BÖLÜM 41 - AYLA - FİNAL

4K 393 90
                                    

AYLA

Kenan'ın tam anlamıyla bana yerleşmesi bir hafta sürdü. Onun evinden çıkıp da işleri yoluna koymak için harekete geçmemiz üç günü bulmuştu. Kenan, müdürünü aramış ve her nasıl olduysa izin almayı başarabilmişti. Henüz tüketmediğimiz, tamamen bize ait bir haftamız daha vardı. Son dört gündür Kenan kişisel eşyalarının hepsini toplamış ve bana getirmişti. Ata da ona yardım etmiş başka kimseyi işlerine karıştırmamışlardı. Kenan'ın ev hemen kiraya verilecekti ki eşyalı olduğu için üç beş güne gideceğini söylüyorlardı. Ben de sağda solda Yağmur'a ait ne kadar şey varsa hepsini onun odasına doldurmuş ve ona sonunda bir mesaj atmıştım. Hala cevap alamadığım gibi gelen giden de yoktu. Bir yanım sinirle her şeyi atıp, satıp, bağışlayıp kurtulmak istiyordu ama diğer yanım öfkemin önüne geçiyor, sabretmem gerektiğini hatırlatıyordu.

Yağmur öyle ya da böyle bu eve gelecekti, emindim. Sadece neyi beklediğini anlamıyordum. Artık biz diye bir şey yoktu, olamazdı. İhanetinin de ötesinde, başıma gelenlerden sonra ne o ne de ailesi bana bir kez bile ulaşmaya çalışmamıştı. Durup durup bunu düşünüyor, hazmetmeyi bir türlü başaramıyordum.

"Benim kısa bir süreliğine çıkmam lazım," dedi Kenan yanıma gelerek. Mutfağa girmiş, kendimi fazla yormayacağıma bin kere söz vererek kurabiye yapmaya başlamıştım. İş için değil. Bizim için. Evimi yeniden Kenan'ın söylediği gibi şeker kokutmak için. İkimize de iyi gelecekti, biliyordum.

"Tamam. Sen gelene kadar hazır olur. Yanına kahve de yaparız."

Basit şeylerin zevkine varmaya başladığımız zaman mı büyüyorduk? Bir kurabiye ve kahvenin eşliğinde Kenan'la kanepeye kıvrılıp aptal saptal film izlemek kadar beni huzura boğan başka hiçbir şey olamazdı.

"Annem de gelecekmiş," dedi yalandan bir sıkıntıyla. Böyle yapmasına içten içe gülüyordum ama ona asla belli etmiyordum. Sevinç Teyze'nin ilgisinden bunalmış gibi görünüyor ama aslında yara almış kalbinin yeniden bir bütün olarak işlemeye başladığını görebiliyordum. "Seni de aramış hatta."

"Evet, aradı. Annen çok nazik bir kadın. Müsait olup olmayacağımızı sordu."

"Bana sorsa olmadığımızı söylerdim."

"Ama müsaidiz."

"Değiliz."

"Öyle mi? Ne işimiz var?"

Kollarını belime sarıp sırtımı göğsüne yasladı. Dudakları boynumu süpürüp geçerken kulak mememi kavradı. "Mutfak tezgahını deneriz diye düşünüyordum. Bunun için yeterince iyileşmiş görünüyorsun."

İyileşme seviyelerim ve arzuladığımız seks pozisyonları arasındaki ilişki aramızda muhtemelen daha uzunca bir süre devam edecek eğlenceli bir oyuna dönüşmüştü. Her gün bir şeyler yapıyorduk. Kimi yaprak kımıldatmayacak kadar sakin ve ağır ilerliyor kimi evin içinde fırtınalar kopmasına neden olacak kadar gürültülü başlayıp aynı şiddetle son buluyordu. Hepsinde canımın yanmaması için üstün bir çaba sergiliyordu.

"Daha fazlası için bile iyileşmiş olabilirim."

"Sırayla gideceğiz ama bil bakalım ne oldu? Sen anneme müsait olduğumuzu söyledin."

"Her gün ve oldukça zamansız seviştiğimiz düşünülürse anneni davet edecek pek bir zamanımız kalmıyor, Kenan."

Güldü. Boynumu sonra kafamın üstünü öpüp beni kendine çevirdi. Yapışkan hamurla kaplı ellerimi üzerinden uzak tutarak ona baktım. Eğilip ağzımı istila ederken zevkle ona yaslandım.

"Bana yalnızca adımla seslendiğini biliyor musun?"

Öyle mi yapıyordum?

"Sadece Kenan."

RÜYALARIN ARDINDAN (TAMAMLANDI) Kde žijí příběhy. Začni objevovat