5

533K 15K 895
                                    

Kumral ince saçları birbirine girmiş çocuğun yanına oturup "Selam."dedim. Gruptakiler bana tuhaf bakışlar atarken "Benim ismim Kayla."diyerek yanımdaki çocuğa elimi uzattım. Saçları Ömer'inkiler kadar kıvırcık olmasa da bukleleri vardı. Kaşlarını kaldırıp bana bakarken sonunda elimi tutup "Bora."dedi. En içten gülümsememi yüzüme yerleştirip "Memnun oldum. Ben yeni öğrenciyim de."diyerek kendimi tanıtmaya devam ettim. Bu gülümseme normalde işe yarardı. Öyle olmasını umdum.

Bora oturduğu yerde sağa doğru kayarken "Burslu musun?"diye sordu. Benim için ayırdığı yerde otururken, benim gibi sarışın kız lafa atlayarak "Koca bir arabadan indi."dedi. Kızın soğuk bakışları pek dost canlısı olmadığını düşündüm. "Benim değil."diye açıkladığımda, kız bu sefer de "Yaa, babanın. Ne büyük fark ama!"diye çıkıştı.

Tanımadığım biriyle 'o benim babam değil' tartışmasına girmek hiç mantıklı değildi ama bir an bunu istedim. Beni durduran bir şey olmasaydı bunu yapabilirdim de.

Bir nefes bırakırken sırtımı dikleştirip "Tanışmamıza engel mi? Ben zengin tayfadan değilim."diyerek ona karşılık verdim. Cansu'nun bahsettiği şu iki taraftaki sorunlu tiplerden biri bu kızdı herhalde diye düşünmeden edemedim. Tanışmaya gelmiş birine bu kadar kaba davranmasının başka bir açıklaması olamazdı.

"O yanından kalktığın kızın burslu olduğunu sanmıyorum."

"Yeniyim dedim ya o da sıra arkadaşım."

Grubun en dost canlısı olan Bora "Suzan çok yabanidir, ona aldırma."dedi. Adının Suzan olduğunu öğrendiğim sarışın kız, Bora'nın bacağına bir tekme atınca, çocuk öfkelenerek öne doğru eğildi. Tam ağzını açmak üzereydi ki, bir anda durdu.

"Ne zamandan beri kendi içimizde kavga eder olduk?"

İlk kez duyduğum sesi, bende tarif edemediğim bir duygu karmaşası yaratmıştı. Bunu daha önce yaşamamıştım. Onu ilk gördüğüm andan beri aklımdaydı ama sadece şapkası ve köpeğiyle hatırladığım biriydi. Sesinin nasıl olabileceğini hiç düşünmemiştim. Bakışlarını bir anlığına bile bana çevirmedi. Kahverengi gözlerini bahçe kapısına doğru çevirdiğinde Bora arkasına yaslandı. Gergin havayı hissediyordum ama onunla konuşmak isteyen yanım ağır basıyordu. Beni fark etmesini istiyordum.

"Seni gördüm. Sahilde. Köpeğinle."

İlk performansım hayranlık uyandırıcıydı. İki kelimeyi aşmayan cümleler kurmak büyük alkış gerektirirdi ne de olsa! Sesini tekrar duymak için can attığım çocuk bana bakmaya tenezzül etmeden "Satılık değil."dediğinde, onu istemediğimi belli eden bir homurtu çıkardım.

"Köpeğini istemiyorum."

Yüzümü buruşturduğumu ve sesimin iğrenir gibi çıktığını duyunca bana ters ters bakmakta olan çocuğa gülümsemeye çalışarak açıkladım. "Eminim çok tatlı bir köpektir ama ben köpeklerden korkarım. Yani o yüzden bana hiç de tatlı gelmiyor."

Yine saçmaladığımı beynim idrak edince artık bana sorunluymuşum gibi bakan çocuğa biraz daha gülümseye çalışıp "Ama eminim diğer herkes için tatlı bir köpektir."deyip çenemi kapadım.

Ağır hareketlerle ayağa kalktı. Belinden düşecek gibi durmadığı halde pantolonunu kemer yerlerinden tutup yukarı çekti ve sonra bana doğru eğildi. Nefes almayı kesip onu izledim.

"Her... Neyse..."diye tek tek kelimelere vurgu yaptıktan sonra bana arkasını dönüp çardaktan çıkınca diğerleri de onu takip etti. Onun gidişini izlerken Bora kolumu tutunca ona döndüm.

"Bak tecrübeyle sabit. Birini böyle etkileyemezsin. Bana güven."

"Onu etkilemeye çalışmıyorum."

Kötü Çocuk I & IIWhere stories live. Discover now