38

738K 13.6K 359
                                    

Evlerine çıkan bayırı bu kez tek başıma yürüdüm.

Annem kontrolü eline almış ve beni buna mecbur bırakmıştı. Henüz ilişkimizin ne durumda olduğunu bilmediğim birini annemle tanışmak için ikna etmeye gelmiştim. Berkanla bunlar hiç zor değildi. Onu çocukluktan beri tanıyan annem aramızdaki şeyin arkadaşlıktan daha özel bir noktaya taşındığını bizi gözlemleyerek anlamış, anlayışla karşılamış, arkadaşım gibi heyecanla karşılamıştı bu durumu hatta.

Berkan'a bayılmadığını biliyordum. Yine de bu işte o kadar ustaydı ki onunla iyi geçinerek Berkan'ın yanlış yapma riskini düşürmüştü. Meriç için aynı stratejiyi uygulayabileceğini sanmıyordum. Merak ediyordum. Bu durum çok yeniydi ve annemin muhtemel hareketlerini önceden göremiyordum. Bu bana önceki hayatımın ne kadar kontrol altında ve aynı olduğunu düşündürdükçe de kendimi çıplak hissediyordum.

Buradaki ben, yeniydi.

Evin önüne geldiğimde zile basıp bekledim. Kim olduğum sorulmadan kapı içeri açıldığında bana kapıyı açan çalışana gülümseyerek içeri girdim.

"Meriç Bey havuzun orada."yönlendirmesiyle arka bahçeye yürüdüm. Meriç üstünde bir şort ve tişörtle havuzun kenarına oturmuş kitap okuyordu. Onu böyle görünce çok farklı birine bakıyormuş gibi garip hissettim.

Evdeyken okuldaki kadar salaş ve siyah giymiyordu. Daha açık renkler tercih ediyordu. Açıktan kastım tamamen beyaz ve maviden ibaret. Beyaz tişörtünün üstündeki yazının her harfi farklı renkti. Sadece bir kelimenin renkleri olsa bile Meriç'te ilk kez gördüğüm bir şeydi. Kırmızı, yeşil, mavi... Sarı mı o?

"Neye o kadar dikkatli bakıyorsun?"

Beni fark edince kitabı kapatıp kenara bıraktı.

"Giyim tarzında bir değişiklik yapmışsın."dediğimde üzerindekilere baktı.

"Pek fazla değil."

Havuzun etrafını dolanıp yanına gittim. Ayakkabılarımı çıkarıp yanına oturduktan sonra bacaklarımı suya soktum.

"Ne zaman gidiyorsun?"

"Sen ne zaman gidiyorsun?"

"Sana gitmeyeceğimi söyledim."

"Belki bir kez daha düşünür ve doğru olanı görürsün diye düşünmüştüm."

Kafamı çevirip ona baktım. Hala gitme demediği gibi bir de beni göndermeye çalışıyordu. "Hala yaşıyorum."

"Yaşamak bazen kazanç olmuyor."

"Öyle mi?"

Başını geriye yatırdığında yüzüne vuran güneşten gözleri kısılmıştı. "Acı bir hediye olamaz."

"Acı olmasa belki de resimlerin sana birincilik getirecek kadar iyi olmazdı."

"Senin söz oyunların hoşuma gidiyor ama bugün değil. Niye geldin Kayla?"

Bana bakmadan cevabı bekliyordu. Hiç sırası değildi ama gidecekse öğrenmem gereken şeyler vardı. "Senin için hiç önemim yok mu?"

"Çok tuhaf sorular soruyorsun."

"Hiç de değil. Özel bir şey olduğunu sanıyordum ama..."

"Benimle birlikte olur musun Kayla? Burada. Şimdi."

"Ne?"

Karnıma bir acı saplandı. Ya da heyecan. Ne olduğunu ayırt edemiyordum.

"Nasıl oluyormuş böyle sorular?"deyip sırıttığında bacaklarımı yukarı çekip kalkmaya çalıştım. Kıyafetlerine rağmen suya girip beni de aşağı çekince çabam sonuçsuz kalmıştı.

Kötü Çocuk I & IIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin