Asalak Fenomen

By mervegnr_

4.1M 343K 177K

Sivri diliyle eleştiri videosu çekip paylaşan Feyza Soysal'ın bu sefer hedefinde; işine karışılmasından hazze... More

-TANITIM-
1- Sölenter
2- Beklenmedik mail
3- Doktor oluyorum!
4- Ceza
6- Asalak fenomen
7- Güzelliğine (!)
8- Sağlıkta şiddet
9- Yemek teklifi
10- Torpilli
11- Kahve diyeti
12- Kahverengi
13- Nişan alışverişi
14- Narsist
15- Yoğurt
16- Osman
17- Yanık
18- Yangın merdiveni
19- İlk öpücük
20- İlk randevu
21- Zeki narsist bir polyanna
22- Ömrünü uzatmak istemiyor musun?
23- Zehirlenmişti
24- Mide lavajı
25- Sölenter Poyraz
26-Kan
27- Yeni Video
28- Altı yüz elli yedi
29- Kardeş kavgası
30- Fotoğraf
31- Aşk
32- Çorba lekesi
33- Lütfen para at kutusu
34- Ferhat Aydoğan
35- Doğum günü
36- Skandal
37- Gelip geçici
38- Bir yabancı gibi
39- Pişmanlık
40- Kurumuş boğazım
41- İlayda
42- Fakat korkma, geçecektir
43- Seksen bir gül
44- İstenmeyen akraba
45- Hamile mi?
46- Dokunma bana
47-Çıkmaz
48- Moruk
49- Kahvaltı
50-Sana hâlâ aşığım ya!
51-Âşk
52- Kalbim sıkışıyor
53- Yakalanmak
54- Beklenmedik karşılaşma
55- O
56- Kavga
57- Nezarethane
Final- Anne oğul

5- Cereyanda kalma

70.2K 5.4K 1.9K
By mervegnr_

Selammm, kaç kişi tekrar okuyor çok merak ediyorum.

Düzenlerken sanki ilk defa yazıyormuş gibi heyecanlanıyorum, umarım siz de okurken aynı şeyleri hissediyorsunuzdur. Keyifli okumalar!

**

İki yıl sonra

Hayal kurarsın, planlar yaparsın ve gerçekleşmesi için önlem dahi alırsın, bazen aldığını sanırsın fakat kader zehirli ağlarını üzerine salmıştır bile. Kaçamazsın. Ne kaderinden ne de geçmişinden. Acıdan. Anılarından. Hiçbirinden kaçamazsın. Kilometrelerce uzağa gidip şehir değiştirsen dahi yine gelip bulur seni.

Feyza kalp ve damar cerrahından aldığı randevuyu emanet gibi oturduğu sandalyede beklerken canı sıkıldığı için, galerisinde çürümeye yüz tutan fotoğrafını paylaştı.

*Fotoğraf

@feyzasoysal: Beni de eleştirir misin diye yazan ünlülere bakıyorumdur.

İki saat önce hastaneye gelmek için hazırlanırken, yıldızı sönmeye başlayan bir aktris cidden ona bu tarz bir istekte bulunmuştu. Reklam olsun diye kendisini eleştirmesini isteyen kişi bir hayli fazlaydı.

İki yıldır eleştiri videoları çekip atıyordu. İlk videosu gece gündüz çalışıp kazanamadığı eğitim sistemine yönelikken, ikinci videosu onu sırtından vuran tüm geleceğiyle oynayan ve onu bu yola iten ailesine yönelikti.

Unutmak ister gibi derin bir nefes aldı Feyza.

Değişmişti, çok değişmişti.

İki sene öncesi makyaj, sürdüğü rimelden ibaretken şimdi markete giderken dahi yüzüne sürdüklerinin haddi hesabı yoktu.

Havalanmıştı, bu bütün tanıdıklarının ortak fikriydi.

Dili uzamıştı; mecazi anlamda.

Sosyal medyada oldukça aktifti; durmadan fotoğraf paylaşıyordu.

Oldukça memnuniyetsizdi; havadan dahi nem kapıp eleştirebiliyordu.

Ve eskisi kadar çalışkan bir öğrenci değildi; kaza bela sınıfı geçiyordu.

Hemşirelik okuyordu. Bu kadar sene çalıştıktan sonra, üniversite diploması olsun istemişti. Bir kez daha o sınava girmeyeceği için hemşirelik okumaktan da başka çaresi yoktu.

İki sene önce evden çıktığında, Ferhat Aydoğan sahip çıkmıştı ona. Tercih sonuçlarını öğrenmek için arayan adama, evden ayrıldığını söylemişti. Babasının ona ihanetini, annesinin üç maymunu oynadığını, yalnız başına bir sokak başında beklediğini... Her şeyi anlatmıştı.

Ferhat Aydoğan o gün taksiye binip yanına gelmesini söylemişti. Onun yanında istediği kadar kalabileceğini, rahat etmezse bir yurt bulabileceğini... İtiraz etmemişti Feyza. Altından bir şey de aramamıştı. Arayamamıştı, gidecek başka bir yeri yoktu çünkü. Bir video çekti diye onu anarşist ilan eden akrabalarına gideceğine o soğukta parkta uyumayı yeğlerdi.

Kendi parasını kazanana kadar Ferhat amcasının evinde kalmıştı. Zaten parasını kazanması çok sürmemişti. İkinci videosundan sonra da hızlı takipçi kazanınca bir tane ajanstan çikolata reklamında oynaması için teklif gelmiş, anında kabul etmişti.

Eskiden fenomenleri ve onların aldığı paraları kendi içinde fazlasıyla eleştirir, ne yapıyorlar ki o kadar para kazanıyorlar, diye küçümserdi. Çektikleri videoları fazla aptalca bulurdu.

Ama şimdi o da video çekiyordu. Belki aptalca, belki de değil.

İyi para kazanıyordu, onun için şimdilik tek önemli olan şey buydu.

"Feyza Soysal."

İsminin söylenmesiyle çantasını eline alarak zarif bir hareketle ayağa kalktı ve Opr. Dr. Merthan Özkan yazan odaya girdi. Karşısında yaşlı bir doktor görmeyi beklerken otuzlarının başında bir doktor görmek adımların duraksamasına neden oldu.

Doktorun gözleri önündeki laptobun üzerindeydi. Ona bakmadan "Oturabilirsiniz," diye eliyle sedyeyi işaret etti. Saçlarını kulağının arkasına itti ve sanki podyumda yürüyormuşçasına sedyeye doğru gitti.

Doktorun tekerlekli sandalyesini sürüyerek geri çekip ayağa kalkmasıyla birlikte Feyza bir an nefessiz kaldı. Kalbi hızla atmaya başladı.

Esmerdi. Kirli sakalları vardı, siyah saçları gelişigüzel bir şekilde alnının üzerinde dağılmıştı. Gözleri ya siyah ya da koyu kahverengiydi. Kalıplı, uzun boyluydu ve en önemlisi beyaz önlüklüydü.

Doktor, tok bir sesle "Şikâyetiniz nedir?" diye sordu. Onun yanına gelmek yerine dolabını açarak bir ton dosyayı masanın üzerine bıraktı.

"Ara sıra kalbim sıkışıyordu, bu aralar sıklaşmaya başladı. Nadiren olsa da göğsüm ağrıyor."

Doktor onu dinlediğini belirtmek için hiçbir şey yapmazken, Feyza kendini duvara konuşuyormuş gibi hissetmekten alıkoyamadı. Tam ağzını açıp bir şey söyleyeceği sıra adam dosyalarıyla ilgilenmeyi bırakıp ona doğru geldi. Boynunda asılı olan stetoskopu eline aldı ve Feyza o an büyükçe yutkunmak zorunda kaldı.

Ona doğru attığı her adımda kalbi yerinden çıkacakmış gibi atarken, kalbini dinleyecek olması fazlasıyla gerdi onu. Oturduğu yerde kıpırdandı.

"Sırtınızı döner misiniz?" dedi doktor. "Kalbinizi dinleyeceğim."

Feyza başını sallayarak kısık bir sesle "Tamam," diye mırıldandı, sedyede yarım bir şekilde döndü. İstemsiz bir şekilde nefesini tuttu, sanki kalbi şimdi daha hızlı atmaya başlamıştı.

Ne oluyordu ona böyle?

Doktorun, üzerindeki yeşil crop tişörtü sıyırarak stetoskobun demir ucunu sırtına koymasıyla soğuk demir tüm tüylerini ürpertti. Sırtı istemsiz bir şekilde gerildi, hareket etmemek için kendini fazlasıyla kassa da sedyede hafif bir şekilde yükseldi.

Doktor, birkaç saniye belki de daha fazla sırtını dinledi, sonra da geri çekilerek tekrardan sandalyesine oturdu. Stetoskopu boynuna astı. "Bir sorun görünmüyor, yalnızca..." Başını çevirerek çok kısa anlığına ona baktı. "Kalbin hızlı atıyor."

Yutkundu Feyza ve hızla "Kahve," dedi. "Buraya gelmeden önce birkaç bardak kahve içmiştim. Ondan hızlı atıyor olmalı."

Merthan anladım dercesine ilgisiz bir tavırla başını salladığında Feyza farkında olmadan kaşlarını çattı. Son iki yıldır her yerde ilgi çektiği için adamın ona karşı fazla ilgisiz olması ister istemez canını sıkmıştı. Üstelik ondan etkilendiği çok açık bir şekilde, hızla atan kalbinden belliyken adam onu umursamamıştı bile.

"Aile geçmişinizde hiç kalp hastalığı olan biri var mı?"

"Yok."

Merthan önünde dizili olan kare not kağıtlarından birini alarak birkaç test ismi karalayıp sedyeden kalkan kadına doğru uzattı.

"Buradaki testleri yaptırın ve sonuçlarını bana getirin."

Yalnızca başını salladı Feyza. Doktorun iki parmağının arasında tuttuğu kâğıdı pek de kibar olmayan bir tavırla çekerek aldı ve tek kelime etmeden odadan çıktı.

Testlerini yaptırdı, sonuçları çıkana kadar kafeteryada oturup bir şeyler içti. Aklı hâlâ o doktordaydı. Elinde tuttuğu kâğıda bakarken, ismi zihnine düştü.

Merthan Özkan.

Merthan...

Başını iki yana salladı. Kendisine bir kez olsun dönüp bakmayan adamdan sırf beyaz önlüklü diye etkilenmiş olamazdı!

Ayağa kalkıp sonuçlarını aldı. Tekrardan doktorun odasına gittiğinde gergin bir şekilde içerideki hastanın çıkmasını bekledi. Kapının açılmasıyla saçlarını sırtına doğru atarak kapıya doğru bir adım attı ve çıkan hastanın kapıyı kapatmasını fırsat vermeden içeri girdi.

"Sonuçlarımı getirmiştim," dedi soğuk bir tavırla. Dosyaları doktora uzatıp bir adım geri çekildi.

Adam düz bir ifadeyle onun verdiği dosyaları okumaya başladı ve yine o düz ifadeyle okumayı bitirdi.

"Bir şeyiniz yok."

"Kalbim neden sıkışıyor o zaman?"

Doktorun sesli bir nefes alarak "Stresten olabilir," diye açıklama yapmasıyla Feyza, tam "Pek stres yapmam," diyecekti ki doktor başından savmak istercesine konuşmasına devam etti. "Cereyanda kalma."

Feyza inanamaz bir tavırla ona baktı. "Cereyanda kalma mı?" Kaşları yukarıya kalkarken masasına doğru bir adım yaklaştı. "Pardon ama daha bilimsel şeyler söylerseniz içim rahat edecek. Bunları babaannemden de duyuyorum."

Merthan karşısındaki kadının bilmişçesine konuşmasına, haddi olmayarak işine karışmasına oldukça sinirlendi. Yüzünde kasıntı bir ifade oluştu ve ciddi bir tavırla gözlerinin içine baktı.

"Sıcaklık farkı taşıyan hareketli hava katmanlarına maruz kalma."

Feyza sessiz bir şekilde şaşkınlıkla gülerken "Ne?" diye sordu gayriihtiyari. O, az önce cereyanın tanımını mı yapmıştı yoksa o mu yanlış anlamıştı? Ciddi olup olmadığına baktı. Gayet ciddiydi ve onunla dalga geçiyordu. Sinirden soluk alışverişleri hızlanmışken yapay bir şekilde gülümseyip çenesini dikleştirdi.

"Pardon da göğsümde de ağrılar hissetmeye başladığımı söylemiştim. Daha farklı tetkikler yapmalısınız."

Merthan kaşlarını "Öyle mi?" dercesine havalandırdı, kollarını masanın üzerine koyarak kadına doğru eğildi. "Ne gibi tetkikler yapmamızı önerirdiniz, doktor hanım?"

Merthan'ın hayatta en nefret ettiği şey; kalbin katmanlarını saymasını istese yüzüne bakıp tek kelime edemeyecek insanların onun yaptığı işe karışmalarıydı. Şu an karşısındaki kadın da tam olarak aynısını yapıyordu. Karşısında dikilerek, çenesi yukarıda ve şımarıkça... Kesinlikle şımarıkça işine karışabileceğini sanıyordu.

Feyza onun kendisine iğnelercesine "Doktor Hanım," demesiyle bulunduğu ortamdan soyutlanarak geçmişe gitti. Bir şey söyleyecekmiş gibi dudakları aralandı fakat hiçbir şey söylemeden tekrar kapandı. Gözleri doldu.

Babasının "Doktor kızım," dediği günler canlandı gözünde.

Bir şey demeden arkasını dönüp odadan çıktı. Zaten kendini beğenmiş o doktor olacak adam fazlasıyla sinirini bozmuştu, geçmişe gidip de daha fazla sinirlerini bozmak istemiyordu.

