiliriz.

Dışarıda olanlar varsa, kolonyalarınızı sürün, başlıyoruz.

Sizleri seviyorum! 🥰

Var olun...💛

♠️

"Yapmasana Nazlı," dedi Bora. Sözde sitem ediyordu fakat yüzündeki gülümseme, onun da eğlendiğini gayet belli ediyordu. Omuz silkerken, işaret parmağımı yine Demir'in dudaklarına değdirdim. Demir'in ağzı tekrar açıldı ve dili dışarı çıktı; parmağımı annesinin memesi zannediyordu ve bu beni çok güldürüyordu. "Yazık, her defasında çocuğun hayalleri yıkılıyor..."

"Akıllanmıyor ama o da!" dedim, küçük bir kahkaha atarken. Demir'in eldiveni üzerinden parmaklarını okşamaya başladım. Dayısının kucağında öylesine huzurlu görünüyordu ki, insanın bebek olası geliyordu. "Nasıl bir duygu?" diye sordum, merakla. Bora'nın kapkara gözleri gözlerimi buldu. "Kardeşinin bir çocuğu olması? Dayı oldun..."

"Bilmem..." dedi Bora, düşünceli bir tonlamayla. "İdrak etmesi güç..." Baş parmağım ve işaret parmağımla Demir'in yanaklarını sıkıştırıp dudaklarının balık dudağı şeklini almasını sağladım. Bora'nın attığı minicik kahkahayla beraber, ben de gülmüştüm. "Benim küçük kız kardeşim büyüdü ve anne oldu... Sanırım bunu idrak etmesi güç."

"Bir kurbağanın annesi oldu!" dediğimde, işaret parmağımı yeniden Demir'in dudaklarına götürmüştüm. "Çok çirkinsin sen!" dedim, kaşlarımı çatarak. "Kurbağa prens ne olacak!"

"O da büyüyecek değil mi?" dedi Bora, yumuşacık bir sesle. Kucağında uyuyan Demir'i izlerken çehresine yayılan sakinlik, büyük bir yorgunluğun sonunda kazandığı ödül gibiydi. "Kocaman olacak..."

"Evet," dediğimde, bakışlarımız birleşmişti. "Dayı olacağını öğrenince ne hissettin peki?"

Bora derin bir nefes alırken, "İlk kez dayı olacağımı öğrenmiyordum..." dedi. Kapkara gözlerine yerleşen tereddüt karşısında duraksasam da bunu ona belli etmemek için büyük bir çaba sarfettim. "Tabii ablam bana hamile olduğunu söylediğinde hissettiğim şey sevinme değil daha çok şaşkınlıktı. Korku dolu bir şaşkınlık..." Gözleri Demir'e değip yeniden beni buldu. "Bazen düşünüyorum, yaşasalardı, çocuğu dokuz buçuk yaşlarında olacaktı..."

"Mehmet Şahindağ'a yaptığın..." dedim, yavaşça. Bora bakışlarını Demir'in yüzünden çekmiyordu. "Nasıl vazgeçebildin ablandan? Anılarından?"

"Mehmet Şahindağ ile olan anıları beni pek de ilgilendirmiyor," dedi Bora, ifadesiz bir sesle.

"Tarabya'daki anıları?" diye sordum. Yutkunurken yüzü buruşmuştu. "Cüzdanındaki fotoğrafı?"

Bakışlarındaki katran, yeni aydınlanmış günde kendini daha da ortaya çıkartıyordu. "Bazen bakış açısını değiştirmek gerekiyor..." dedi, kararlılıkla. Bu vazgeçiş ani miydi yoksa üzerine düşünmüş müydü anlayamıyordum fakat yaptığından pişman olmadığını görüyordum. "Mehmet Şahindağ, sen ve Begüm arasında bir seçim yapmamı istedikten sonra, kendime bunu neden yaşamak zorunda kaldığımı sordum. Ve o sorunun cevabı beni çok rahatsız etti. Ölümün her şeyi temizlediğini düşünüyordum zaten. Ablamı bile isteye akladığımın, kayırdığımın bilincindeydim. Ablamdı çünkü. Ben hayatta kalayım diye canından olmuştu. Fakat artık buna bir son verdim. Benim için canını feda etti eyvallah fakat geride bıraktığı adam, ailemin canına defalarca kastetti. Ben ablama borcumu çoktan ödedim Nazlı."

Maça Kızı 8Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin