27

757K 14.9K 613
                                    

Biraz önce dokunsan kırılacak gibi duran hassas, zarif bir kadının önünde bağırıp çağırıp oğluna hakaret etmiştim. Ondan önceye hemen saracak olursak bir davetten hırsız damgası yiyerek omuzda çıkartılmış, boğulmak üzereyken, neyse ki, o omuzdan indirilmiş ve ağzımdakileri bir peçeteye çıkarmıştım.

Şimdi de yanımdaki çocuk elini belime koymuş ailesine kız arkadaşı olarak tanıtmıştı. İçimdeki ses "KIZ ARKADAŞI" diye haykırırken pancara dönmüş yüzümü hareket ettirip gülümsemeye çalıştım.

Annesi bir noktada şaşırmayı bırakmış ve meraklı gözlerle beni incelemeye başlamıştı. Artık benim gibi gülümsemeye çalışıyordu. Yanındaki adamsa hayal ettiklerime yaraşır şekilde kaşlarını çatmış beni süzüyordu. Belki hayallerimdeki kadar sefil halde ve pislik içinde değildi ama benzer bir öfkeyi taşıyordu yüzünde.

Annesi ve babası. Meriç'in ailesi. Burslu Meriç.

"Merhaba!"

Boğazımı temizledim. "Şey, özür dilerim. Olay çıkarmak istememiştim ama hırsız denilince... Çok özür dilerim gerçekten ve..."derken Meriç daha fazla açıklama yapmamam için araya girdi. "Annemler sadece endişelendiler. Biraz daha su içmek ister misin?"

Meriç aslına bu muydu? Kibarca bana soru soran Meriç. Normalde sakarlığıma laf edip hadi iç şunu falan demesi beklenirdi.

Bana gözleriyle suyu işaret ettiğinde tanıdık bir şeyler görüp tuhaf bir şekilde rahatladım. Sudan bir yudum aldıktan sonra "Teşekkür ederim."diye mırıldandım.

"İyi olmana çok sevindik Kayla. Ben Meriç'in annesi Nermin."

Nermin Tuna, lanetlenmiş bir evde yaşarken yavaşça ruhu emilmiş ve bunu fark ettiğinde iş işten geçmiş gibiydi. Hasta gözüküyordu ve çok kırılgan. Havadaki eline baktığımda dokunmaktan çekindiğimi fark ettim. Meriç belimdeki elini hareket ettirip beni kibarca iterken kendimi toplayıp elini sıktım. En azından parçalarına ayrılmamıştı.

"Memnun oldum! Ben, tekrar özür dilerim. Daveti böyle bölmez istemezdim. Çok özür dilerim."

Nermin Tuna nazikçe gülümsemekle yetindi. Burada değildi sanki. Ruhani bir alemde kalmış da bedeni buraya hapsolmuş gibi.

Meriç sıkılarak "Önemli değil Kayla."dedikten sonra eliyle kibarca babasını işaret etti. "Babam, Aytaç."

Elimi yüzü gergin ama gülümseyen -hayır, tebessüm eden- adama uzatıp "Memnun oldum."dedim.

"İyi olmanıza sevindik."dese de bu yaygara için hiç de mutlu olmadığından emindim ve eminim ki bunun hesabı sorulacaktı.

"Kusura bakmayın haberimiz olsaydı asla böyle bir muamele görmezdiniz."

Ben kafamı sallarken Meriç "Ben Kayla'yı bırakayım."dedi. Ona dönüp baktığımda itiraz istemeyen bakışlarıyla karşılaştım.

"Kayla biraz daha kalmayacak mı? Oğlumun kız arkadaşını biraz daha tanımak isterim."

Haliniz var mıydı buna Nermin Hanım diye sormamak için kendimi zor tuttum.

"Sonra, anne."

"Tamam."diye mırıldandığında onlara ve Ömer'e bakıp "İyi geceler."dedim. Bana kibarca karşılık verdikten sonra içeri yöneldiler.

Meriç'e döndüğümde "Sen!"dedim ama Ömer'in kahkahasıyla lafım bölünmüştü. Bu sefer sinirle ona döndüm. "Ve sen!"diye tısladığımda ellerini suçlu gibi havaya kaldırdı.

"İçerden beklerler."deyip kaçtı. Tekrar Meriç'e döndüğümde sıkılarak "Evet. Ben."deyip kolumu tuttu. "Haydi yürü gidelim buradan."

"Nereye? Hangi yalan dünyana?"diye çıkıştım.

Kötü Çocuk I & IIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin