BÖLÜM 6 - AYLA

3.4K 433 86
                                    

AYLA

"Ayla," diye seslendiğini duydum Yağmur'un. "Alarmın çalıyor." O söyleyene kadar duymadığım alarmı kapatıp hemen fırına yöneldim. Bir kez daha kurabiyelerimi yakmak istemiyordum. Bu sefer kendim için yapıyor olsam bile.

"Yer misin?" diye sordum Yağmur'a. Tüm mutfak ve salon mis gibi elmalı kurabiye kokmuştu.

"Yerim tabii de sen ne diye sabah sabah, bir de izin gününde bununla uğraşıyorsun anlamadım."

Aslında bugün izin günüm değildi. Sadece Suna ve Harun resmen kafeye gelmemi yasaklamışlardı. Oysa Pazar günleri oldukça kalabalık geçerdi. En azından onlara kurabiye götürmeme izin vermelerini istemiştim ama onu da kabul etmemişlerdi. Oyalanacak bir şeylere ihtiyacım vardı ama onlar inadı gibi bunu görmezden geliyorlardı. Bu yüzden sabahın sekiz buçuğundan beri kurabiye yapıyordum. Her zamankinden biraz daha fazla zamanımı yemesi için elmalı yapmaya karar vermiştim ama ancak bir saatimi doldurmayı başarabilmiştim.

"Erken kalktım ve boş durmak istemedim."

"Hazırlan da çıkalım. Moda'da kahvaltı ederiz."

"Ta oraya kadar gitmek istemiyorum."

"O zaman caddeye inelim."

"Ne farkı var?"

"O zaman yürüyüşe çıkalım."

"Enerjim yok."

"Ne zaman kendine gelmek için çaba göstereceksin?" diye sordu sonunda. Ben de ağzındakini baklayı ne zaman çıkarır diye bekliyordum.

"Bir hafta bile geçmeden istediğin noktaya gelmemi mi bekliyorsun?"

Suratını buruşturdu. "Hayır, ama sen de hiçbir şey olmamış gibi hayatına devam etmek istiyorsun."

"Sadece çalışmak istiyorum, Yağmur. Hiçbir şey olmamış gibi davranabilmem ne yazık ki mümkün değil. Emin ol, yapabilsem yapardım."

"O zaman konuş benimle. Anlat ne düşünüyorsan."

"Konuşacak bir şey yok."

Kendince bana yardım etmeye çalıştığını biliyordum ama kötü olayların üstesinden gelme şeklimiz farklıydı. Çünkü bakış açılarımız farklıydı.

Ne diyorlardı? Acılar paylaştıkça azalır, mutluluk ise paylaştıkça çoğalır mı? Belki de haklılardı ama bunu yapamıyordum. Söz konusu kendi sıkıntılarım olunca ikinci, üçüncü ya da beşinci kişileri işin içine dâhil edemiyordum. Bu durum, içime attıklarımın hiç normal olmaması ile alakası olabilirdi.

Ayrıca Yağmur'un aksine gezip tozarak, içip eğlenerek de sıkıntılarımı atlatamıyordum. Bu daha çok kendimi kandırmaya çalışmaya benziyordu.

"Yokuşa sürüyorsun."

"İyiyim ben, boş ver," dedikten sonra arkamı döndüm ve bulaşıkları kaldırmaya başladım. Ne Yağmur ne de kendime zorla yarattığım işler, hiçbiri Kenan'ı düşünmemi engelleyemiyordu.

Ona tüm detayları anlatabileceğimi söylemiştim. Hayatımda ikinci defa birine bu konuda dürüst davranmış ve bir kez daha yenilgiye uğramıştım. Cevap bile vermeden gözlerimin içine bakmıştı sadece. Aradığı her neyse bulamadığı belliydi çünkü en ufak bir tepki vermeden, içine düşmekten kendimi alıkoyamadığım yeşil gözlerini gözlüğüyle perdelemiş, arkasını dönüp gitmişti. Doğru dürüst dinlememişti bile.

Böyle boktan bir durumun içinde olmama rağmen ondan etkilenmiş olmama şaşıyordum. Üzerimde bıraktığı sarsıcı ama yine de güven veren etkisinden çıkmakta zorlanıyordum. Bana yardım et, demek istiyordum. Beni dinle. Beni anla. Bana bak ve beni gör. Lütfen.

RÜYALARIN ARDINDAN (TAMAMLANDI) Where stories live. Discover now