BÖLÜM 17 - AYLA

3.5K 400 23
                                    

AYLA

Telefonum titriyordu. Komodinin üzerindeydi, çıkardığı kalın ve güçlü ses durmak bilmiyordu. Gözlerimi zorlukla açarken havanın hala karanlık olduğunu görünce panikle yerimde doğruldum. Hazırladığım onca siparişten sonra o kadar yorgundum ki uyku sersemi telefona güç bela uzandım.

Aynı anda kafamda onlarca soru dönmeye başladı. Yağmur'un başına bir şey mi gelmişti? Ya da Suna'yla Harun'un? Bu saatte telefonumun çalmasına hiç alışkın değildim.

Odanın karanlığında bembeyaz parlayan ekran gözlerimi kamaştırdı. Başucu lambasını yakmaya çalıştım ama tuşuna uzanamadım. Kablo elimden kayıp durdu.

Ekran yanıp sönmeye devam ediyordu.

Ne?

Kenan mı arıyordu?

Neden?

Aramayı cevaplamak için parmağımı ekranda kaydırdım. Açılmadı. Bir daha denedim yine olmadı. Avucumun içinde titremeye devam ediyordu ama ben aptal gibi telefonu açmayı başaramıyordum!

Sinirle sızlanarak bir kez daha denedim ama çağrı sonlandı. Yetişemedim. Küfürle battaniyeyi üzerimden atıp ayaklarımı dışarı sarkıttım. Son birkaç gündür sıklıkla ağzımı bozduğumu fark ettim.

Aptalsın, Ayla. Bir telefonu açamadın!

Saatin neredeyse iki buçuk olduğunu gördüm. Beni bu saatte aramasına sebep olacak ne olmuş olabilirdi? Başına bir şey mi gelmişti? Gerçi o zaman neden beni arayacaktı ki?

Bir nebze olsun sakinleşmeyi denedim. Tuş kilidini açıp cevapsız aramanın üzerine bastım ve onu aradım. İkinci kere çalmadan açtı.

Yorgun ve biraz gergin bir sesle, "Ayla," dedi önce. "Seni uyandırdım."

"Önemli değil," dedim samimiyetle. "Bir şey mi oldu? Sen iyi misin?"

"İyiyim."

Konuşmaya devam etmedi. Nefes alışverişlerinin sesi doluyordu kulağıma. Bekledim. Aramasına neyin neden olduğunu anlatsın diye bekledim ama sessizlik uzadıkça uzadı.

Tereddütle, "Kenan," diye seslendim. "Gerçekten iyi misin?"

Ve hiç beklemediğim bir cevap verdi. Üzerimde uyku adına kalan son parçalar da hızla dağıldı.

"Kapının önündeyim."

"Benim kapımın?"

"Evet, Ayla," derken sesi bariz olanı dile getiriyormuş gibi hafifçe sertti.

Yataktan kalkarken, "Geliyorum, bekle," dedim. Karanlıkta kapıma doğru ilerledim.

"Aslında gidiyordum. Bak, boş ver. Sen uyu. Sonra konuşuruz."

"Orada dur. Geliyorum dedim."

Bana gelmişti. Kaçmaktan vazgeçmiş belki de pes etmişti. Kapımdaydı. Hem de gecenin bir yarısında.

Uykulu, sarsak ama heyecanlı adımlarla kapıya yürüdüm. Koridorun ışığını yakıp yolumu aydınlattım. Kurduğum alarmı kapatıp kapının kilidini açtım ve kapıyı araladım.

Telefonu hala kulağındaydı. Benimkisi ise sol elimde açık bir şekilde duruyordu. İkimiz de telefonlarımıza bakıp kapattık. İçeri geçmesi için kenara çekildim. Oyalanmadan girip ayakkabılarını çıkardı.

Onun yüzüne bakmaya çekindiğim için ağır hareketlerle kapadım kapıyı. Alarmı yeniden kurmamı sabırla bekledi. İşim bitti ama dönüp de yüzleşmeyi başaramadım.

RÜYALARIN ARDINDAN (TAMAMLANDI) Where stories live. Discover now