3

834K 19.1K 1.2K
                                    

Kendi kendime başlattığım savaştan sonra dışarıda, köpekli ve tehlikeli çocuklardan uzak durarak biraz daha vakit geçirdim. Eve geri döndüğümde iki katlı yapıya dil çıkarıp ondan ne kadar nefret ettiğimi söylemek isteyen şımarık yanımı bastırmak zorunda kaldım. Bu evde kalmak istemiyordum! O adam evde değil de işte olduğu zamanlar burası biraz daha katlanılabilir oluyordu ama evde olduğu zamanlar boğuluyordum. Sözde baba-kız ilişkimizi geliştirmeye çalışma başlığı altında bana işkence ediyordu. Aynı odayı paylaşmak, umurumda olmayan filmleri izlemek, birlikte bir şeyler yemek bu işkence yöntemleri sırasında ilklerdeydi.

Bana ait anahtarla kapıyı açtığımda onunla karşılaşmadan en azından birkaç dakikam olması için dua ediyordum ama hemen karşımda bulunca ne kadar şanssız olduğumu bir kez daha hatırladım. Yuvarlak yaka bordo rengindeki kazağının kollarını dirseklerine kadar çekmiş olan adam duvara yaslanmış içeri girmemi seyrediyordu. Ona baktığım üç saniye içinde annemin bu adama neden aşık olduğunu bir kez daha anlamıştım. Ruhu öküz bir adama katlanmasının sebebi dışarıya sergilediği kusursuza yakın bir fizik, cam gibi gözler, belirgin yüz hatları ve karizmatiklikti. Bir reklam şirketiyle anlaşıp pahalı bir takımı üstünde sergileyebilirdi. Fiziği buna müsaitti. Çantamı yere bırakıp paltomu çıkardıktan sonra onunla bir daha göz teması kurmadan askıya astım. Yanından geçip gitmeme izin vermeyeceğini bildiğimden işi uzatmaktan yana değildim. "Telefonunu açmadım çünkü senden kaçmaya çalıştığımı fark edeceğini düşündüm. Anladım ki konu ben olduğumda düşünme işlevini pek gerçekleştirmiyorsun."dedikten sonra ona dönüp kendimden emin bir ifadeyle baktım ve kollarımı göğsümde bağladım. Annemi görüntüsüyle kandırmış olduğunu kabul etmek canımı sıksa da oldukça yakışıklı olan biyolojik adam bir süre yüzüme baktıktan sonra meydan okumam karşısında iğneleyici bir cevap vermek yerine "Yemek de ne istersin diye sormak için aramıştım. Senden cevap almayınca kendim tercih yaptım."dedi. Bir hafta boyunca bana böyle davranmış ve ben de şımarıklık yapmış değildim. Sadece bu adam dengesiz kelimesinin sözlükteki anlamıydı. Belki de meydan okumam ona bir şeyleri düşündürmüştü ve taktik değiştirmişti. Onunla yaşamaya başladığımdan beri paranoyak düşüncelerin esiri oluyordum. Durup dururken aklıma gelen olasılıklar bana Sevgililer Günü Katliamı'nı izlediğim zamanı hatırlatıyordu. Neşe kahkaha atarak izlese de ben korkmuştum. Birkaç gün boyunca yakışıklı olan her erkeğin ceketinin iç tarafında balta taşıdığını hayal etmiştim. O günlere geri dönmüş değildim ya da biyolojik babamın ceketinin iç tarafında bir balta olduğunu düşünmüyordum ama Pollyannacılık da yapmıyordum.

Kollarımı çözüp "Aç değilim."dedim ve yürümeye başladım. Omuzlarımdan tutup beni durduğunda onun ellerinden kurtulmak için hareketlendim ama "Yemek yiyeceğiz küçük hanım."dedi. Bir adım öne atılıp "Bana dokunma lütfen."diye uyardıktan sonra başımı yere eğip salona girdim. O benim için yabancı bir adamdı ve dokunmasını istemiyordum. Yadırgaması ya da ne düşündüğü umurumda değildi. Hayatımın hiçbir döneminde yanımda olmayan bir adama güvenemezdim. Onu tanımıyordum. Aynı evde olmamız bile benim için tehlike anlamına geliyordu. Hastalıklı, sapkın biri olabilirdi. Bunları düşünmek bile iğrençti ama ben annemle büyümüş bir kızdım. Hayatımın hiçbir döneminde bizi koruyacağına inandığım bir erkek olmamıştı. Kendi başımın çaresine bakmak için her ihtimali düşünmek zorundaydım. Bunun için kendimi Sevgililer Günü Katliamı'nın içinde sanmam o kadar da yanlış değildi. O filme neden taktığımı bile bilmiyordum ama sanırım baş rolündeki adamın yakışıklı olmasıyla biyolojik adamın fiziksel avantajlarını birbiriyle bağdaştırıyordum.

