26

769K 15.2K 606
                                    

Buraya ilk geldiğimde yanımda taşıdığım kararlara artık eskisi kadar sarılmadığımı fark ettiğimde kendime ihanet ediyormuş gibi hissettim. Her ne olursa beni daha doğmadan terk eden, annemin hayallerini yıkan ve onu büyük bir sorumlulukla tek başına bırakan korkak bir adama karşı yelkenleri hiçbir zaman indirmeyeceğimden emindim. Buna o kadar sıkıca sarılıyordum ki ondan kurtulmak için çok şeyi göze almıştım ama şimdi dönüp baktığımda canımı sıkan şeyler vardı ve o şeyler... O şeyler, ona olan benzerliklerimdi.

Annem gibi değildim. O içimizde cesur olandı. Hep, annemi örnek almıştım ama ondan ayrıldığım birkaç haftada etkisini yitirmiş ve ilk tehlikede saf halime dönmüştüm. Doğru olan annemin cesareti deyip oraya oy basamayacak kadar kendim olmakta kararlıydım üstelik de ama yine de kendimle barışık değildim. İçimden geçenlerin doğruluğuna şiddetle inansam da bundan hoşlanmıyordum.

Biyolojik olmakla kalıp hayatıma herhangi bir etkisi olmayan, kendimi bulma serüvenimde ona bakıp herhangi bir özelliğini kopyalama şansımın bile olmadığı biyolojik babam gibi korkaktım ben de. Hayatım mahvolmasın diye, ondan kurtulma planımı rafa kaldırmış, eğitimime dört kolla sarılmıştım. Tıpkı onun yaptığı gibi...

Kötü bir rüyanın ortasında hissediyordum. Uyanamadığım, sıkıntı veren bir rüyaya dönüşüyordu buradaki günlerim ve bunları hissetmemde etkisi olan o kötü planın içindeki kötü çocuk bir haftadır ortada yoktu. Bir haftadır annemle de en yakın arkadaşımla konuşmuyor, kendimi cezalandırmak için okulda yeni edindiğim arkadaşlarımla bile çok az iletişim kuruyordum. Bu rüyadan uyanmak istediğimden bile emin değildim ama uyanmaya çalışır gibi mücadele etmeye devam ediyordum.

Düşünmek, artık ödümü koparıyordu çünkü orada fokurdayan bir şeyler vardı.

Ve bir şekilde mola veren Meriç'i merak ediyordum. Bu iş artık molayı da geçmiş, Kemik'e ve ailesine kadar gelmişti. Başına bir şey gelmiş olabileceğinden endişeleniyordum. Ömer, merak bile etmiyordu ki bu oldukça tuhaftı. Arkadaş olmaları konusunda da ağzından en ufak bir şey alamamıştım. Sadece aynı okulda olduklarını ve mecburen tabii ki arkadaş olduklarına dair bir şey söylemişti. Abisinin de Meriç ile ilgili olduğunu düşündüğümde bu inanmayı reddedeceğim bir şey değildi doğrusu. Meriç'in devamsızlığı okulla ilgili bir şey olsa Ömer'in onu benden saklayacağını düşünmüyordum. Bora'yla mesajlaşmaya başlayan Cansu'yu da biraz köşeye sıkıştırmıştım ama anlaşılan o ki Bora da Meriç hakkında bir şey bilmiyordu ya da hepsi ağız birliği yapmış benden saklıyordu. Kendi kendime bu duruma o kadar kafayı takmıştım ki edindiğim iki üç arkadaşı da karşıma almış ve aramıza bir mesafe koymuştum. Moralim o kadar bozuk takılıyordum ki bunu fark ettiklerini bile sanmıyordum.

Öte yandan kimsesizliği sevmediğimden ve babalarımız sürekli görüştüğünden okul çıkışında bazen Semih ile vakit geçirmek zorunda kalıyordum. Her şey tepetaklak olmuş ve sonunda onun ihtimallerinden birine dönüşmüş gibiydi. Okulun ilk günü bir kötü çocuk yerine okulun havalı çocuğu dikkatimi çekse çevrem nasıl şekillenirdi!

"Herkes benden bir şey saklıyor."

Artık alıştığım evde, yayılmaktan çekinmediğim kanepenin üstündeydim. Semih'in annesi hala yoktu. Evde eksikliği o kadar fark edilmiyordu ki varlığından şüphe duymaya başlamıştım. Ben annemle aram açıkken ve ondan kilometrelerce uzaktayken bile sürekli annem öyle annem böyle diye bahsederken Semih'in bu konuda örnekleri çok kısıtlı gibiydi.

"Ben sana söylerim."

Huysuzluğumun sebebini bir haftadan sonra ilk kez ona söylüyordum ve o daha konunun ne olduğunu bilmeden yardımcı olabileceğini iddia ediyordu. Ona ifadesiz bir yüzle bakıp "Sen ilahi bir güçsün çünkü ne dediğimi bilmeden cevap vermekten bahsediyorsun."dedim. Gülümseyip burnumu sıkarken huysuz bir şekilde kendimi çektim.

Kötü Çocuk I & IIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin