BÖLÜM 30 - AYLA (devam)

2.7K 406 19
                                    

AYLA

Sabah uyandığımda yatağımdaydım. Üzerimde hala dün akşamdan kalan kıyafetlerim vardı. Yanı başımdaki dağınıklığa bakınca Kenan'ın söz verdiği gibi geldiğini gördüm. Şimdi neredeydi? Saate bakmak için başucumda duran telefona uzanınca çoktan sekiz olduğunu ve biraz daha yatarsam geç kalacağımı fark ettim.

Ben apar topar kalkıp soyunurken Kenan odaya girdi. Uzamaya devam eden ve uçlarında ıslak damlalar olan saçları duş aldığını gösteriyordu. Üzeri çıplaktı ama altında kot pantolonu vardı. Geniş göğsüne, güneşten yanmış tenine ve muhteşem, zarif ama sıkı kaslarına bakarken bir an için duraksadım.

"Sen... Yani... Harika görünüyorsun," dedim vücudumun ısındığını fark ederken. Onun da bana bakan gözleri giderek kararıyordu. Giyinmek üzere soyunduğumu, neredeyse çıplak olduğumu hatırlayınca sırıttım. Yalnızca açık mavi takımımlaydım. "Geç kalıyorum."

"Seni yatağa taşırken ölü gibi uyuyordun. Kalkmadan önce biraz seslendim ama uyanmadın. Çok yorgun görünüyordun, Ayla."

"Kafam doluydu," dedim. Kenan, onlarla karşılaşmış mıydı? Çağatay'la.

"Evde değiller," dedi bakışımdan hemen anlayarak. "Her nasılsa benden önce kalkmayı başarıp çıktılar."

"Onları duydun mu?"

"Onların sesine uyandım. Neden dün akşam haber vermedin?"

Elindeki havluyla saçlarındaki suyu alıp sandalyenin üzerine bıraktı. Önce tişörtünü, ardından silah kılıfını son olarak da kalın, açık kahve gömleğini giydi.

"Aklının bende kalmasını istemedim."

"Güvende olmayabilirdin. Herhangi bir sorun yaşasan sana yardım edecek kadar yakınında olmayabilirdim. Her şeyden çok geç haberim olabilirdi.

"Benim evimde bana zarar vereceğini mi düşünüyorsun?"

"Bunu bilemem. Sen de bilemezsin."

"Her zaman en kötüsünü düşünerek hareket edemem."

"Etmek zorundasın. Bir bilsen..." dedikten sonra sustu. Bana sırtını dönüp kapıya doğru yürüdü. Ellerini saçlarının üzerinde gezdirip yeniden bana baktı. Gözleri baştan ayağa üzerimde dolanırken kafasını iki yana salladı. Ne düşündüğünü o kadar çok merak ediyordum ki keşke bazı zamanlarda zihnine erişebilmemin bir yolu olsaydı. "Bilmiyorsun, Ayla. İnsanların ne kadar rezil yaratıklar olduğundan haberin yok."

"Herkesi aynı kefeye koyamazsın."

"Sana şu anda yaşadıkların normal mi geliyor? Tüm o rüyalar, annenin öldürülmüş olması, henüz bulamadığımız bir abinin varlığı ve en yakın arkadaşını takip eden bir piç kurusunun izini sürüyor olmamız. Bunlar normal mi Ayla? Çağatay kim Allah aşkına? Kim bu adam? Ne zamandır arkadaşının hayatında? Ona nasıl davranıyor, psikolojik soruları mı var, güvenilir mi, yarın öbür gün takipçiye dönüşecek olan ta kendisi mi? Verebiliyor musun bunların cevabını? Sonra kalkıp o adamla evde yalnız kalıyorsun. Benim haberim yok. Burada bir gözüm yok."

"Kenan," diyerek ona yaklaşırken, onu sakinleştirmek istedim. Kendi düşüncelerimin içinde o kadar derinlere dalmıştım ki Kenan'ın ne gibi düşüncelerin içerisinde savrulduğuna dikkat etmemiştim. "Ben iyiyim."

"Çok şükür ki iyisin!" dedi sinirle. Yeniden beni süzdükten sonra, "Giyinir misin?" diye sordu sakince. "Dikkatimi dağıtıyorsun."

Beni beklemeden odamdan çıktı. Hızlıca üzerimi giyinip yüzüme gözüme çeki düzen verdikten sonra peşinden gittim. Salonda, benim koltuğumda oturuyordu. Elinde telefon birilerine mesaj atıyordu.

RÜYALARIN ARDINDAN (TAMAMLANDI) Where stories live. Discover now