"Pizza, hamburger ve patates sipariş ettim. Geçen günler boyunca onları tercih etmiştin."

Salonun ortasındaki cam sehpanın üstüne yerleştirilmiş kutulara bir göz gezdirdikten sonra zebra desenli minderi çekip yere oturdum. Dürüm halinde sarılmış olanı elime alıp "Bunu yemem de bir sakınca var mı?"diye sorduğumda ensesini kaşıdı. "Hayır. Tabii ki yiyebilirsin. Hoşlandığını düşünmemiştim. Bir dahakine öyle sipariş veririm."dedi. Düşünceli davranıp yediklerimi dikkat etmesi ve onlara göre sipariş vermesini bozup hevesini kursağında bırakmak amaçlarım arasında değildi. Aslında düşününce bu iyi bir plandı ama sadece canım dürüm çekmişti. Bir süre ayakta dikilmeye devam ettiğinde ona bakıp "Senin yemeğinse ben pizza da yerim sorun değil. İstediğimden sipariş etmişsin."diyerek bir incelik yaptım.

"Hayır."dedikten sonra yere oturdu. Normalde o koltuğa otururdu. Sehpanın koltuktan uzakta olduğunu fark edince "İstersen koltuğa doğru çekebiliriz."diye öneride bulundum ama önemli değil havası takınarak kendine rahat bir pozisyon bulmaya çalıştı. Biyolojik gereksiz spor yapan kaslı bir adamdı. Yerde rahat oturmaya çalışması komikti ama sonunda bir konumu beğendi ve kıpırdanmayı kesip pizzadan bir dilim aldı. Onun için aklımdan geçenleri bilse muhtemelen beni ergen olmakla suçlardı. İntikam planları yapıyordum. Bu ona fiziksel olarak bir zarar vermeyecekti. Muhtemelen kısa süreli can sıkıntısı yaşayacaktı çünkü ne kadar ondan intikam almak istesem de kötü bir çocukla uzun süre vakit geçireceğimi sanmıyordum. Eskişehir'deyken çevrem çok iyiydi. Arkadaşlarımla birlikte sürekli tiyatroya ya da sinemaya giderdik. Okul dışında hafta sonları mutlaka buluşur ve birlikte sohbet ederek vakit geçirirdik. Düzenli olarak gittiğimiz bir kafemiz vardı. Kimsenin bizi rahatsız etmeyeceği iyi yerlerde takılırdık. Bana kalsa daha sakin ve şirin kafelerde de iyi vakit geçirebilirdik ama çoğunluğa uyup üniversitelilerin de takıldığı yerlerde bulunurduk. Ve uzak durduğumuz belirli mekanlar vardı. Buralarda takılan çocukları iyi bilirdim. Kavga etmeye meraklı, ceplerinde birbirlerini yaralayabilecek şeyler taşıyan, genelde yıkanmadıklarını düşündüren çocuklar beni korkuturdu. Hayır kesinlikle uyuşturucu kullanan aklı başında olmayan serserilerle vakit geçirmeyecektim. Bu sadece biyolojik gereksize zarar vermez aynı zamanda annemi de üzerdi. Sahilde gördüğüm çocuk daha çok ailesine karşı isyankar olan, metal müzik dinleyen şu tiplere benziyordu. Hani ukala, her şeyini bildiğini sanan ama aslında dinlediği müziğin verdiği mesajdan haberi bile olmayan içi boş tipler. Biyolojik adamın canını sıkmak için böyle çocuklarla vakit geçirebilirdim. O öğrendiğinde ona sen arkadaş çevreme karışamazsın temalı bir nutuk da çekerdim tabii. Blöfüm karşısında daha da kudururdu. Gözlerimi biyolojik adama dikip o anı hayal ettim. Bir anda keyfim yerine gelmişti.

Sohbet etmiyorduk.

Bunun için mutluydum. Konuşmak anlamsız geliyordu. Ondan uzakta oturuyordum. O da televizyon izliyordu. Pizzadan bir dilimi bana bırakıp hamburgere geçmişti. Onu da bitirdikten sonra salatayı yemişti. Televizyonda bir spor karşılaşması vardı ve gözünü ekrandan çok kısa süreli ayırıp sonra izlemeye geri dönüyordu. Bir haftadan sonra bu kadar düşünceli olmasının karşılığında nefretimi bir kenara bırakmakta epey zorlandım ama başardım. Sehpanın üstünde biriken çöpleri büyük bir poşete doldurup sokağın başındaki çöp konteynırına götürdüm. Böylece evde ilk kez bir şey el sürmüş ve temizliğe yardım etmiş oldum. Bunun çok uzun süreli olmayacağını biliyordum çünkü ertesi gün kahvaltıda yine en başa, nefret etme sürecine geri dönecektik.

Kötü Çocuk I & IIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin