BÖLÜM 39 - AYLA (devam)

2.2K 376 13
                                    

AYLA

İki gece daha hastanede kaldıktan sonra evime dönmek için hazır, fazlasıyla hevesliydim. Burada umabileceğimden iyi şartlarda bakım görmüştüm. Kenan'ın annesi ve Suna'nın anaç halleri sayesinde kendimi şımartılmış hissediyordum.

Kenan ise sırra kadem basmıştı.

Hissettiğim hayal kırıklığı kalbimin orta yerinde koca bir boşluk açmıştı. Soğuk, acı veren, yıpratan ve en çok da yine çaresiz bırakan bu hislerle nefes alıyor, güne bu hislerle başlayıp bitiriyordum.

Onu özlüyordum. Hayal kırıklığımın ardında kendi halinde tütüyordu özlemim.

Sevinç Teyze halimin farkında olmalıydı ki bana karşı öyle özenli davranıyordu ki kendimi sıklıkla gözlerim yaşlı, boğazımda kalınca bir düğümle buluyordum.

Yalnız değildim. Kan bağından öte ailem olan Suna vardı. Bir abla edasıyla bana kollarını açtı. Mümkün olduğunca temiz olmam için uğraştı. Saçlarımı taradı, hastane koridorlarındaki yürüyüşlerime katıldı. Kafede geçen günleri magazinsel değerleri varmış gibi uzun uzun anlattı ki bu sohbet hiç Suna'ya göre değildi. Bir sonuca varmayan dedikoduyu bile sevmezdi. Biliyordum ki tek amacı kafamı dağıtmaktı. Sevinç Teyze ise yemeğimi yedirdi. Odamın düzenli ve temiz olması için elinden geleni yaptı. Benimle televizyon izledi ve evde onu bekleyen bir kocası olmasına rağmen her gece yanımda kaldı.

Çıkacağım gün doktorun son kontrolünü yapması için odada oyalanırken kapı çaldı ve bu sefer de Kenan'ın ablası kafasını içeri uzattı.

"Son güne kaldığım için çok özür dilerim canım!" dedi coşkulu da olsa bir şekilde üzgün olduğunu da belli eden bir sesle.

"Hoş geldin, Canan," dedi annesi.

"Niye zahmet ettin," dedim ciddiyetle. "Aramıştın zaten. Çocukların var senin."

"Kızlar babasıyla birlikte. Fırat işlerini anca ayarladı yoksa hemen gelecektim."

Canan abla tıpkı annesi gibiydi. İçinden taşan şefkatin sınırı yok gibiydi. Hastaneden çıkacağım ana kadar durmaksızın yeni bir sohbet konusu bulup hepimizi konuşturdu. En son Suna da geldiğinde odam bir hastane odasından çok beş çayı toplanma alanına dönmüştü.

Doktor odanın her yanına tünemiş kadınları süzüp gülümseyerek yanıma geldi. Karnımdaki sargıyı açıp kontrollerini yaptı. Yeniden pansuman yapıp yarayı kapattı.

"Eve gidince banyo yapabilirsin. Bunu iki gün daha açma. Sonra çıkar, temizle. Bitti gitti. Ağır kaldırmıyorsun. Kendini bir süre zorlamıyorsun."

"Tamam."

"Geçmiş olsun, Ayla. Sizlere de geçmiş olsun hanımlar," dedikten sonra çıktı.

Suna'nın evimden getirdiği birkaç parça eşyamın olduğu çantayı yine Suna yüklendi. Hep beraber odadan, ardından hastaneden çıktık.

Suna onunla gideceğimi kararlaştırmışız gibi diğerleriyle vedalaşıp arabasına doğru yürümeye başladı. Sahi, Kenan'ın ailesiyle evcilik oynamaya devam edecek değildim ya... Anlamsızca bir hüzün gelip içime oturdu. Kenan'ın bıraktığı hayal kırıklığının yanına yerleşti.

"Her şey için teşekkür ederim," dedim ağlamamak için dişlerimi sıkarak.

Sevinç Teyze ağzını açacakken Canan abla, "Ne meraklısın vedalaşmaya!" dedi yarı kızgın yarı gülerek. "Senin eve gidiyoruz daha."

"Yaa..."

Sevinç Teyze tepkimi yanlış anladı. "Sana nefes aldırmadık, farkındayım kızım ama evde de yapılacak işler çıkacaktır. Hem banyo da yapman lazım. Suna'nın işi var. Ben müsaidim. Senin için de sorun olmazsa Canan'la beraber gelip sana azıcık yardım edelim. Sonra gideriz."

RÜYALARIN ARDINDAN (TAMAMLANDI) Where stories live. Discover now