BÖLÜM 27 - KENAN

3.5K 420 25
                                    

KENAN

Ayla'yı bu kadar telaşlı ve huzursuz daha önce görmemiştim. Öyle bir alışkanlığı olsa şu anda tırnaklarını kemiriyor olabilirdi. Yaklaşık on beş dakika önce ısmarladığımız birasının yarısını çoktan tüketmişti. Alkolden destek almaya çalışıyordu sanırım ama belli ki işe yaramıyordu.

Tuhaf karşılanmaması ve ortama daha iyi şekilde uyum sağlayabilmek için kendime de bir bira söylemiştim ki tüm akşam boyunca içeceğim en fazla iki taneyle sınırlı olacaktı. İş üzerinde olmasam da bu yeni adamı doğru şekilde analiz edebilmek için aklımın tamamen başımda olmasına ihtiyacım vardı.

Ayla için aynısını istemezdim. Birazcık gevşemeyi başaramazsa hem arkadaşını hem de sevgilisini huzursuz edecek ve onların doğal davranmalarına engel olmuş olacaktı.

Elimi uzatıp dizini kavradığımda kafasını kaldırıp yüzüme baktı.

Bu akşam için hazırlanmış olsa da her zamankinden farklı göründüğünü söyleyemezdim. Hatta yeğenlerimin doğum gününe geldiği o yeterince takdir edemediğim hali kadar bile üzerinde durmamıştı.

Belli belirsiz makyajının dışında saçlarını açık bırakmış ama yüzüne düşen ince tutamları arkasından küçük bir tokayla tutturmuştu. Böylelikle o içi sıcacık gözleri daha belirgin durmuştu. Dudağının güzel kıvrımları şeftali tonundaydı ve her zaman olduğu gibi yenesi duruyordu. Yanaklarındaki pembelik doğal mıydı yoksa makyajın sonucu mu emin olamadım. Eğilip şakağından öptüğümdeyse hala kendi gibi, çiçek ve şeker gibi koktuğunu görünce huzurla, derin bir nefes aldım.

"Çok belli ediyorum, değil mi?" diye sordu birbirine geçirdiği ellerini ayırıp yeniden birasına uzanarak.

"İlk randevumuzun onlarla olmasını istemezdim," diyerek konuyu değiştirdim. O adamı düşünmeyi bırakması gerekiyordu.

"Bunu randevudan saymazsak ilk olmaz."

"Haklısın. O zaman gerçek bir randevu planlayalım."

Gülümsemesiyle yüzü aydınlandı. "Olur," dedi kafasını sallayarak.

"Tam olarak gün belirlemezsek nasıl olur?" Şu gün şu saatte dedikten sonra onu ekmek zorunda kalmak istemiyordum. Şimdiye kadar işimin sorun olmadığı hiçbir ilişki yaşamamıştım ki buna ailem bile dâhildi.

"Hiç fark etmez. Bana hazırlan, demen yeterli."

Ona bayılıyordum. Bunu göstermek için ona uzanıp boşta kalan elimle ensesini kavradım. Şeftali gibi tadı olan dudaklarını zevkle öptüm. Dudakları anında aralanıp dilimin ağzına dolanmasına izin verirken iç çekerek bana doğru uzandı.

Normalde asla yapacağım bir hareket değildi. Herkesin gözlerinin üzerimizde olabileceği açık bir alanda biriyle samimi olmak, hele ki öpmek! Asla. Ama Ayla'dan zorlukla ayrıldım. Tüm vücudum devam etmemi haykırırken kendimi tutmayı başardım.

"Bu biraz..." diye mırıldanınca, "Fazlaydı," dedim gülerek. "Eve gitmeyi beklemeliydim."

"İyi ki beklemedin," diyerek sırıttı. Az önceki gerginliği bir nebze olsun azalmıştı. Dizindeki elimi çekmeden onu hafifçe okşamaya devam ettim.

Huzursuzluğunun tek sebebi Yağmur'un gizemli sevgilisi ile tanışacak olmamız değildi. O tuhaf kadınla görüştüğünden beri rüya görmek, herhangi bir ipucu yakalamak istiyor ancak iki gecedir bu isteği yerine gelmiyordu. Normalde rüyalarından kaçtığı düşünülürse sanırım bu iyi bir adımdı ama o kadının dediklerinin işe yarayacağı da meçhuldü. Araştırıp bir şeyler bulmasını önerirken aklımdaki kesinlikle bu değildi. Daha çok psikolog zırvalarına benziyordu. Kabullen, yüzleş vs... Gerçi kadın falcı çıksaydı ve bir sürü aslı astarı olmayan safsatalar konuşsaydı bundan da kötü bir durumda olurdu. Ona şansını denemesi için ısrar ederken karşıma falcı kadın sitesiyle çıkacağını düşünmemiştim ama o noktadan itibaren Ayla'nın ufak da olsa hareket etmesini istediğim için itiraz da etmemiştim.

RÜYALARIN ARDINDAN (TAMAMLANDI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin