2.2

683K 12K 524
                                    

Her şey az çok onun dediği gibi oldu. Okul müdürü beni bir daha böyle bir konuda uyarmak istemediğini, arkadaşlık ilişkilerime okulda dikkat etmemi tembihledi. Aileme bu konuyu elbette aktaracaktı. Bunun benim iyiliğim için olduğundan emin olmamı istemişti sanırım.

Babam beni okuldan alıp eve getirdiğinden beri salonda oturmuş onu dinliyordum. Arabada büyük sabır gösterip tek kelime etmemişti. Muhtemelen nutkunun hangi paragrafında hangi konuya değineceğini planlayarak kendini tutmuştu. Planlı biriydi.

Ona hak vermiyor değildim. Yaptığım şey fazla sorumsuzca ve onun için utanç vericiydi. O yüzden ona karşı tek kelime etmemeye karar vermiştim. Bu yüzden de dilimi kanatmıştım. Düşününce ve tadı tekrar alınca bu mide bulandırıcıydı. Konuşmasının sivrilen her noktasında dilimi ısırıp ona cevap vermekten son anda dönmüştüm.

En başa geri dönmüş gibi bir şeydik. Bana karşı oldukça iyiydi aslında ama konu Meriç olduğunda başka birine dönüşüyordu. Beni ondan korumaya çalışıyor, bu ters tepiyordu çünkü bunca yıl hayatımda yokken şimdi bu yaptığı şeyi bir türlü samimi bulamıyordum. Onunla gerçekten en başa geri dönmemek için çoğu şeyi içimde tutuyordum. Bu konuda sanki onun da içinde tuttuğu bir şeyler var gibiydi. Aramızda bir kıvılcım vardı ama ikimiz de gizli silahlarımıza sarılmadan sürekli geçiştiriyorduk.

Meriç'in benim için önemli olduğunu anlayıp buna saygı duymasını bekliyordum. Sorunları olduğunu anlayıp ona karşı anlayışlı olmasını beklediğim gibi ama babam bu noktadan çok uzaktaydı.

"Onunla görüşmeni istemiyorum."

Kafamı kaldırıp ona baktığımda sıkıntılı bir ifadeyle karşılaştım. "Bu konuda oldukça ciddiyim ve annen de eminim benim gibi düşünecek."

"Bir konuda hem fikir olduğunuzu görmek güzel olacak."

Aslında laf sokacak bir havada değildim, kesinlikle eğlenmiyordum ama sesim bir anlığına da olsa öyle çıkmayı başarmıştı.

"Odana çık ve bunu bir düşün. Seni başka birine dönüştürüyor."

Sabit bakışlarımı ondan çektikten sonra artık tahta gibi hissettiren koltuktan kalkıp salondan çıktım ve odama gittim.

Sanki beni çok iyi tanıyormuş gibi değiştiğimden bahsediyordu. Bu fikri aklına annemin soktuğunu biliyordum. Arkadaşlığımıza güya izin vererek bana yanımda olduklarını göstermek istemişlerdi. Annem bu taktiği sık sık uygulardı. Hoşuna gitmeyen konularda benim yanımdaymış gibi durup hiçbir zaman aksini iddia etmeden de bir şekilde durumu kendi istediği şekle sokmada ustaydı. Meriç konusunda ilk kez kartlarını açık oynayarak onu istemediğini dile getirdiğinde biraz şaşırmıştım ama şimdi ne yapmak istediğini daha iyi anlıyordum. Bana yakın olana iyi polis rolünü bırakıp kendi kötü polis olmayı seçmişti. Aslında ikisi de yanımda değil, karşımdaydı.

Zil sesim odanın içini doldurmaya başladığında yattığım yerden kalkmadan telefona uzandım.

Cansu ve Neşe'nin müthiş heyecanlı ilişkileri yüzünden uzun süredir eskisi gibi sık takılmıyorduk. Teneffüsleri genelde bahçede geçiriyorlardı, ben özel hayatım yüzünden çıkan söylentileri unutturmak için sınıfta kalmayı tercih ediyordum. Meriç ile bilinmenin bazı dezavantajları vardı.

Teneffüs arkadaşım olmayı kendi kendine kabul eden Semih ile arkadaşlığımız her geçen gün daha da karmaşık ama yakın bir hal alıyordu.

Meriç bundan pek hoşlanmasa da sınıftaki yalnızlığımı konuşmaktansa bunu kabul etmeyi tercih etmişti.

Arayanın Semih olduğunu sanmıştım ama Neşe'ydi.

"Efendim."

"Neler oldu?"

Kötü Çocuk I & IIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin