135. Bölüm

559K 29.7K 137K
                                    

Sevgili Maça Kızı 8 Ailesi,

18 Ağustos, Nazlı'nın doğum günüydü ve sizler o günü öyle coşkuyla kutladınız ki ne desem az kalacak. Attığınız tüm tweetler, yorumlar ve mesajlar için çok ama çok teşekkür ederim. Nazlı, sizler tarafından böylesi sevildiği için çok şanslı.

İyi ki varsınız... 🌻

♠️

Üç gün içinde, Peligro'nun masasından beklediğimiz teklif nihayet gelmişti. Kara kendini ağırdan satıyor gözükerek zaman kazanmıştı ve biz çoktan yaptığımız planı devreye sokmuştuk. Peligro'nun masasının lideri olmak, Bora'nın hayatında ciddi bir dönüm noktası olacaktı. Bu, sadece Mehmet Şahindağ'ın gücünün bittiği anlamına değil, aynı zamanda Kara'nın çok fazla güçlendiği anlamına geliyordu. Belki sıfırdan bu kadar güçlenmek mümkün değildi ve fakat Bora Amerika'ya geldiğinden beri, Mehmet Şahindağ'dan güç sömürmek üzerine plan yaptığımız için, onun var olan tüm gücünü Kara emmiş ve gücün bizzat kendisi olmuş oluyordu. Bora, bu kadar güçlendiği için sevinecek birisi değildi ama yine de insan, biraz olsun, kat ettiğimiz yola bakıp şükretmesini falan bekliyordu. Yani en azından ben bekliyordum ama Bora, muhtemelen benden o kadar farklı düşünüyordu ki, her ne yapıyorsa zorla yaptığı, tüm hareketlerinden belli oluyordu.

OCTO'daydık. Akşam gerçekleşecek toplantı için hazırlıklar yapılıyordu. Bora bu hazırlıklarla zerre ilgilenmiyor, geniş çalışma alanının bir köşesindeki berjere oturmuş, elindeki telefonla ilgileniyordu. Bat, başıyla Bora'yı işaret etti ve nesi var der gibi sorgu dolu bakışlarını gözlerime dikti. Bat bu şekilde davranan ilk insan değildi; kendisinden önce Falcon, Lizard ve Bear da benzer tepkiler vermişlerdi.

Sergio'nun telefon melodisi duyulduğunda, bakışlarını önündeki haritadan çekmeden, telefonunu hoparlöre alarak açmıştı. "Anton geldi patron," diyen bir kadın sesini hepimiz duymuştuk.

"Gelsin," dedi Sergio.

"Buraya geldiğine göre, önemli bir şey olmuş olmalı?" dedi Tarantula. Bakışları Sergio'daydı fakat Sergio oturduğu laptop masasının üzerindeki haritadan bakışlarını ısrarla çekmemişti. "Fox?"

"Önemli olduğunu söyledi," dedi Sergio.

"Görsel hafızan yerlerde herhalde," dedim, dalga geçer gibi. "Otuz yedi dakika, on üç saniyedir haritaya bakıyorsun!" Sergio güldü ama yine de bakışlarını haritadan çekmedi.

Falcon, "Herkes Nina Adams değil!" dedi. Sesinde alaycı bir ifade olsa da bana takıldığı belliydi.

"Nina Adams kimliğimi aldılar diyorum!" dedim, sitemle. Ofladım. "Neden anlamıyorsun, ben Nina Adams değilim!"

"Boş versene ben de Patrick değilim," dedi Falcon, omuz silkerek.

Bu sırada Anton kata gelmiş ve nihayet Sergio'nun bakışları kendisine çevrilmişti. "Merhaba," dedi Anton.

"Buraya gelmemen gerektiği konusunda seninle asla anlaşamıyoruz," dedi Tarantula, sitemkar bir tavırla. Oturduğu sandalyeden kalkarak, masaya yaslandı ve kollarını bağladı. "Birbirinizle bilgi alışverişini bu binada yapmamanız gerektiğini ne zaman anlayacaksınız?!"

Sergio, Anton'un konuşmasına izin vermeden, "Bitti mi?" diye sordu. Tarantula bir cevap vermeyince Anton'a döndü. "Dinliyorum. Neymiş bu garip şey?"

Eğer bu soru bana sorulsaydı, garip olanın, Bora'nın burada yokmuş gibi davranması olduğunu söylerdim.

"Bugün özel bir toplantı yapıldı CIA'de. Kayıtlarını ben tuttum," dedi Anton. Sergio, bunun kendisini neden ilgilendirdiğini anlamamış gibi bakıyordu ama ben konunun nereye bağlanacağının farkındaydım. "Sergio Morris'in kimliği açıklanmış..." Anton'un bakışları beni buldu. "Ajan Adams, CIA'den ayrılmadan evvel, bağlantısına dair bilgileri teslim etmiş. Daha doğrusu robot resim çizdirmiş."

Maça Kızı 8Where stories live. Discover now