Dişlerini birbirine sıkıca bastırdı, merdiven basamaklarını hızla inerken sakinleşmeye çalıştı ama sakinleşmedi. Hatta tedavi ücretini ödemek için kasaya gittiğinde duyduğu asgari ücretle birlikte o sinir daha da katlandı.

"Bu kadarı fazla değil mi?" diye sordu dayanamayarak.

"Sigortayla anlaşmamız yok ve tüm cihazlar tamamen kendi üretimimiz. Üstelik doktorlarımız alanlarından en iyisi. Mecburen faturalara bu şekilde yansıyor."

Feyza'nın odaklandığı tek yer; alanında uzman doktorlar olmuştu.

Başını sallayıp el mahkûm faturayı ödedi. Para sıkıntı değildi, deliler gibi kazanıyordu ama o duvar gibi bakan ilgisiz adam yüzünden asgari ücret ödemeyi kendine yediremiyordu.

Hastaneden çıktığında sinirle güldü.

Resmen cereyanın tanımı için asgari ücret ödemişti. Şaka olmalıydı bu. Ona verilen fişi, avucunun içinde yuvarlayarak top haline getirdi.

O kibirli doktor, ona yaptığı cereyanın tanımını yanına bırakacağını sanıyorsa çok yanılıyordu.

--

"Sevgili sölenterlerim, merhaba!"

Kameraya gülümseyerek bakmaya çalışsa da hâlâ sinirli olduğu doktor yüzünden, pek gülümseyebilmiş değildi.

"Bu seferki videomda, doktor ego yığınını ele alacağım. Kendini bir şey sanan, tıp okuyup saçları dökülmediği yakışıklı olduğunu düşünen, kibirli, burnu Kaf dağlarında olan bir doktor bey düşünün."

Elini sinek kovalıyormuşçasına bir kez yüzünün önünde salladı ve "Bey kelimesini atın," dedi.

"Bey olamayacak kadar kaba saba biri."

Sakinleşmek için nefeslendi ve hâlâ sinirden titreyen parmaklarıyla önündeki saçları geriye doğru attı.

"İki sene fazladan okuduğu için kendini bir şey sanıyor olmalı! Öneriyle gittiğim, büyük ihtimal fazladan saçları olduğu için bana önerildi, kalp cerrahı üç testten geçirdi ve yüzüme bile bakma nezaketi göstermeden bana 'cereyanda kalma' dedi. Altı sene okumuş artı bunun uzmanlığını almış adam babaannemin bana dedikleriyle aynı şeyi söyledi!"

Sinirle güldü.

"Üstelik daha açıklayıcı olmasını istediğimde ise dalga geçercesine cereyanın ne demek olduğunu açıkladı bana. Evet, yanlış duymadınız tam olarak asgari ücrete cereyanın tanımını öğrendim. Bilmiyormuşum gibi."

Feyza doktorun hareketlerini ve sesini taklit edercesine "Neymiş...Sıcaklık farkı taşıyan hareketli hava katmanlarına maruz kalma, "diyerek gözlerdi.

"Doktor altı sene boyunca bazı dersleri aşmış herhalde, etik gibi. Hastalarına nasıl davranması gerektiğini bilmiyor. Muayene ettiğin hastalardan asgari ücret alıyorsan ona göre davranmalısın."

Sırtını sandalyesine yaslayarak meydan okurcasına gözlerini uzun uzun ekrana dikti ve sonra devam etti.

"Uyarıyorum, daha fazla hasta olmamak için Merthan Özkan'dan randevu almayın."

**

ig: merveegnr_

tw: mervegnr_

twitterda #asalakfenomen etiketini kullanarak paylaşım yapabilirsiniz. Yeni bölümde görüşmek üzere!

Continue Reading

You'll Also Like

3.6M 132K 73
Berdel'e kurban gitmiştim. Hiç tanımadığım, bilmediğim bir adamla evlendiriliyordum... "1 yıl, sadece 1 yıl sonra burdan herkesin seni bir ölü olarak...
71.9K 5.1K 29
WATTYS 2018 ORİJİNALLER KATEGORİSİ KAZANANI. Okyanusun sonsuz sularında, yüreğinde kutsal bir ateşle var oldu: ölümden. Ölümü yendi, ölümden doğdu...
2M 9.4K 3
HitReads adında yeni bir uylamaya geçtiği için sadece tanıtım amaçlı üç bölüm bulunmaktadır. Tren garında ölümü bekleyen bir kadının karşısına çıkan...
854K 16.8K 21
༺༻ Bütün hakları saklıdır "Ben geldim" Gülümseyerek ve son harfi uzatarak kurduğum cümle ile o da gülümsedi. Sandalyesini biraz masadan geri çekti...