BÖLÜM 39 - AYLA

2.2K 380 12
                                    

AYLA

Uyandığımda fark ettiğim ilk şey uyuşmuş olduğumdu. Fazlasıyla uzun ve derin bir uykuda, hiç kıpırdamadan değil saatler, günler geçirmiş gibi hissediyordum. Vücudum ağrıyordu. Aslında daha çok zonkluyordu. Sanki hareket etmek için bana yalvarıyordu da henüz bunu gerçekleştirmeye gücüm yoktu. Baştan ayağa bedenimi dinlerken geçen dakikalar boyunca gözlerimi açmayı bile başaramadım. Göz kapaklarım şiş ve birbirine yapışıktı.

Baş ucumdan belli belirsiz gelen ses kalp atışlarımın bir yansımasıydı. Git gide hızlanıyorlardı.

Derin bir nefes alıp gözlerimi yeniden açmaya çalıştığım sırada bir sandalyenin gıcırtısını duydum. "Ayla," dedi Kenan. "Kendini hiçbir şeye zorlama. Hemen doktoru çağırıp geliyorum," dedikten sonra bir kapı açılıp kapandı.

Konuşmayı denemeye fırsatım bile olmadı. Yutkunmaya çalıştım ve sonunda gözlerimi açtım. Temiz ama eski bir hastane odasındaydım. Solumda kalan azıcık aralanmış pencereden gelen serin esinti içeriyi taze havayla dolduruyordu. Gri renkli jaluziler açıktı. Hava kararmaya başlamıştı. Pencereyle aramda kalan boşlukta bir tane sandalye duruyordu. Az önce Kenan'ın ses çıkardığı sandalye bu olmalıydı. Sağımda ise tekli bir koltuk vardı. Üzerindeki buruşuk beyaz çarşaf birinin geceyi orada geçirdiğini gösteriyordu. Tabii ki bu kişi Kenan'dan başkası olamazdı. Bu hayatta artık başka kimim vardı?

Ali'nin eldivenleri ellerini anneme doğru uzatışı geldi gözlerimin önüne. Sonra aynı ellerle silahını Yağmurların üzerine doğrultuşu...

Yapmıştım. Ali'nin üzerine atlamış, onun benden değer verdiğim bir başkasını daha almasına engel olmuştum. Verdiğim kararın sonucunun kötü bitebileceğini biliyor olmama rağmen o adımı atmıştım. Kim bilir Kenan bana ne kadar kızgındı. Ya Ali... Ona ne olmuştu? Ona, Çağatay'a ve hatta Yağmur'a.

Kapı yeniden açıldı. Sağımda kalıyordu. Kafamı çevirip özlemle Kenan'ı görmeyi bekledim ama onun yerine orta yaşlı bir doktorla göz göze geldim. Yanında genç bir hemşire vardı. Odaya girdikten sonra kapıyı ardından kapadı. Kenan neden onlarla dönmemişti?

"Merhaba Ayla. Benim adım Cevdet Tuncer. Ameliyatını ben yaptım ve rahatlıkla söyleyebilirim ki çok şanslıymışsın."

Bu adam konuşana kadar kendimi dinlemeyi bırakmıştım. Ameliyat... Ellerim karnıma gitti. Neredeyse iki parmak kalınlığındaki pedleri hissettim.

"Neler olduğunu hatırlıyor musun?"

Silahın ateşlenme sesinin fazlaca yakınımdan duyduğumu ve karnımı delip geçen sımsıcak o metal parçasının ilk anda aşırı derecede canımı yaktığını hatırladım. Sadece ilk an acıdan nutkum tutulmuştu ama sonra ne olduysa o acı giderek kaybolmuş, yerini tarif edemeyeceğim bir boşluğa bırakmıştı. O zaman ölmek üzere olduğumu düşünmüştüm.

"Ayla?" Yanıma gelip bakışlarımı kontrol ederken kafasını bana doğru yaklaştırdı.

Hatırladığımı belli etmek için kafamı sallarken zar zor evet dedim. Hemşire anlayışla tebessüm edip yanıma geldi.

"Su içmeniz ve biraz toparlanabilmeniz için yatağınızın baş kısmını kaldıracağım."

"Tamam." Sesim duyulamayacak kadar kısık ve çatallıydı.

"Canınız yanabilir. Aslında yeni ağrı kesici vermiştik. Sabaha kadar çok ağrınız olmayacaktır ama bana istediğiniz zaman durmamı söyleyebilirsiniz."

Başlığı biraz kaldırdı. Karnıma hafif bir ağrı saplandı ama kadını durduracak kadar kötü değildi. Bir bardağa su doldurup içmem için yardım etti.

RÜYALARIN ARDINDAN (TAMAMLANDI) Where stories live. Discover now