BÖLÜM 8.3 - AYLA

3.4K 431 36
                                    

AYLA

Devam etmeden önce birer çay daha söyleyip ikimize de kaşarlı tost istedi. Karnımızı doyuruyorken daha çok geçmiş rüyalardan konuşmaya devam ettik. Kenan durmaksızın soruyor ben de her nasılsa düşünmeden cevap veriyordum. Ona karşı bir dur noktam yok muydu? Beni nasıl etkileyebildiğini anlamak güçtü.

Duydukları doğrultusunda hakkımda ne gibi düşüncelere sahip olduğunu merak ediyordum. Çünkü Kenan, kendini açıkça gösteren bir adam değildi. Bakışlarında, duruşunda, ses tonunda bile bir maske daima vardı.

"Teşekkür ederim," dedim ağzımın kenarını peçeteyle temizlerken. "Acıktığımın farkında bile değildim."

"Belli oluyor."

"Nasıl yani?"

"Çok zayıfsın," derken gözleri yine üzerimde dolaştı. Masanın neredeyse göğsümden aşağısını kamufle ettiği düşünülürse pek fazla şey görüyor olamazdı. "Seni her gördüğümde biraz daha kilo kaybediyor gibisin."

Aslında almaya başlamıştım. Yine de, "Yemek yiyorum," demekle yetindim.

"Belli oluyor."

"Yedim ya işte!"

"Zorlamasam yemezdin. Kimse seninle ilgilenmiyor mu? Görmüyor mu halini?"

Ne varmış halimde diyecektim ama kendimi tutmaya devam ettim. İlgisini çekmek istemiyordum ki. Ya da beni beğensin derdinde değildim.

Belki biraz...

Salak kafam! Normal bir insan gibi düşünüp, sakince, "Ben kendimle ilgilenebilirim, Kenan," dedim.

"Belli oluyor," dedi bir kez daha. Canı tartışmak mı istiyordu? Eh, üzgünüm. Bu istediğini ona vermeyecektim.

"Benim için kaygılanmana gerek yok."

"Kaygılanmıyorum." 

Kaşını çatarken önündeki tabağı kendinden uzaklaştırdı. Benimkini alıp diğerinin üzerine koydu. Masa örtüsünü eliyle çırparken yüzüme bakmıyordu. Her şeyden anlam çıkarmak isteyen zihnimi susturdum. Benim için kaygılanıyor muydu gerçekten? O yüzden mi söylemimden rahatsız olmuştu?

İşte, bunları düşünmemeliydim.

Bekledim. Az sonra anlatmaya devam etmemi isteyecekti. Yüz hatlarındaki tüm yumuşaklık geriye çekildi.

Şimdiye kadar iki ayrı Kenan tanımıştım.

Biri sonuna kadar polis olandı. Sorgulayıcıydı. Tüm ciddiyetinin yanı sıra insanlığını kapatıyor gibiydi. Sanki karşısındakinin onun da duyguları ve kendine has düşünceleri olan bir canlı olduğunu unutmasını istiyormuş gibi davranıyordu. Bakışları sabit, hatta biraz soğuktu. Nadir anlarda beliren ufak tefek mimiklerinden anlam çıkarmak imkânsızdı. Karşısında oturup da hâkimiyeti hakkında şüpheye düşemezdiniz. Her bir zerresiyle ben buradayım, diyordu. Güçlüydü. Her anlamda. Yalnızca bedeninden değil duruşundan güç akıyordu.

Diğeri ise kalbi olduğunu saklamaktan yorulmuş olan Kenan'dı. Bu Kenan'ı fazla tanımıyordum tabii. Sanki farkında olmadan etrafına kırıntılar saçıyormuş gibiydi. Ben de bu kırıntıların izini sürerken buluyordum kendimi.

Şefkatini daha ilk andan beri gizleyememişti ki benden. Belki de bu yüzden ona güvenmek bu kadar kolay olmuştu benim için.

"Adamı gördüğünü söyledin," dedi Kenan. Kalemi elindeydi. Yine olmaması gereken düşüncelerin içinde kaybolduğumu fark edince, utandım. Kendimi tüm bu olanların karşısında aşırı soğukkanlı hissederken, yerimde huzursuzca kıpırdandım. "Bana detaylardan bahsetmeni istiyorum ama asıl seni biriyle tanıştırmam lazım. Onunla beraber oturmalı, robot çizim yapmasına yardım etmelisin."

RÜYALARIN ARDINDAN (TAMAMLANDI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin