2.7

574K 6.3K 509
                                    

Yaklaşık on dakikadır babamın espri yapmaya çalışmasına maruz kaldığım için kendimi pencereden aşağı atmak istiyordum. Cidden bunu istememi sağlayacak kadar buz gibiydi çabaları.

Neden bu sabah bu kadar neşeliydi?

Dün gece onu beni terk etmesi sonucu bende sebep olabileceği davranış bozuklukları şüphesiyle bırakmamış mıydım? Kendini aklayacağı bir sonuca varmış olmalıydı. Ben kabuslar görürken...

"Bu da mı gol değil?"

Baygın bakışlarımı ona çevirip "Aşık falan mı oldun?"diye sordum. Kaşlarını çatıp "Bu da nereden çıktı?"dediğinde çatalımı peynire batıyordum. Ispanyollarla ilgili bir espri yaptığını sanıyordu ve bu da mı gol değil diye soruyordu. Ve bu onuncu falan oluyordu. Kahvaltı boyunca. Bence sorumda bir tuhaflık yoktu.

"Öyle gözüküyorsun."

"Sen de terk edilmiş gözüküyorsun. Öyle mi?"

Bozuntuya vermemek için epey bir çabalamam gerekti. Bir şey duymuş olabilir miydi? Kahvaltı biter bitmez Semih'i sorguya çekmem gerekiyordu belki de.

"Özel hayatım hakkında seninle konuşmayı gerçekten istemiyorum. Biliyorsun ve bilerek mi yapıyorsun?"

Sitem ettiğimi anlamasını umuyordum. Sabah sabah bu neşesi nereden çıktı bunu da gerçekten merak ediyordum ayrıca. Öyle çok hayat dolu bir insan değildi. Birlikte yaşadığımız aylar boyunca onu en azından bu tespiti yapabilecek kadar tanımıştım.

"Bir bağ kurmaya çalışıyorum evlat."

Başımı kaldırıp ona baktım ve maalesef ciddi olduğunu gördüm. Dudaklarımı birbirine bastırdığımda "Ne oldu?"diye sordu.

Kahkahamı zar zor bastırıyordum. "Yapma. Bu şekilde yapma en azından. Bu işi komik insanlara bırak. İlle de gülmemi istiyorsan başarılı komedyenlere bilet alabilirsin."

"Heves kırıcısın ama bunu bir düşünebiliriz."

Mantıklı bir öneriydi ama benim için aslında daha iyisi Eskişehir'e bir bilet olabilirdi. Bu nasıl aklıma daha önce gelmemişti!

Telefonum titremeye başladığında ekrana bir göz attım ve evrene bugün daha sabahtan bu kadar çok üstüme geliyor diye acayip sinirlendim.

"Bakacak mısın?"

Babamın uyarısıyla telefonu kulağıma götürdüm. Kapatsam ve yeniden arasa bir terslik olduğunu düşünecek bir babam vardı.

"Efendim."

"Günaydın, tatlı kız."

"Sana da."

Babamla göz göze gelmemeye çalışıyordum ve sesim de nezaket kırıntıları vardı. Bıkkınlığım anlaşılıyordu yine de.

"Dün gece sana mesaj attım."

Hımm, gibi bir ses çıkardım.

"Görmedin mi?"

"Babamla dışarıdaydık."

"Ve görmeden dışarıda uyuya mı kaldın?"

Çok mutluydu o da. Espri yaparken mutlu olan babamın neşesini duyuyordum sesinde.

"Bir şey mi oldu?"

"Merak ettim seni."

"Boş ver."

Hiç eşleşmeyen bir cevaptı sanki ama boş verdim, ona verdiğim tavsiyeye kendim uyarak.

"Neyse. Seni almaya geliyorum. Yarım saate hazır olursun herhalde. Maçımı izlemeni gerçekten istiyorum."

Kötü Çocuk I & IIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin