28

756K 14.4K 479
                                    

"Okula gelecek misin artık?"

Evin önündeydik. Kendime gelmiştim. Artık gülmüyordum en azından. Sinir bozucu bir hal almadan bunu kontrol altına almıştım.

"Hala iznim var."

"Neden gelmiyorsun?"

"İşim var çünkü."

"Resim mi?"

"Bu gece daha fazla soru cevaplamak istemiyorum. Eğer inersen davetin sonuna yetişebilirim."

Prens baloya geri dönecekti yani. Bana otelde kalmaktan bahsetmişti ama o planı ben yerle bir etmiştim.

"Ne olursa olsun hayal ettiğimden daha iyi bir hayat yaşıyor olmana sevindim, Meriç."

Bir şey söylemediğinde motordan inip kaskı çıkardım ve ona uzattım. O giderken ben de eve yürüdüm.

Babam beni mutfağın kapısında karşıladı. "Ben de yeni geldim. Haber verseydin alırdım seni."

Başımı iki yana sallarken ayakkabılarımı çıkarıyordum. Nerede olduğumu haber versem yüreğine ineceğinden habersiz önerisini duymazdan gelip "Ne yapıyorsun?"diye sordum. Önlük bağlamıştı.

"Ravioli! Ellerini yıka gel."

İtiraz edemeyeceğim, beni boğulmanın eşeğine getiren bir açlık içindeydim. Lavabodan çıktıktan sonra yanına gittim. Meriç'in ailesi gerçeği yüreğimde bir ağırlıktı. Neşe'ye mesaj atarak ondan kurtulmak istedim. Birine anlatmak zorundaydım!

Babam ocağın başında uğraşırken her şeyi hızlıca anlattığım bir mesaj yazıp yolladım ve sonra "Şef olduğunu bilmiyordum."diyerek arkama yaslandım.

Tabağı önüme bırakırken göz kırptı. "Tadına bak."

Peki...

Dediğini yaparken sandalyenin arkalığına ellerini bastırıp beni bekledi. Cevap konusunda hevesliydi ve... "Şahane!"dedim ağzım hala doluyken. Yüzüne kocaman, çok güzel bir gülümseme yayıldı. Bir şeylere söyleyip ocak başına geri döndü. Kendine de bir tabak dolduruyordu. Duymuyordum onu. Lokmanın kalanı da ağzımda büyüyordu sanki. O gülümseme boğazımı tıkamıştı. Çocukken hayalini kurduğum bir ana götürmüştü beni.

Ondan nefret ettiğim ama bazen kendime onunla olma hayalini kurduğum babam böyle birine benziyordu. Yanında olduğumda mutlu hissettiğim, gülümsemesi çok güzel, sıcacık olan birine. Evimizi gülümsemesiyle ısıtan biri.

Tabağı masaya bıraktığında sesi geri geldi. Kulaklarımdaki uğultu yavaşça dağılırken hayalimdeki Kayla ve babasından uzaklaşıp şimdiye geri döndüm. Su dolu bardağa uzanmaya çalıştığımda elimin titrediğini fark ettim. Gözlerim de yanıyordu. Babam "İyi misin?"diye korkarak sorduğunda gülümsemeye çalışarak bardağı dikledim ve sudan büyük yudumlar aldım.

"Kayla?"

Tavana bakarak gözlerimdeki yangını söndürmeye çalışıyordum. Başarılı olmuştum da.

"İyi misin kızım?"

Kızım deme!

ŞİMDİ HİÇ DEĞİL!

Gözlerime tekrar bir yaş dalgası hücum ederken boğazımı temizledim ve bardağı masanın üstüne bıraktım. "Çok acıkmışım! Bir anda yemeye saldırınca mideme bir şey oldu..." Yalandan öksürürken gözlerimi bu bahaneyle peçeteye kuruladım. "Ellerim falan titredi."

"Şekerin düşmüştür. Zorla biraz daha kendini yemeye. Miden almıyor gibi olsa da ihtiyacın olan o."

Kafamı sallayıp tekrar çatalı elime aldım. "Otur, ye sende. Geçer şimdi."

Kötü Çocuk I & IIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin