BÖLÜM 14 - KENAN & AYLA

4.2K 412 18
                                    

KENAN

Beni terk eden sıcaklığın farkındalığıyla gözlerimi açtım. Uyuya kalmıştım. Gitmeyi düşünürken resmen bir bebek gibi aldığı derin nefesleri dinleyerek sızmıştım.

Pencereye bakınca henüz günün aydınlanmadığını görüp rahatladım ama o sırada Ayla'nın, "Hayır," diyerek sızlandığını duydum.

Sırtı üstü dönerken, dizlerinden birini yukarı doğru çekti. Terlemişti. Sokak lambalarının hafif ışığında bile tenindeki nemin izleri seçiliyordu. Solukları sıklaştı, düzensizleşti. Huzursuz hareketlerle kafasını bir sağa bir sola çevirdi. Hala çıplaktı, battaniyesi vücuduna dolanmıştı. Kurtulmak ister gibi kenarına tutunmuş, çekiştiriyordu.

Anlaşılmayan birkaç kelimenin ardından seslenir gibi, "Anne," dedi bu sefer.

Bu, bahsettiği o rüyalardan biri olabilir miydi? Neler olacağını mı görüyordu? Yoksa yaşadıkları mı musallat olmuştu? Bunu tahmin etmem mümkün değildi. Ne yapacağımı bilemedim.

"Neden?" diye sorduğunu zar zor algılayabildim. Dikkatle dinlemesem anlayamayacağım kadar kısıktı sesi. Kelimeler diline dolanıyor, kesik nefeslerinin ardında kayboluyordu.

Bir kez daha anne, dedi çaresiz bir sesle. Sesindeki kırılganlıktan rahatsız olarak elimi saçlarına doğru uzattım. Terden alnına yapışan tutamları çekmek, rahat bir nefes alması için onu sevmek istedim. Yine de dokunamadım. Kâbus gören insanlara dokunmamakla ilgili bir kural yok muydu? Belirsizlik canımı sıktı.

"Hayır," diye mırıldanırken, gözünden bir damla yaş aktı. Şakağından süzülüp yastığına damlarken, yüzünü ıslanan kumaşa bastırdı.

Sahte gözyaşlarına o kadar alışkındım ki çok uzun zamandır beni etkilemeyi bırakmıştı. Ama bu... Bunda sahte olan en ufak bir yan yoktu, olamazdı. Daha fazla dayanamadım. Uykusunda bile olsa bir şekilde acı çekerken sessiz kalamazdım. Uzanıp alnına yapışan saçlarını geriye doğru taradım. "Ayla," diye fısıldadım sakince. "Uyan."

Önce battaniyeyi sıkıca kavrayan yumrukları açıldı. Gözünden bir damla daha yaş aktı. "Benimlesin," dedim parmaklarımın tersini ıslak yanağında gezdirirken. Kesik bir nefesle gevşedi omuzları.

Onu böyle görmenin etkisiyle sıkışan kalbimi görmezden geldim. Bunu eşelemenin zamanı değildi.

Adını yeniden seslenirken parmaklarımı hafifçe tenine bastırdım. Hızlı bir uyanışla gözleri açıldı. Sağına soluna telaşla bakınırken, odasına, bu ana dönmesi birkaç saniyesini aldı. Beni görünce, "Kenan," diye adımı solurken, kalkmak istedi. İzin vermedim.

"Benimlesin," dedim yine. "Yalnızca kötü bir rüya gördün."

Gözlerini kırpıştırırken uzanıp yanağına dokundu. Ağladığını fark edince kaşlarını çatsa da gözlerini benden kaçırmadı.

"Buradasın," dedi hafif bir şaşkınlıkla.

"Evet."

"Gitmedin."

"Kalmamı istedin."

"Uyuya kaldığımda gideceğinden emindim."

Dürüstlüğü bir tokat gibi vurdu yüzüme. Aynı düşündüğü gibi olduğunu itiraf etmedim. Edemedim. Şu an göründüğü kadar hassas hatta fazlasıyla kırılgan olmalıydı ve ben onu dağıtan kişi olmak istemedim.

"Buradayım," demeyi başardım. Ayla'nın yüzü buruk bir tebessümle aydınlandı. Uzanıp yüzümü kavrarken hafifçe doğruldu. Yaklaştı.

Karanlıkta zorlukla seçtiğim kahverengi gözlerini benimkilerden çekmeden dudaklarını yumuşacık bir dokunuşla dudaklarıma değdirdi. Ardından bir kez daha ve bir kez daha öptü. Öpücükleri tatlı ve yumuşak ama talepkârdı. Dilini dudaklarımın üzerinde gezdirip ağzımın içine sokarken kollarını boynuma doladı ve birden beni sırt üstü iterek, üzerime çıktı.

RÜYALARIN ARDINDAN (TAMAMLANDI) Where stories live. Discover now